Kadınlar bilir, sandık lekesi diye bir şey vardır. Elde ne varsa ondan artırılıp dizilen bohçaların, tüllerin, patiskaların, dantellerin, simli sicimlerin, etaminlerin, nişan kıyafetlerinin, saten geceliklerin, pazen sabahlıkların, mektupların, eski fotoğrafların, bebelere giydirilen ilk kıyafetlerin, kıza devredilecek kanaviçelerin mekanı sandık…
Kanlı ve vahşi taht koruma yöntemlerini sık sık hatırlamamıza vesile olan son üç ayda yaşananlar, çok iyi bilindiği gibi, 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye yüksek oranlarda oy vererek AKP’nin oy kaybetmesine yol açtı diye belirli Kürt il ve ilçeleri halkını, resmi ve sivil para militer kuvvetlerin Saray ve AKP emri ile açtığı ve sürdürdüğü yok etme savaşına dönüştü.
En güzel insan, kanım, canım, gözümde tüten, beni güldüren yüz, duyduğumda en mutlu olduğum ses, sana en içten selam oğlum. Ne hissettiğimi sana nasıl anlatsam bilemiyorum.
Oğlunun tabutu başında bir annenin sözleri yankılanıyor; “Bir oğlum gerillada, bir oğlum asker, bir oğlum Suruç’ta öldü, biz barış istiyoruz.” İnsanın beynine çivi gibi çakılıyor. Nedir seni bu anneden daha güçsüz kılan? Nedir seni bu anneden daha korkak kılan? Evladını toprağa gömen anne, başka çocuklar ölmesin diye “barış” diyorsa o zaman hiçbir iktidar alamaz barışın umudunu bu topraklardan.
Ayşe ve Seher’in en çok istediği şey: “Savaş olmasın, insanlar, çocuklar ölmesin. Kadınların üzerindeki baskı ve şiddet kalksın. ‘Akşam ezanı okunmadan kadınlar evinde olsun’ muhabbeti bitsin.”
Burjuva iktidarlar, sömürülerini arttırmak, kârlarına kâr katmak için savaşlardan, iç çatışmalardan medet umar, böylece ayakta kalmayı düşler. Dünyanın dört bir yanındaki bu saldırganlık hali, kadınların şiddete maruz kalmalarına, cinsel meta olarak kullanılmalarına, mülteci konumuna düşürülmelerine, tecavüze uğramalarına, yoksulluk ve sefalet içine itilmelerine sebep oluyor.
Ben Lazona dağlarını yüreğinde barındıran genç bir kadınım. Zaman zaman Uça Zuğa (Karadeniz) kadar hırçın, zaman zaman da durgun ve sakinim. Her ne kadar Batı’da yani İstanbul’da doğup büyümüş olsam da aidiyetim yağmuradır, dereleredir, yeşiledir ve hiç tükenmesini istemediğim sevgiyedir…
On çocuğuyla Suriye’den kaçıp İstanbul’a gelmiş bir kadın. Alt komşumuz, aynı yolda yürüyüp aynı yerde alışveriş yaptığımız kadınlardan biri... Kocasından gördüğü şiddet artık dayanılmaz boyutlarda, tecavüz de var. Beş yaşındaki çocuğunun ölümüne hastaneler seyirci kalmış; hâlâ yası var. Belki de yası, ölümü kayıtlara bile geçmeyen evladıyla birlikte sabah erkenden okula gideceğine sanayinin yolunu tutan küçücük çocuklarına, bir tane oyuncağı bile olmayan bebek ikizlerine… 30 yaşında gencecik bir kadını eriten bu savaş coğrafyasına...
Sen şimdi bana geleceğine dair ne düşünüyorsun diye soruyorsun ya. Ben bu soruyu hiçbir zaman kendime sormadım. Çünkü sormaya vaktim olmadı. Bu ayı atlatayım, öbür ay; Allah büyüktür. Şimdinin hesabını yapmaktan geleceğe dair bir şey düşünemiyoruz.
“26 yıldır Tuzluçayır’da yaşıyorum, böyle bir şey görmedim, ortalığı karıştırmak, insanları kışkırtmak istiyorlar, ama mahalle halkı her şeyin farkında” diyen Nilgün, mahallelerini karıştırmak isteyenlere, barış şarkılarıyla karşılık verdiklerini söylüyor.
7 Haziran seçimlerinden sonra neler olup bittiğine hepimiz şu ya da bu oranda şahit olduk, oluyoruz. Ne körüz, ne de sağır! Hepimiz farkındayız! Yaşadığımız dehşetli acılardan bir anlığına sıyrılıp aklı selimle düşündüğümüzde hepimiz ama hepimiz görebiliyoruz: Bir kez daha halkın iradesinin HİÇ’e sayıldığı bir dönem yaşıyoruz. Tarihin bir kez daha kara harflerle yazacağı günler yaşıyoruz. Yetmedi mi!
Ayşen Gürcan, yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, ilk başörtülü bakan olma ve “börek” tartışmalarıyla girdi hayatımızın ortasına.İçinde bulunduğumuz bu savaş ortamında, ölümlerin olduğu, yaşam hakkının ortadan kalktığı, öncelikli meselemizin ölümlerin durdurulması olduğu bu günlerde kendilerinin bakan olması, bir çok başka mesele gibi hak ettiği düzeyde yerini bulamadı gündemlerimiz içinde.
Küçüklüğümüzden itibaren sık sık duymuşuzdur; “Evlenince kendi evinde yaparsın”, “O şey çok güzelmiş, şimdi kullanma, çeyizine koyalım”, “Evlenip kadın olacak yaştasın hâlâ delilik peşindesin”, “Evlendikten sonra karışmam hiçbir şeyine”, “Evlenince kitapla doymaz karın, bir kap yemek yapmayı öğren”, “Evlilik ne zaman, yaşın geçiyor”…
Sevgili İrina, merhaba!Seni yolcu etmemizin üstünden, az bir zaman geçti. Hatırlıyor musun? Ben çok sevdiğim arkadaşımı ziyarete gelmiştim. Seninle o gün orada, Zozan’larda karşılaştık. Senin yüzünde bir korku ve tedirginlik vardı. Zozan da tedirgindi. Cizre’deki akrabalarından haber alamıyordu, ben de o gün bunun için ona gelmiştim.
İngiltere İşçi Partisi’nin sol kanat milletvekili olan Jeremy Corbyn diğer dört rakibini geçerek partinin yeni lideri oldu. Corbyn, yıllardır ulusal ve uluslararası alanda hak arama mücadelelerinin içinde; Kraliyet ailesine, NATO’ya, nükleer silahlanmaya, özelleştirmeye, düşük ücret ve sözleşmesiz işçi çalıştırmaya ve kesintilere karşı oldu. Bu yüzden Corbyn’in liderliği halk arasında çok tartışılıyor ve neler yapacağı da çok merak ediliyor.
Bayram vesilesiyle, çalışmadıkları için, belki daha çok vakitleri olur, buluşur ve uzun uzun konuşuruz kadınlarla diye düşündük, ama yine olmadı.
Çok genç yaşta, daha 18’inde fabrika kapısından içeri girmiş Türkan Çalış. Bu işe liseyi okuyamadığı için başlamış. Herkesin nedenleri ne ise, o sebeple; ekmek parası, geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı…
O yıllardaki Kanada anayasası sadece “nitelikli insanların” Kanada Senatosu’na atanabileceğini söylüyordu ve o insandan bahsederken erkekler için olan “he” (o) kişi zamiri kullanıldığı için yasadan çıkarılan anlam elbette ancak erkeğin bir insan olarak görüldüğüydü. Bu durumda kadının politikaya katılımının önünde koca bir “he” oturuyordu.
AKP için çalışan RTÜK, seçimden sonra ‘tarafsızlığı’ denetleyecek
İyi insanlar
Hani IŞİD bitmişti?
İşçiler, emekçiler
Görünen köy
Yeter ki gereken dersler çıkarılsın
Haliç Tersanesinden Günnur Dikeç: Bir şey yapayım dedim, pervane dökeyim dedim
Hazırlayan: Fatih Polat
RTÜK’te çalışan isimler arasında AKP’li adayların ve milletvekillerinin aile üyeleri olduğu RTÜK tarafından da doğrulandı. İlhan Taşcı “Kamuoyu vicdanını yaralıyor” dedi.
Bu hafta Manisa'nın Alaşehir ilçesindeki Bozdağ'da, tüm Alaşehir'i tehdit eden antimon madenine karşı toprağını korumaya çalışan köylülerin mücadelesini ekrana getiriyoruz.
Roboski Adalet Girişimi yaptığı yazılı açıklamada, "Roboski Katliamı, bugün yaşadığımız faşist, baskıcı politikaların da bir başlangıç eşiğidir" diye belirtildi.
Perfetti’nin İstanbul’daki fabrikasında örgütlenme faaliyeti yürüten Tekgıda-İş, çoğunluğu almalarına rağmen Perfetti yönetimi sendikalı işçilere baskı yapıyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, AKP'nin adayı Turgut Altınok'un iki kızının KPSS'ye girmeden istisnai kadroyla memur yapıldığını açıkladı.
Daralma bahanesiyle 8 aydır Plastic Omnium'un Tuzla fabrikasında gruplar halinde işten çıkarmaların olduğunu belirten işçiler, en son 24 işçinin daha atıldığını söyledi.
Emek Partisi'nin Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Halil İmrek ve Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca yerel seçimlere dair basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa'da emeklilerin zam talebine ve asgari ücrete ara artış talebine yine "bütçe yok" dedi, ardından patronlara verdiği teşviği anlattı.
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
AYM, hukuka aykırı çalışan Aliağa’daki İzdemir-II Termik Santrali davasında, “Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine” karar verdi. Avukat Arif Ali Cangı santralin kapatılması gerektiğini söyledi.
Denizli’nin Honaz ilçesi Aşağıdağdere mahallesinde açılmak istenen ikinci taş ocağı için yürütmeyi durdurma kararı verildi. Taş ocağına karşı açılan davanın duruşması 24 Nisan'da görülecek.
DİSK Emekli-Sen: "Emeklileri sefalete, açlığa, yoksulluğa mahkûm edenlere oy yok! Gençleri umutsuzluğa, işsizliğe mahkûm edenlere, emeklilerden oy yok."
Büyükşehir ve iki ilçe belediyesinin randevularına dönüş yapmadığını belirten Altı Nokta Körler Derneği Denizli Şube Başkanı Muzaffer Eskin, engelliler için yerellerde yapılması gerekenleri anlattı.
İzmir Kadın Platformunun düzenlediği basın açıklamasında, "AKP politikaları kadınların yaşamına mal oluyor. İktidara geldiği günden bu yana 8 bine yakın kadın katledildi" ifadeleri kullanıldı.
Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu kentin doğasını tarihsel ve kültürel dokusunu korumaya yönelik hazırladığı Kent Sözleşmesi’ni kamuoyuyla paylaştı.