11 Aralık 2014 01:00

E-bilete karşı mücadele!

Önce meşalelerimizi, davullarımızı yasakladılar, ardından dışarıda yapmış olduğumuz organizasyonlarımızdan rahatsız oldular.

Paylaş

Ahmet ARSLAN*

Önce meşalelerimizi, davullarımızı yasakladılar, ardından dışarıda yapmış olduğumuz organizasyonlarımızdan rahatsız oldular. Taraftarların günlerce emek verip yaptığı pankartları, ‘Seyirciler maçı izleyemiyor’ gibi komik bir gerekçeyle yasaklayıp, statlara sokmadılar. Tribünlerdeki demokratik tepkiler ve muhalif seslerden sonra iyice çıldırdılar. Yaptıkları tüm baskı, zorlama ve stat çevresindeki polis terörü yetmemiş olacak ki; “6222”gibi sadece taraftara uygulanan yasalar çıkartarak, sesimizi kesmeye çalıştılar. Hâlâ istedikleri tribün ortamını yaratamayınca, e-bilet ve passolig uygulaması adı altında taraftar yerine barkodlanmış insanları statlara doluşturmak istiyorlar.

FAKAT YEMEZLER...

Artık yeter dedik ve taraftar olma sevdamızın başladığı yere, sokaklara geri dönmeye karar verdik. Passoligin olmadığı her yeri tribün yapacak; tüm Türkiye’nin meydanlarına kalelerimizi kurup oyunumuza sahip çıkmaya çalışacaktık…
İstanbul Taraftar Hakları Dayanışması Dernek Girişimi olarak ilk adımı Kadıköy’de atmaya karar verdik. Politik eylemlere ve taraftarlara aşina olan Boğa Heykeli’nde toplanıp, bu kez taraftarların eylemini gerçekleştirecektik. Kadıköy Rıhtım’da hem meşin yuvarlağın peşinde koşturacak, hem de oyuna taraftar olacaktık. Aslında bu eyleme en çok toprak saha yakışırdı. Ama reklam veren sermayeye karşı borçlu hisseden medyanın kulaklarını ısrarla kapatmasını belki bu şekilde delebilirdik. Merkezi muhitlerde karar kıldık.
İnsan sağlığına zarar verdiği için değil, televizyon yayınını etkilediği için yasaklanan meşalelerimiz, sislerimiz temin edildi. Pankartlarımız elbette el emeği olacaktı. Kış günü açık havada yazmaya niyetlensek de yağmur engel oldu. Evde tiner kokusu çeke çeke “tribünleri sokağa indirdik.”
Boğa’da “Zorunlu din dersleri kaldırılsın” talebiyle yapılan eylemin ardından “e-bilet uygulaması kaldırılsın” talebimizi haykıracaktık. Çevik Kuvvet polisleri uzaktan seyrediyordu. Spor Büro çevremizde dolanıyordu. Temiz, sakin bir yürüyüş aslında onlara bağlıydı. Taraftara ilişmezlerse sorun yaşanmazdı. Taraftar pankartının köşesine, spreyle duvarlara 1.3.1.2 yazarak tepkisini gösteriyordu zaten.
Start “Susma haykır e-bilete hayır” sloganıyla verildiğinde beş altı günlük bir çalışmadan beklenilen taraftardan daha fazlası yürüyüşe katılmıştı. Şüphesiz kırk küsur binlere oynayan takımların tribünlerinden Fa$$olig nedeniyle eksilen yirmi binlerden hiç eser yoktu. Ancak lacivert-sarı-kırmızı-beyaz-siyah ve diğer renklerin aynı çatı altında bir araya gelmesi, arka arkaya dizilmesi bir umuttu.
Futbol varsa işin içinde “ters köşe” de olmalıydı. Boğa’dan aşağıya değil, yukarıya yöneldik. Salına salına, dolana dolana Rıhtım’a ulaştık. Meşaleler yaktık, ortamı sise boğduk, coştuk, eğlendik, eğlendirdik.
Rıhtım’a varıldığında Atatürk Heykeli bir anda AKM’ye döndü. Bütün pankartlar, atkılar dalgalanmaya başladı. Hava şartları ve zemin futbol oynamaya elverişliydi. Aydınlatma sistemlerine gerek yoktu. Gündüz gözüyle, reyting kaygısı olmadan bir topun peşine takıldık.
Mesajımız umarım anlaşılır: Bu top taraftarın topudur; sevdiği renkler uğruna, binlerce kilometre yolu tepip deplasmanlara giden; güneşin altında pankart yapan, maçlarda arma uğruna her türlü tehlikeyi göze alan, yağmur, çamur, kar demeden statları dolduran taraftarın dediği olur. Taraftar topunu alıp giderse sizin futbolunuz bir hiç olur.

* Taraftar Hakları Dayanışması Dernek Girişimi adına

ÖNCEKİ HABER

Depresyonun hafif hali; Disitimi

SONRAKİ HABER

Zschaepe’nin parmak izi tespit edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...