03 Ağustos 2011 03:36

Gündemin can alıcı soruları?

Gündemin can alıcı soruları?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eskiden en su katılmamış sermaye hükümetleri bile, işçilerin ücretlerine zam yaparak, iş güvencesine, işçi sağlığına,... dair işçiden yana düzenlemeler yaparak prim toplamaya çalışırlardı. Çünkü işçiler için işsizlik çok geçici bir durumdu; ya da sadece yeni iş arayanlar için geçerliydi. Az çok “kayıt içi”  bir işe giren işçi, eğer bir aksilik olmazsa oradan “emekli olacağını”  düşünür; bunun için de çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve daha iyi bir ücret için mücadeleye dikkatini verirdi.

İşsizliğin yaygınlaşması, esnek çalışmanın, taşeronlaştırmanın yaygınlaştırılması ve iş bulma sürelerinin eskiden olmadığı kadar uzaması, dahası iş güvencesi sayılabilecek işçi haklarının resmen, yetmediği yerde fiilen ortadan kaldırılmasıyla birlikte, işsizlik maaşlarının yükseltilmesi tartışması da gündemde önemli bir yer tutmaya başladı. Ne gündemde yer tutması, ücretlerin arttırılması tartışmasından daha çok yer tutmaya başladı. Öyle ki, işçileri örgütlemekten umudunu kesmiş kimi yorgun ve aklıevvel sendikacılar ve işçi sınıfsız sendikacılık yapmaya kalkan sendikal çevreler; “işsizler sendikası”  kurmayı bile tartışmaya başladılar.

Dün gazetemizde manşet olan “işsizlik maaşının yükseltilmesi” propagandası ve bu propagandanın arkasındaki gerçeğe işaret eden haber son derece uyarıcıdır. Çünkü böylece hükümet; “işsizlik maaşının yükseltiyorum” propagandası yaparak geniş işsiz çevrelerde yeni hayaller uyandırmaya çalışırken öte yandan da çalışan ve bundan sonra çalışacak işçilerin tüm kazanılmış haklarını ortadan kaldıracak bir hamleyi hazırlıyor.

Çünkü “işsizlik maaşlarını yükseltileceği”ne ilişkin düzenleme, “kıdem tazminatlarının aylık 15 güne indirilerek fona devredilmesi”, ulusal çapta asgari ücret yerine “bölgesel asgari ücret sistemine geçilmesi”, “Özel İstihdam Bürolarının kurulması”  gibi, işçilerin en önemli kazanılmış haklarının kaldırıldığı “pakete” konmaktadır. “Ya bunların tümü kabul edilir  ya da hiç biri!” diyen hükümet; kısaca, “kıdem tazminatını, asgari ücreti, kurallı çalışmayı ve işsizlik maaşının bir buçuk asgari ücrete kadar çıkarılmasını al” demek istemektedir. Ve propaganda daha şimdiden olduğu gibi, “Aman ne güzel işsizler artık bir buçuk asgari ücret kadar işsizlik maaşı alacak” diye başlatılmış bulunmaktadır.

Yani “torba yasada” olduğu gibi bu işçi düşmanı düzenlemeler paketi; bir “müjde paketi”, “hediye paketi” olarak gündeme getirilmektedir. Evet Türkiye’de yüzde 12-13 dolayında kronik bir işsizlik vardır. Ve bugün işsizlik maaşının üst sınırı, asgari ücretin yüzde 80’idir. Açıktır ki, bu işsizlik maaşı çok düşüktür. Ve bugün işsizler 300-550 TL arasında işsizlik maaşı almaktadır. Bu rakam “çok düşük”ten bile aşağıdır. İşsizlik fonununda ise onca yağmalanmasına ve patronlara peşkeş çekilmesine karşın 50 milyar TL para birikmiştir. Bu yüzden de işsizlik maaşının yükseltilmesi sadece ihtiyaç bakımından zorunlu olduğu gibi bu maaşın arttırılması için fonda para da vardır. Bu yüzden de işsizlik maaşından yararlandırılmanın kolaylaştırılması ve maaşların inanca yaşanacak bir düzeye çıkarılması bir zorunluluktur. Ve bizim ülkemiz koşullarında açıktır ki, bin 256 TL’lik propaganda rakamı bile bir işsiz işçi ailesinin asgari masrafları dikkate alındığında bir şey değildir. Çünkü işçi işsiz kaldı diye geçim masrafları azalmamakta, tersine bazı giderler artmaktadır. Bu yüzden de; sendikaların yapacağı ilk iş, hükümetin “at pazarlığı” denebilecek, “al-ver” takasını “ahlaksız bir teklif” olarak reddetmek, işsizlik maaşı talebinin “Ulusal İstihdam Stratejisi paketi” dışına çıkararak tartışmaktır.

Burada “can alıcı soru” şudur? Peki bütün bu gelişmeler, sendika konfederasyonlarının, sendikaların merkez ve şube yönetimlerinin, çeşitli havzalarda oluşmuş sendikal platformların ne kadar gündemindedir? Bir adım daha atıp daha can alıcı bir soru soralım: Bu gelişmeler ileri işçi kesimlerinin, sınıftan yana sendikacıların, sınıf partisinin işyerlerindeki unsurlarının ne kadar gündemindedir; gündemlerinde varsa bu konuda nasıl bir çalışma yapılmaktadır? Soru içinden sorular çıkarılabilir; çokça da çıkarılabilir. Ancak bu köşenin okurları için soruların yanıtları da içindedir! Elbette bu sorular ve  “yanıtları” üstünden tartışmayı gazete olarak da sürdüreceğiz.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...