31 Mart 2012 10:59

Dindar gence yeni ilmihal

Dindar gence yeni ilmihal

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Muhafazakâr bir ailede büyüdün; annen ve baban beş vakit namazında- niyazında, kimseye kötülüğü olmayan, kendi halinde, sakin ve yoksul insanlar. Çocukları mümkünse imam hatip lisesinde okusun; dinini imanını öğrenerek bir baltaya sap olsun isterler. Ailenin çizdiği kadere, boyun daha el kadarken hazırlanıyorsundur veya ananın babanın bu işlere aklının ermediğini düşünerek pek de gönlün yatmıyordur imam hatip’e. Sizin evde de ülke sathında olduğu gibi sürüyordur tartışma belki. O yüzden şimdi kısaca 4+4+4 dediğimiz yasa Meclis’te görüşülürken kopan yaygaraya aşinasındır. Ya da bu yasayla “imam hatipler çoğalacak, dinci eğitime geçilecek” diye isyan eden vekilleri, sokakta gaza, copa, tazyikli suya rağmen yasaya karşı çıkan eğitimcileri, gençleri, meslek örgütlerini anlamakta zorlanıyorsundur ve içinde din, gerici, laik geçen sloganlara tepki de duyuyorsundur. Kim dini inançlarının siyaset meydanında çekiştirilmesini, kendisine gerici denmesini ister ki.
Öyleyse buradan başlayalım.
Meclis’ten alelacele darbeci bir tarzla geçirilmeye çalışılan yasa sen sadece rahat rahat imam hatipe gidebilesin diye çıkarılmıyor. Sana ne olacağı bu yasayı meydana atanları ırgalamıyor bile. Tıpkı babanın tam zamanlı düzenli işinden atıldıktan sonra taşeron işçi olarak çalışmak zorunda kalmasını ırgalamadıkları gibi. Taşeronluk sistemi bir emekçinin hiçbir hakka sahip olmadan, bugün var yarın yok işlerde dirsek çürütmesidir; çok iyi bilirsin. İslam dininde de taşeron usulü çalışma ne farzdır ne sünnet. Sendika, sigorta İslamda yok diyen patronlar ve hükümet, iş taşeron sistemine gelince onu, makbul müdür diye ilmihal kitaplarından aramazlar. Onun için bakacakları yer tekelci sermayenin el kitabıdır. Ve sen hangi kapıya gitsen taşeron sistemi sanki kalûbeladan beri varmış da senin yeni haberin olmuş gibi hissedersin. Sana yazdıkları kendi ilmihalleridir ve orada kapitalizmin çıkarlarına uydurulmuş İslam’ı yaşamaya davet edilirsin.
Bugün sermaye kârına kâr katsın diye memleketin taşı toprağı suyu tekellere üç otuz kuruşa ihale ediliyor ve işçiler büyük şirketlerin baraj inşaatlarında telef oluyor. Oradan her gün yoksul emekçilerin cesedi çıkarılıyor, haberin var mı? Esenyurt’ta tutuşan çadırda ölenlerin hepsi senin gibiydi, baban gibiydi. Çoluk çocuğuna bir dilim ekmek götürebilmek için didinirken onlara “inşallahlı, eyvallahlı, maşallahlı” muhabbetleri reva görenler tarafından göz göre göre ölüme terk edildi. Ağabeyin, eli tespihli bir patrona çalışıyor. Patronu, işçiler ne zaman birazcık zam talep etse “halinize şükredin, dışarıda bir sürü işsiz var” diye geri gönderiyor huzurundan. Ağabeyinden, hep patronunun ne kadar zor durumda olduğunu, dışarıda bu kadar iş arayan insan varken Allaha şükrettiğini duydun ve onun tevekkül sahibi bir insan olmasından gururlandın. Tevekkül talep etmemektir zaten, bulduğunla yetinmek, başına gelen her şeyi, yoksulluğu bile kader olarak görmektir. Çünkü öğrenmişsindir; Allah’ın kullarını sınama biçimi türlü çeşittir ve senin payına düşen de yoksullukla sınanmaktır. Onun için katlanırsın, inanırsın, şükredersin. Ama sen taleplerinden vazgeçsen de işveren geçmez. O da bir kuldur nihayetinde lakin onun tevekkül etmesi gerekmez; seni sömürdükçe palazlanır, sen boyun eğdikçe o kat üstüne kat çıkar, yat üstüne yat alır.
4+4+4 nedir, diyeyim mi sana… okul çağına gelmiş küçük kardeşinin dört sene sonra, daha 10 yaşına yeni girmişken oturduğunuz semte yakın organize sanayiye çırak olarak kaydolmasıdır. Çünkü ilk dört yıldan sonra artık hiçbir çocuk zorunlu eğitime tabi olmayacaktır. Onun küçük elleri, gelişmemiş omuzları sabahtan akşama çekiç sallamaktan sakatlanacak, yağla isle uğraşmaktan dünyası kararacaktır da “biz müminlere imam hatip açmak için” bu yasayı çıkarıyoruz diyenlerin vicdanı zerre kadar sızlamayacaktır; bak haberin olsun. Bacını akil baliğ olduğunda, evdeki boğaz yükünden kurtulmak için baban erkenden evlendirmeye kalkarsa da şaşırma. Zaten kız kısmının okumasına sıcak bakmaz bilirsin, onu buna mecbur eden çıkmazsa hiç.
4+4+4, dindar kardeşim, her kadına üç çocuk doğurma talimatı veren bir Başbakanın, her evde genç ve dinamik ama tevekküllü bir emek gücü yaratma emelinin belgesidir. Ki bu genç nüfus akın akın, ordu ordu taşeronlara, baraj inşaatlarına, üç gün içinde çöken sahil yolu inşaatlarına, TOKİ apartmanlarına, AVM binalarına güvencesiz ve sessiz sitemsiz koşsun. Onlar çoğaldıkça rekabet artsın, ücretler düşsün, kârlar tavan yapsın. İş kazalarında ölürlerken de gerici (bu lafı kullanacağız artık) müfredattan tevekkülü öğrensin.
Bakma sen 4+4+4 üzerinden laik-islamcı çatışmasını yeniden ısıtanlara. Senin en yakın dostun organize sanayide seninle çekiç sallayan laik kader arkadaşın olacak. Onunki de sen. Seni bu yasa için yedeklemeye çalışan hükümet zaten şimdiye kadar bunu hep yaptı; senin dini inançlarını sömürdü, kullandı. Kader arkadaşınla aranı bozmak için de seni yanına çekti arkadaşını itti. Gün gelir devran döner başka bir hükümet gelir, bu kez o hükümet o laik kader arkadaşını yedekler, seni iter. Böyledir bu. Hükümet, “laiklik elden gidiyor” diye feveran eden ana muhalefet asıl muradının ne olduğunu göremediği için onlara müteşekkir durumda. Aynı şeyi sizi bölerek ana muhalefet de yapıyor çünkü.
Uzun lafın kısası; emin ol, en çok senin secdeden kalkmayan yoksul başını ağrıtacak bu yasa. Patronunun türbanlı kızı, badem bıyıklı oğlu tıpkı başbakanın çocukları gibi bir yolunu bulup Amerikalarda okumaya gidebilir. Ama senin böyle bir şansın yok. Sana reva görülen eğitim ilkokul dört kadar; buna da şükür diyorsan, “kabahatın çoğu sen de canım kardeşim…” Demiyorsan, dindar gencin yeni ilmihalini kendin yaz diyeceğim sana… Muhtaç olduğun kudret sınıf içgüdülerinde mevcuttur.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa