11 Aralık 2014 13:01

Cuntaya karşı mücadelenin simgesi

Birleşeceğiz, öğreneceğiz, örgütleneceğiz. Bir Deniz olacağız! Bir Erdal olacağız! İşçi sınıfının mücadelesinde, işçi sınıfının genci olacağız ve yıkacağız bu adi, sömürü düzenini!

Paylaş

Ulaş AKKAYA
Tekirdağ

13 Aralık  Erdal Eren’in ipe götürülmesinin, katledilmesinin yıldönümü. Erdal’ı, mücadelesini, düşüncelerini yazıda anlatmak gerçekten zor. O, gencecik yaşıyla işçi sınıfının mücadelesine bağlanmış yiğit bir genç komünistti. Herhalde 17 yaşında bir genci yaşını büyüterek darağacına göndermiş olanlar insan olamazlar. Bunu yapanlar kana susamış canavarlar olmalıdırlar.

Fakat onlar da insan. Yemek yiyorlar, şarkı söylüyorlar hatta ve hatta devlet yönetiyorlar. Ama bizlerden farklılar. Üreten, emeği ile geçinen insanlardan farklılar. Onlar emeği ile geçinen insanları sevmezler. Onlar sömürerek yaşamayı amaç edinen insanları savunmak ile hayatlarını devam ettirirler. Ve o savundukları insanlar  ise kendi çıkarları ve iktidarları  ayakta kalsın diye gencecik fidanları acımasızca ipe götürürler. Evet, Erdal’ın katledilmesinin ardından her geçen sene artan bir mücadele hırsıyla artan bir heyecanla anmakta ve mücadelesinin yolumuza ışık tuttuğunu söylemekteyiz. 

“Ben yanmazsam, sen yanmazsan, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...” Erdal’ın kişiliğinin, devrimci duruşunun aslında bu dizelere tam uyduğunu görüyoruz. Belki de 12 Eylül Askeri faşist diktatörlüğü Erdal’ı katletmemiş olsaydı, belki de bugünkü çıplaklığı bugünkü berraklığı olmayacaktı. Erdal faşizme, cuntaya karşı mücadelenin bir simgesiydi. O ondan öncekilerin taşıdığı mücadele bayrağını sahiplendi ve ileriye en ileriye götürdü.  

Onların bir ütopya olarak taşıdığı bilinci Erdal bir partili, işçi sınıfı partisinin militanı olarak taşıdı. Ve o dönemin egemenleri Erdal ve Erdal Eren gibi gençleri kendi iktidarlarına, çıkarlarına bir tehdit olarak gördüğü için nasıl kitlelere akıl almaz işkenceler yaptıysa, nasıl faili meçhul cinayetlere, kayıplara yol açmışsa gencecik yüreği tertemiz gençleri kimi zaman kendi koyduğu yasaları çiğneyip darağacına götürdü. Bugüne bakıyoruz ve aslında değişen pek bir şeyin olmadığını görüyoruz. Gençler hala egemen sınıfın politika ve çıkarlarına göre katlediliyorlar, geleceklerinden şüpheli ne kadar mümkünse bir hayat yaşamaya devam ediyorlar.

BERKİN, ALİ, ABDULLAH, ETHEM 

Evden ekmek almaya çıkan Berkin Elvan’ı polisler acımasızca katletti. 14 yaşındaki bir çocuk haksızca katledilmesine rağmen bugünün egemen sınıfının temsilcileri o çocuğa “terörist” deyip annesini babasını mitinglerinde yuhalatıyor.

Ve o yuhalatılan ailenin çocuğu Berkin gibi Gezi parkı eylemlerine katılan Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük ve bir çok genç... Hepsi demokratik haklarını kullandığı için acımasızca katledildi. 

Roboski katliamında da ölen çocuklardı. 17  çocuk devletin havadan saldırıları sonucu katledilmişti. Ve yine ölenler ‘’terörist’’ ilan edilmişti. Bugün o katliamdan sonra hükümetin attığı hiç bir adım yok, tek bir şüpheli bile yargılanmadı. Tıpkı 12 Eylül faşist darbecilerin yargılanmadığı gibi.

SÖMÜRÜ DÜZENİNİ YIKACAĞIZ 

12 yaşında 13 kurşunla bedeni parçalanan, polislerce katledilen Uğur Kaymaz gibi... Ve nice, sayılmayacak kadar çok genç, çocuk katliamları.
Başta da söylediğim gibi egemenler geçmişte de bugün de ve gelecekte de (oldukları sürece) kendi çıkarları, politikaları uğruna gençleri katletmeye, geleceğini çalmaya devam edecekler.
Peki biz ne yapacağız? Erdal Eren’in mektubunda belirttiği gibi birleşmeden, örgütlenmeden, bir olmadan olmaz...

Birleşeceğiz, öğreneceğiz, örgütleneceğiz. Bir  Deniz olacağız! Bir  Erdal olacağız! İşçi sınıfının mücadelesinde, işçi sınıfının genci olacağız ve yıkacağız bu adi, sömürü düzenini!

ÖNCEKİ HABER

Çukurova Üniversitesi öğrencileri Erdal Eren’i andı.

SONRAKİ HABER

Fıtrat da nesi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...