Şiirimizi kaybettik. Kaybı, dost bildiğine nasıl yalın sözcüklerle ifade edebiliyorsan -‘yitirdik’ diye, ‘hayatını kaybetti’ diye, ‘aramızdan ayrıldı’ diye- öyle söyledik birbirimize. Sennur Ablayı kaybettik. Gölgesinde bilgeliğine sığındığımız koca çınarımızı...
Pek çok alanda hem aktif bir savaşçı oluşu ve hem de kalemiyle, kelâmıyla yer alışı, onu hem bir kadın yazar/şair ve savaşçı olarak hem de bir aydın/sanatçı olarak tarihte çok özel bir yere yerleştirdi. Hayata işçi olarak katıldı ve işçi ve emekçi sınıfının, sınıfına ve mücadelesine bağlı aktif bir aydını ve mücadeleci bir kadın şairi, yazarı olarak onun mücadelesinde ve tarihinde daima yaşayacak...
Sevgili Sennur Abla,Seni sana mektup yazarak anlatmak istiyorum. Alçak gönüllü, hoşgörülü, çalışkan, çok yönlü, halkın yaşamıyla bağ kurmuş, bilge kadın sevgili Sennur Ablam...
“Umudumu hiçbir zaman yitirmedim. Acılarıma ezdirmedim. Acı varsa onu duymak başka, yenik düşmek başka. Acıya yenik değiliz, ne ben ne de şiirim...” diyor kadınca bilişlerin, duyuşların, yaşayışların şairi Gülten Akın... Kaybettik onu. Acıya yenik düşmeyişleri, umudu hiç yitirmeyişleri baki kaldı bize...
2015 yılına topyekun bir saldırganlık programıyla girmişti 13 yıllık iktidarıyla AKP; dış politikasından iç politikasına, bütçesinden çalışma yasalarına, güvenlik paketinden eğitim düzenlemelerine, istihdam paketlerinden yasa değişikliklerine...
Elbette bazı acılarımız olacak; hatırladıkça üzülecek, üzüldükçe yorulacak, yoruldukça öfkelenecek, öfkelendikçe sokağa çıkacağımız acılar…
10 Ekim’in üzerinden neredeyse bir ay geçmiş olacak yazıyı okuduğunuzda. İyileşiyor muyuz zamanla bilmiyorum. Bildiğim tek şey tanık olduklarımla yaşamayı, bu şekilde yaşarken mücadeleyi büyütmeyi öğrendiğim. Hayatta kalmak ve bize bu ölümü reva gören iktidarın sonu için çalışmak bundan sonraki işimiz. Bir de bir yoldaşa selam vermeyi asla ihmal etmemek…
Anlatmalıyız diyorum, yaşadıklarımızı bütün çıplaklığıyla anlatmalıyız. Başkalarının yanlış anlattıklarını düzeltmek için anlatmalıyız. Onlar bizi düşman kılıyor, oysa biz anlatarak başka bir dostluk kurabiliriz diyorum. Söz verdik, hesap soracağız dedik ama bu hesabı biz tek başımıza soramayacağımıza göre bizimle birlikte öğrencilerimiz de, velilerimiz de hesap sorsun diye içimiz acısa da, zorlansak da bu acıyı anlatmalıyız.
Yine bir Ankara akşamı yoluna koymaya değer işler planladık. Bu kez eksiktik, 10 Ekim Ankara Katliamı’nın bizden aldığı arkadaşlar olmadan 25 Kasım’ı, devlet şiddetini ve tabii ki bu katliamı konuşuyor ve “Ne yapabiliriz?” diyorduk.
Özellikle geçtiğimiz yıllarda kadına yönelik artan şiddetin, ülkemizde hakim olan iç savaş atmosferiyle daha da şiddetlendiğini görüyoruz...
10 Ekim 2015. Nasıl unuturuz bundan sonra ah! Ne korkunç bir gün! İnsanlık tarihinin kara günlerinden, asla ama asla unutamayacağımız, unutmayacağımız...
10 Ekim... Yanı başımızda patlayan bombalar… Dedik ki bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
“Ankara katliamı iki yıl önce olmuş olsaydı belki bu kadar ilgili olmazdım. Çünkü koyu bir AKP’liydim” diyor Nezihe. Nezihe’yi Ekmek ve Gül okurları hatırlayacaktır...
Tandoğan Meydanı’ndan yürüyerek inip alana doğru ilerlediğimde insanlara gülümseyerek günaydın dediğim güneşli bir gün. Barışı yaşama nedeni haline getirmiş insanların emeği, eşitliği, özgürlüğü, bütün renkleriyle bir arada yaşamayı haykıracakları gün...
1600’lü yıllar meşhur cadı avı davalarının sürdüğü yıllardı. Cadı diye itham edilen kadınlar toplanıp yakılıyor, meydanlara doluşan halk büyük bir sükûnet, biraz da keyifle bu kadınların infazını seyrediyordu...
Sanmayın ki unuttuk... Hayat devam ediyor ama gülmelerimiz yarım, yarınlarımız güvensiz. 10 Ekim’i, barış şehitlerini, Cizre’yi, Taksim’i, Sivas’ı ömrüm oldukça unutmayacağım.
‘Çocukların eylemde ne işi var!’ diyenler, ekmek parası için sigortasız çalışan çocuklar için ‘Fabrikada ne işi var?’ diyemiyorlar. Adana’daki Ahmet Yıldız’ın kafası pres makinesinin arasında kaldığında da sordular mı, ‘Bu çocuğun o iş yerinde ne işi var’ diye?
Aylardır bölgede birçok kent ve ilçelerinde çatışmalar yaşandı, günlerce süren sokağa çıkma yasaklarına şahit olduk. Diyarbakır bu savaş halinin açığa çıktığı illerden biriydi.
Bahçeli siyasete ayar çıtasını Erdoğan’ın en yakınına kadar çıkardı!
Savaş: Öznel niyet ve nesnel çelişki
Ne “yoksul” bir “zenginlik”…
Sancılı düşünceler
Fatih Polat, Suriyeli Nura'ya konuk oldu | Kafesteki kuş, camdaki bayrak ve bir göçmen
Hazırlayan: Fatih Polat
Mega Polietilen işçileri direnişlerini fabrikanın üretim yaptığı markaların mağazaları önüne taşıma kararı aldı.
İliç’teki maden faciası sonrası rafa kaldırılan enerji ve maden yasalarında değişikliği içeren 15 maddelik torba yasa İliç Maden Kazası Araştırma Komisyonundaki tartışmalar üzerine Meclise sunulmadı.
Çorlu Tren Katliamı Davası avukatı Evren İşler taraflı bilirkişi raporlarıyla gerçek sorumluların yargıdan kaçırıldığını belirterek “Bu koşullarda mahkemeden çıkacak her karar eksik olacak" dedi
DEM Parti Batman İl Örgütü binasına polisler tarafından baskın düzenlendi.
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier Türkiye ziyareti kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü. İkili görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
İzmir Sağlık Platformu, Bayraklı Şehir Hastanesinde meydana gelen saldırıyla ilgili yaptığı açıklamada “Sağlıkta şiddet karşısında kamu yöneticileri seyirci olmaktan öteye gitmemektedir" dedi.
Mersen’de başlayan grevi Meclis gündemine taşıyan İskender Bayhan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına ilişkin yasaklama ısrarından vazgeçilmesini istedi.
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
İzmir Genç Hayat grubunun düzenlediği doğa yürüyüşü ve piknik etkinliğinde ‘Savaş, Gençlik ve Mücadele’ başlıklı söyleşi gerçekleştirildi.
Bergama’da katı atık tesisi yakınlarındaki Armağanlar Köyü’nde, meradaki sudan içen 10 keçi öldü. Ölümlerin katı atık tesisinden sızan su nedeniyle meydana geldiği düşünülüyor.
Genel Sağlık-İş İzmir Şubesi, Ege Üniversitesi Hastanesi temsilcilerinin görev yerinin usulsüz olarak değiştirilmesine ilişkin başhekimlik binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
İzmir'de açıklama yapan İZSU'da çalışan belediye işçileri, çalışma koşullarının düzeltilmesi ve ücretlerinin artırılması talebiyle 1 Mayıs'a çağrı yaptı.
Uşak'ın Banaz ilçesine bağlı Hatipler köyünde bulunan 5 bin hektara yakın alan, jeotermal kaynak işletmesi için ihale edilecek.