07 Ekim 2011 09:51

Buradan reform çıkmaz!

Buradan reform çıkmaz!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir yandan kamu emekçi sendikaları hükümetle, öte yandan işçi sendikaları, patron sendikaları ve hükümet, sendika, grev ve TİS yasalarını tartışıyorlar.
Hükümet cenahına bakarsanız, sendikal alanda bir reform için çalışmalar sürdürülüyor. Ancak hangi konularda bir ilerleme, bir iyileşme olduğu diye bakarsanız; hükümetin ve patronların bu düzenin eskisi gibi kalmasını istedikleri anlaşılıyor. Yani onlar, “Hem reform yapılsın hem de her şey eskisi gibi kalsın” istiyorlar!
Nitekim Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’le hükümet ve patronların temsilcilerinin katılımıyla yürütülen görüşmelerde yüzde 10 işkolu barajının kaldırılmasında bile görüş birliği sağlanmadığı, sanki baraj düşürülüyor gibi gösterilirken, gerçekte barajı pek de düşürmeyen bir düzenleme etrafında tartışmaların sürüp gittiği belirtiliyor. Yine 2822 sayılı Grev ve TİS Yasası ile ilgili düzenlemeler konusunda da işçi tarafının isteklerinin patronlar ve hükümet tarafından kabul edilmediği belirtilmektedir.
Kamu emekçileri sendikalarıyla sürdürülen, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda yapılacak değişikliklerle ilgili hükümet ve kamu emekçileri sendikaları konfederasyonları arasındaki görüşmelerde en önemli konularda anlaşma sağlanamadığı belirtiliyor. Konfederasyonlar ve hükümetin üzerinde anlaşılamayan “grev hakkı”, “hakem kurulunun oluşumu”, “toplusözleşme masasına kimlerin oturacağı ve sendikal yasaklar” gibi konularda da anlaşmazlık Meclise taşınacak. Yani bu konularda düzenlemenin nasıl olacağına “Meclis karar verecek” deniliyor.
Burada dikkat çekici nokta; hükümet ve sendikal çevreler, “sendikal alanda bir reform”dan söz ediyorlar ama bu düzenlemelerin ne olduğu konusundaki görüşmeleri kapalı kapılar arkasında yapıyorlar. Oysa tüm emekçileri ilgilendiren, sendikaların bundan sonra nasıl işleyeceği, TİS’lerin nasıl yapılacağı gibi sendikal alanın en temel konularındaki tartışmanın açık, hükümetin tekliflerinin de patronların isteklerinin de sendikaların taleplerinin de işçiler ve kamu emekçileri tarafından bilinmesi gerekir. Sadece, “O onu dedi bu bunu dedi” çerçevesinde de değil; bu “bilinme” aynı zamanda yapılacak düzenlemelerin emekçilere ne getirip ne götüreceğinin de bilinmesi ve elbette görüşmelere yığınların ağırlığının konmasına varacak bir bilinme olması gerektiğidir. Aksi halde, bugüne kadar olduğu gibi reform diye çıkılan her yolun sonu hüsran olmuştur. Daha şimdiden görülmektedir ki, kamu emekçileri sendikaları ile ilgili en önemli konularda hükümetle üstünde anlaşılmayan konular “Meclise” havale edilmiştir. Sanki Meclis emekçilerin temsilcilerinden oluşuyormuş gibi!
Herkes bilmektedir ki, emekçi haklarının gaspında karşı tarafta olan sadece hükümet ve patronlar cephesi değildir. Sendikalar ve konfederasyonların saflarında da hükümetle gizli ya da açık işbirliği içinde olanlar, el altından patronların isteklerinin sözcülüğünü yapanlar vardır. Üstelik bunlar küçük bir azınlık da değildir. Nitekim hükümet de bu sendikalar (sendikacılar) arasındaki çatışmalardan yararlanmakta, düzenlemelerin zamanlamasını ve içeriğini istediği gibi belirleme imkanını elinde tutmaktadır.
Toplam açısından söylersek; bugüne kadar Meclisten, emek cephesinin ciddi olarak arkasında durmadığı koşullarda, emekçiler lehine tek bir yasa çıkmamıştır. “Emekçiler lehine” gibi görülenler ise mutlakta bir başka hak gaspıyla dengelenmiştir. Bu yüzdendir ki, bu yürüyen tartışmalardan emekçiler lehine bir sonuç çıkmasının tek koşulu tartışmaların kapalı kapılar arkasından çıkarılarak işyerinden, toplantı salonlarından miting meydanlarına taşımaktan geçmektedir. Aksi halde bu uzun tartışmalar sonucu çıkacak yasalar, düzenlemeler bugünü aratacaktır! Bunu son 10 yıl içinde İş Yasası, Sosyal Güvenlik Yasası, Genel Sağlık Sigortası Yasası, esnek çalışma uygulamaları gibi pek çok yasa ve düzenlemelerde gördük.
Kısacası; eğer sendikalar, emekçilerin ileri kesimleri az çok kendi lehlerine düzenlenmiş yasalar istiyorlarsa; nasıl bir yasal düzenleme istedikleri konusunda açık bir tutum almak ve tutumun arkasına güçlerini koymak zorundadırlar. Aksi halde sendikacıların üç aşağı beş yukarı “at pazarlığı” yaptığı, hükümetin ve Meclisin son halini verdiği düzenlemelerden emekçiler lehine yasa ve düzenlemeler çıkmayacaktır.
Bu bir ön yargı değil, tarihin her aşamasında çıkarılan ön şaşmaz derstir.  

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...