04 Mart 2011 12:26

ILO’nun 2010 Çalışma Hayatı Raporu

ILO’nun 2010 Çalışma Hayatı Raporu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz yılın sonunda yayınlanan ILO 2010 raporunu bu köşede değerlendirmek üzere bir kenara koymuştum. Ne var ki, ülkemizin hızla değişen gündemi arasında bir türlü yazmaya fırsat bulamadım. Rapor güncelliğini yitirmeden, dikkat çekici gördüğüm kimi noktaları burada okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.

Ekonomik krizin başlangıcından bu yana krizin sermaye sınıfı açısından büyük fırsatları da  beraberinde getirdiğini, üretim biçimi ve devletin organizasyonunda kendi lehine yeniden dağılımı gerçekleştirecek en başat dönüşümlerin böylesi dönemlerde yaşandığını pek çok kereler vurguladık. 2010 ILO raporu da üzerinde durduğumuzun dönüşümün küresel ölçekte nasıl uygulamaya konduğunu istatistiklerle sergilemesi açısından önem taşıyor. Bunun ötesinde “ortak çıkarlar” söylemi üzerinden üretim ve bölüşüm ilişkilerine bakan bir kurumun raporunda öne sürülen çözüm arayışlarına katılmak elbette mümkün değil.

ILO raporunun belki de en önemli noktası ise istihdamın niteliğindeki değişim. İstihdamdaki nispi ve yavaş toparlanmaya karşın Güney Afrika, Polonya ve Tayland dışındaki ülkelerde yarı zamanlı (part-time) istihdamın toplam içerisindeki payı hızla artmakta. Örneğin ABD’de kriz öncesi yarı zamanlı istihdamın toplam içerisindeki payı yüzde 17 seviyesinde iken bu oran kriz sonrasında yüzde 20 seviyesine yükselmiş. Yine istihdam artışı kaydeden ekonomilerin birçoğunda istem dışı yarı-zamanlı istihdamda önemli bir artış söz konusu. Bu ne demek? Tam zamanlı istihdam arayanlar bu şekilde iş bulamadıkları için zorunlu olarak yarı-zamanlı işlerde çalışmak durumunda kalıyor. Böyle bir ortamda istihdam rakamlarındaki toparlanma da giderek sorgulanır hale geliyor.

Tabloda Türkiye’ye bakıldığında ise Letonya’dan sonra yarı-zamanlı istihdamın toplam istihdam içerisindeki oranının en büyük artış gösterdiği ikinci ülke durumunda olduğunu görüyoruz. Raporda Türkiye istihdamda iki dönem üst üste en fazla artış gösteren ülkelerden biri olarak ön plana çıkarken bu artışta istihdamın niteliğindeki değişimin payı da dikkat çekiyor.

Yine tahmin edildiği üzere kriz ile birlikte küresel kayıtdışı istihdam rakamlarında da önemli bir artış kaydedilmiş. Latin Amerika’dan derlenen istatistiklerde resmi istihdamda yaşanan daralmanın hemen hemen tümüyle kayıtdışı istihdama kaydığı görülüyor. Yine krizden en az etkilenen ülkelerden biri olarak göze çarpan Endonezya’da da kayıtdışı istihdamda önemli bir artış söz konusu.

Raporda göze çarpan diğer bir ilgi çekici istatistik ise kriz sonrasında bireylerin devlete olan güvenindeki değişimle ilgili. Bu açıdan ön planla çıkan gelişmiş ekonomilerde devlete olan güven yüzde 52’den yüzde 40’a gerilerken, ikinci sıradaki Doğu Avrupa ülkelerinde de yüzde 5 dolayında bir gerileme yaşanmış. Diğer ülkelerde önemli bir gerileme yaşanmazken Asya ve Latin Amerika genelinde ufak da olsa artışlar göze çarpıyor. Bu tablo kapitalizmin merkezinde yaşanan sorunu ve bireylerin devlet algısındaki değişimi açıkça gözler önüne seriyor. Bireylerin adaletsizlik algısındaki değişime bakıldığında da benzer bir tablo ile karşılaşıyoruz. “Bu ülkede azimle çalışan bir insan bir ilerleme kaydedebilir mi?” şeklindeki soruya verilen hayır cevabı gelişmiş ülkelerde yüzde 18’lerden yüzde 27 seviyesine tırmanmış. Doğu Avrupa ülkelerinde ise daha keskin bir artış yaşanarak bu oran yüzde 27’lerden yüzde 39’lara varmış. Yine banka kurtarma operasyonlarına halkın tepkisi sorulduğunda gelişmiş ülkelerde yüzde 65 ila 80 arasında bir çoğunluğun bu operasyonları onaylamadığı görülüyor. Tepkinin en fazla olduğu ülkeler ise sırasıyla İspanya, Fransa ve Almanya.

Bu pencereden bakıldığında bizdeki “torba yasa”nın küresel bir dönüşümün parçası olduğu açıkça görülüyor. ILO raporu kriz sonrasında hızla artan eşitsizliğin ve istihdam koşullarındaki kötüleşmenin sosyal patlamalara ve siyasi radikalizme yol açabileceğine dikkat çekerek, kendince “pastanın tümünü yemeye kalkışırsanız bu gemi yürümez” uyarısında bulunuyor. Bir gerçek var ki, krizden “refah devletine dönüş” bekleyenlerin aksine, kriz ile birlikte “refah devleti”nin tüm kalıntıları da tasfiye ediliyor.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...