08 Eylül 2011 09:46

Artık birileri ‘Dur’ demeli!

Artık birileri ‘Dur’ demeli!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dün gazetemizde çok önemli bir “iddia” yayımlandı. Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası Gaziantep Şubesi Eski Başkanı Duran Güzelkaya, “Sendikada yolsuzluklar ve usulsüzlükler olduğu, genel merkez yöneticilerinin kendilerine muhalif olanları yasalar ve tüzüğe aykırı uygulamalarla tasfiye ettiği” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğunu açıklıyordu.

BU REZİLLİKLER DAHA NE KADAR HOŞGÖRÜLECEK?

Güzelkaya’nın açıklamasında, sendika yöneticisinin babasının cenazesine gelenlerin otel ve yemek masraflarının sendika kasasından karşılanmasından, sendikanın kasasından çekilen 100 bin liranın sahte faturalarla “aklanması”na, sendika yönetimine muhalif delegelerin kongreye götürülmemesinden şubesine göre muhalif-taraftar muamelesine kadar pek çok suçlama var.

Dün Evrensel’de yayımlanan Güzelkaya’nın iddiaları adeta pek çok sendikada yapılanların bir yansıması gibi. Bu açıdan da sendikalarda bu türden rezillikleri, sendikacılığın “yüz karası” olayları ortaya çıkarmak için çok önemli ve takdire değer bir girişim Güzelkaya’nın girişimi.

Biz böyle, “yüz karası, “rezillik” diyoruz da, sendikaların içinde dönenleri bilenler, muhtemeldir ki; “Ne var ki bunda? Pek çok sendikada aynı şeyler oluyor. Kimi sendikalarda milyonlar götürülüyor” diyerek Hak-İş’in Öz İplik-İş Sendikasında olanları küçümseyeceklerdir.

Bir yandan bakarsanız; son dönemde sendikaların merkez yönetimlerinde “olağanüstü kongrelerle” yönetimler, sanki gaipten gelen bir güç tarafından yıkılıyor. Öyle ki, kimi sendikalarda olağanüstü bir kongreyle gelenler, bir sonraki olağan kongrede ya da olağanüstü bir kongreyle devriliyorlar. Ki, bu “dipten gelen bir dalgayla” devrilir gibi gidenlerin büyük bir bölümü, sendika kasasının yağmalanması gibi yolsuzluklar yüzenden ortadan çekiliyorlar. Bu sendika yönetimlerinin kimileri böyle açıkça yolsuzluk suçlamalarıyla devrilirken kimisi de sendika içi uzlaşmalarla gizleniyor, sadece yönetimin devrilmesiyle yetiniliyor.

HÜKÜMETLER SENDİKA KASALARININ YAĞMALANMASINDAN MEMNUN!

Şunu söyleyebiliriz ki, sendikalarda son yıllarda gündeme gelen olağanüstü kongrelerin yüzde 90’ı yolsuzluklar nedeniyle yönetimi değiştirme zorunluluğundan doğan olağanüstü kongrelerdir! Dahası bütün bu olanları hükümet ve ilgili savcılıklar da biliyor ama onlar da sendikaların böyle şaibeli, birbiriyle uzlaşan ama bir yanıyla da ipi hükümetin elinde olan sendikacıların yönetimlerde kalmasından yana oluyorlar. Bu elbette çok ciddi, işçinin sendikasının böyle çürütülmesinden yana olma gibi, bir “sınıf tutumu”dur. Ve böyle işçisiyle bir ilgisi kalmamış yönetimlerin birbiriyle dalaşıp durmasını; en fazla birinin gidip ötekinin gelmesini kendi çıkarlarına uygun görüyorlar. Bu yüzden de keyifle seyrediyor etkili-yetkili makamlar oynanan tiyatroyu!

Şimdi Güzelkaya’nın yaptığı, bu yolsuzlukları kamuoyuna açıklaması, bazı belgeleri de dilekçesine ekleyerek, yolsuzluk yaptığını öne sürdüğü sendika yöneticileri hakkında suç duyurunda bulunmuş olmasıdır.

Elbette suç duyurusunda bulunmuş olmak da yetmeyebilir. Çünkü savcılar ve mahkemeler de hükümetler gibi, sendikal alandaki bu türden yolsuzluklar ve sendika kasasının yağmalanmasını sendikaların büyük bir zaafı olarak kalmasından yana tutum alabiliyorlar.

OLANLARI SAKLAMAK NAMUSSUZLARA CESARET VERİYOR!

Yine olup bitenin farkında olan pek çok sendikacı ve işçi ise; bu tür olayların duyulmanın sendikaya zarar vereceği, sendika düşmanlarının bunu bir koz olarak kullanacağı endişesiyle olup bitenin gizlenmesine fırsat veriyorlar.
Doğrusu elbette sendikanın işçiler tarafından denetlenmesi, işe savcıların, mahkemelerin karıştırılmamasıdır. Ancak günümüzde yüzsüz yöneticiler öylesine gemi azıya almıştır ki en açık yolsuzlukları bile yapmış olmaktan utanmayıp, “Sendikaya zarar verir” endişesini de kullanarak koltuklarında oturmaya devam edebilmektedir.
Ve bugün artık sendikalardaki yolsuzluklar, usulsüzlükler açısından durum o haldedir ki; “Kasası yağmalanmamış, malı mülkü satılıp savulmamış, imkanları har vurup harman savrulmamış kaç sendika vardır?” desek, bugün namuslu sendikacılıkta ısrar eden sendikacılar, kaç sendika sayabilirler acaba?
Açıktır ki sendikal mücadele alanında bir “Temizlik şarttır” ve artık böyle gidilmeyeceği çok açıktır.

MÜCADELECİ SENDİKALAR BURADAN BAŞLAYABİLİR

Bugün “Sendikalarda bir dönüşüm”den söz edenler de; ister ileri işçi kesimleri, ister Türk-İş’e bağlı ve mücadeleci sendikacılık çizgisinde birleşen 10 sendika, isterse çeşitli konfederasyondan namuslu sendikacılar buradan, “Sendikaların gelir giderlerinin şeffaflaştırılmasından” başlamak zorundadırlar.

Bu, sendikaların harcamalarının şeffaflaşması, sendikaların gelirlerinin giderlerinin, sendikacıların maaşlarının ve “sarflarının” dökümünün hiç olmazsa 1-2 ayda bir sendikanın İnternet sitesinden ilan edilmesi, sendikacıların ve sendikaların işçilerin gözünde yeniden güven kazanmalarının ön şartıdır. Çünkü 30-60 bin TL maaş alan sendikacılar, ellerinin altındaki sendika kasalarını boşaltan, sendikanın çeşitli kalemlerdeki gelirlerini (Örneğin işletilen oteller, yaptırılan inşaatlar, neye alınıp satıldığı belirsiz binalar, arsalar, arabalar, aidat gelirleri vb. gibi) sendikanın muhasebesinde gösteremeyen, alınan satılan sendika mallarını sahte faturalarla dengeleyen pek çok şaibe altındaki sendikaların (sendikacıların) işçinin güvenini kazanması olanaksızdır.

Mücadeleci sendikacılık çizgisinde birleşen sendikalar, buradan başlarlarsa görülecektir ki, işçilerin sendikal faaliyete ilgisi aratacağı gibi sendikacılar da sendikalara da işçinin ve kamuoyunun gözünde yeniden itibar kazanan bir yola gireceklerdir. Aksi halde sendikacı işçinin gözünde sendika kasasını yağmalayan, aç gözlü, koltuğundan kalkmamak için her herzeyi yemeye hazır bir “İşçi ve emek düşmanı”dır. Üstelik bu sendikacılığın yüz karası sendikacıların kiri, namuslu sendikacılara da bulaşmakta, sendikaları toplumun gözünde itibarsızlaştırmaktadırlar.

Örneğin mücadeleci sendikacılık çizgisinde birleşen 10 sendika buradan başlar; gelirlerini ve harcamalarını açıklayan, geliri gideri şeffaf sendikalar yoluna girerlerse, dahası Türk-İş Genel Kongresinde bu tutumu sendikalar için bir tüzük maddesi olarak geçirmek için gerekli girişimleri yaparlarsa, söylediklerine bundan sonra da herkesin kulak kabarttığı bir pozisyon edinebilirler, edineceklerdir de.

BİR KEZ DAHA DUYURULUR!

Sendikal hareketin en dertli olduğu konuda, cesaretle bir girişim yapan Öz İplik-İş Gaziantep Şubesi Eski Başkanı Duran Güzelkaya’yı kutluyor, başarılar diliyoruz.

Bundan sonra bu köşe ve Evrensel, Güzelkaya’nın girişimlerini izleyecek, açıklamalarını kamuoyuna duyurması için her imkanı sağlayacaktır. Dahası gazetemiz, bu türden yolsuzlukların, sendikaların kasalarını yağmalanmasını duyurma konusunda her ciddi, girişimi desteklemeye elbette devam edecektir. Bir kez daha bu vesileyle duyurmuş olalım.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa