29 Eylül 2011 09:41

Emek cephesinin ekim gündemi!

Emek cephesinin ekim gündemi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ekim, Meclisin kendiliğinden toplandığı günle (1 Ekim) başlayan bir aydır.
Çoğu zaman 1 Ekim ve ekim ayındaki Meclisin çalışmaya başlamasını, uzun bir tatil döneminden dönecek olan milletvekillerinden başka kimse fark etmez. Ancak bu yıl 1 Ekim, pek çok bakımdan bütün toplum kesimleri için bir yanıyla merakla öte yanıyla da endişeyle beklenen bir tarih olurken, Meclisin açılmasıyla başlayacak çalışmalar da bu yıl hem Mecliste hem de siyasi partiler, sendikalar, aydınlar, ... çeşitli toplumsal dinamiklerin de içinde olacağı yoğun tartışmaların başlayacağı da bir tarihtir.
Öncelikle Emek Demokrasi ve Özgürlük Blokunun vekillerinin Meclise gidecekleri tarih olarak 1 Ekim ayrı bör öneme sahip olmuştur. Ve sonraki çalışmalarda da kuşkusuz Blok vekillerinin Mecliste olması bu tartışmaların hem ciddiyetini artırıcı hem de tartışmaların sokağa yansımasını kolaylaştırıcı olacaktır.
Çünkü Blok vekillerinin Mecliste olması, aynı zamanda Kürt sorununun barışçıl çözümü için Meclis zemininin kullanılmasının yolunu açarken aynı zamanda sorunun birçok yanıyla tartışılmasını da gündeme getirecektir. Ve elbette yeni bir anayasa yapılması tartışması ve girişimleriyle de Meclisin açılması ve tüm toplumsal kesimlerin kendi taleplerini somutlaştırması arasında da dolaysız bir ilişki olduğu ortadadır.
Meclisin açılışını önemli kılan bir diğer önemli sorun da hükümetin emekçilerin haklarına yönelik olarak saldırı hamleleri açısından;
1- Sendikalar ve İş Yasası’nda çeşitli değişiklikler,
2- Ulusal İstihdam Stratejisine bağlı esnek çalışma düzenlemeleri ve bu çerçevede kıdem tazminatının yeni esaslara bağlanması adı altında kıdem tazminatının “hiç edilmesi”,
3- Kamu emekçilerinin toplu sözleşme hakkının yasalaştırılması ilgili çalışmalar, Meclis gündemi başındaki çalışmalar olarak yeni Meclis dönemini emekçiler ve onların örgütleri sendikalar için ayrıca önemli hale getirmiştir.
Elbette emek mücadelesinin talepleri ve emekçilerin kazanılmış haklarına yönelik saldırının meclis gündeminde olması kendi başına alındığında; “Keşke meclis açılmasa!” denecek durumdadır. Çünkü bütün bu sözü edilen konularda Meclisteki AKP çoğunluğunun tutumu sermayenin isteklerine yanıt vermek, dolayısıyla emekçilerin kazanılmış haklarını budamaya devam ederken, yeni düzenlemeleri de patronları sevindirecek bir konseptle sınırlamaktadır. Ancak sendikalar ve emek örgütleri bu sorunları gündemlerine alır ve ciddi bir mücadele yürütmeyi göze alırlarsa; bu emekçilerin talepleri aleyhine düzenlemeler geri teptirebilir ya da emekçiler lehine düzenlemeler çıkarılması mümkün olabilir.
Ancak sendikaların durumuna bakıldığında bu konuda umutlu olunmasını sağlayacak belirtiler neredeyse yoktur.
Gerçi KESK, DİSK, TMMOB, TTB’nin ekim başında çeşitli basın açıklamalarıyla başlayıp Ankara’da bir mitingle tamamlayacağı bir “eylem takvimi” vardır ancak, saldırının boyutları düşünüldüğünde bu eylemlerin sadece bir “protesto sesi” olmayı aşması beklenemez.
Bugün acil olan ise; sendikaların, emek örgütlerinin bu saldırılara karşı kimlerle ve nasıl bir mücadele hattıyla bu saldırının püskürtüleceğini merkezine koyan bir mücadele stratejisi geliştirilmesi son derece önemlidir. Çünkü saldırı basit, yerel, kimi sektörleri kapsayan bir saldırı değil; uluslararası kökleri olan, ve tüm ekçi kesimlerin kazanılmış harkını hedef alan çok kapsamlı ve çok güçlü bir saldırıdır. Bu yüzden de birer birer sendikaların protestoyu aşmayan eylemlerle bu sermaye saldırısını püskürtmesi beklenemez. Bu yüzden en büyük işçi sendikası konfederasyonu olarak Türk-İş, en azından Türk-İş içindeki mücadeleci sendikaların böyle bir strateji oluşturulması için harekete geçmesi (KESK’le birlikte) belirleyici önemdedir.
Elbette KESK tarafından duyurulan ve çeşitli bölgelerde girişimleri yapılan, ekim başında yapılması planlanan eylemler önemlidir ve bunların güçlü geçmesi mücadelenin daha ileri bir mevziye aşınmasına dayanak olacaktır. Öte yandan KESK’in, bu kapsamda kasım ayında kamu emekçilerinin greve çağıracağı belirtilmektedir. Ancak, gelişmeler dikkate alındığında, böyle bir grevin başarısının, kamu emekçilerinin niçin ve nasıl bir greve çıkacağı konusunda tartışmaları ve bu konuda diğer konfederasyonların üyelerinin (elbette sendikalarının da) ikna edilmesi son derece önemli olacaktır.
Kısacası dönemin emek mücadelesi açısından nasıl gelişeceğini belirleyecek olan, emek güçlerini taleplerini savunmakta ve kazanılmış haklarına yönelik saldırıda nasıl ve ne kapsamda bir mücadele sürdüreceğidir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...