Vicdanlı kapitalizm
Kapitalist krizin etkilerine karşı kitlelerin sokaklara dökülmesi kapitalizm tartışmalarını da yeniden gündeme getirdi.
Kapitalizm savunucuları, krizleri yönetim zafiyeti ve bazı kapitalistlerin açgözlülüğü ile açıklamaya çalışıyor. Örneğin son iki krizin finans kapitalin denetimsizliğinden kaynaklandığını ileri sürerek, finans kapital denetlenirse bir daha böyle krizler çıkmaz diyorlar. Bazıları ise böylesine yatıştırıcı söylemlerle kitlelerin isyanının bastırılamayacağını düşünerek, sosyal devlet politikalarının bu kadar hızlı terk edilmemesi ya da en azından bazı uygulamalarının daha uzun süreye yayılarak tasfiye edilmesini öneriyor. Böyle düşünen sosyal demokratlar ve liberal solcular ise kapitalistleri vicdanlı olmaya davet ediyor.
Kapitalizmin vicdanı olmaz. Vicdanı olsa zaten kapitalizm olmaz. Kapitalizm doğası gereği hep daha fazla kâr, daha fazla sömürü için çarkını döndürür. Çarkı yavaşlatacak tek şey kitlelerin sömürü sistemine karşı örgütlü hareketidir. Kapitalizm tarihinde krizleri vicdanlı davranarak, işçileri biraz daha az sömürerek değil, savaş ve faşizm ile çözmeye çalışmıştır. Yani, zor ve şiddeti tercih etmiştir.
Kapitalizmin adaletsizliğine ve eşitsizliğe karşı sokaklara çıkanlar, eşitsizlik ve sosyal adaletsizliğin sistem içinde, örneğin finans kapitali denetleyerek, dizginleyerek giderilemeyeceğinin farkındadır. Çoğunluk olan işçiler, emekçiler kendileri için bir sistem kurdukları ve kendi kendilerini yönettiklerinde taleplerinin gerçekleşeceğini her geçen gün daha fazla görmeye başlıyor. Kapitalistlerin propagandacılarının iddialarının aksine sosyalizm bir sistem olarak bir daha dönmemecesine yok olup gitmemiştir. İşçi ve emekçi kitleler, sınıfsal çıkarlarını düzenleyen ve kendileri tarafından yönetilen bir sistem kurmaya giriştiklerinde, kurulacak sistem tarihin çöp sepetine gittiği iddia edilen sosyalizm olacaktır.
Kapitalizmin ıslah edilebileceğini, daha vicdanlı olabileceğini vaaz ederek, işçileri kapitalistlerle dişe diş bir mücadeleden alıkoymaya çalışan sosyal demokratlar, başarılı olduklarında sadece işçi ve emekçilerin kapitalizme karşı birleşip, örgütlenerek mücadelelerini yükseltmelerini geciktirmişler ve kapitalistlere güçlerini toparlama ve yeni saldırı hazırlıkları yapma zamanı vermişlerdir.
Ülkemizde birbirinin peşi sıra açıklanan zamlar da; patronların esnek çalışma, çalışma saatlerinin arttırılması, ücretlerin düşürülmesi, sosyal güvenlikle ilgili hakların kısıtlanması, işçilerin örgütsüzleştirilmesi vd. saldırılar silsilesinden, sömürünün artırılması uygulamalarındandır. AKP Hükümeti de, krizi atlatmak için kapitalistleri daha vicdanlı olmaya zorlamaya, onları ıslah etmeye çalışmıyor. İşçileri daha fazla sömürerek, onların üzerindeki baskıyı daha da arttırarak ve daha zor günlere savaş ve terör politikalarını yürürlüğe sokmak için tahkimat yaparak hazırlanıyor.
Geçen hafta sonu toplanan birlik kongresi bu nedenle de önemlidir. Sadece, sol örgütler, partiler ve bazı sendikacılar ile aydınların birliği değil, kapitalist kriz koşullarında daha fazla sömürülen ve ezilen işçi, emekçi kitlelerinin kongre bileşenleri haline gelmesi, patronların ve onların hükümetinin yeni saldırılarını, hesaplarını boşa çıkaracak. Halkın kendi iktidarına yürüyüşünü hızlandıracaktır. Mücadeleci sendikacı, sınıf sendikacısı, namuslu sendikacı olduğunu iddia edenlerin, bu iddialarını kanıtlamasının günümüzdeki yolu birlik için çalışmaları olacaktır.
Evrensel'i Takip Et