10 Aralık 2014 01:02

Kaderimizi biz işçiler tayin edelim

Merhaba Evrensel okurları.Ben Avrupa’nın aynı kompleks içinde en büyük üretim yapan ve dört bin işçinin çalıştığı BSH Çerkezköy fabrikasında on yıldır çalışan bir işçiyim. Bu mektubu; yaşadığımız kayıp, MESS ile süren son sözleşme süreci ve beklentilerimizi herkes ile paylaşmak için kaleme alıyorum.

Paylaş

BSH Çerkezköy fabrikasından bir işçi/Tekirdağ

BSH fabrikası yıllar önce parmakla gösterilen, buraya torpil bulunmadan işe girmenin nerede ise imkansız olduğu bir fabrikaydı. Çalışma koşulları sorunlar yaşasak da bugünle kıyaslanamayacak düzeyde iyi bir konumdaydı. Yine sıkıntılar çeksek de bu günlerden çok iyi düzeydeydi. Aldığımız ücret ile en azından karnımızı doyurabiliyorduk. Şimdi ise bırakın karnımızı doyurmayı ücretlerimiz bankalara muhtaç kalmadan ayın sonunu getiremiyoruz. BSH’ded çalışan 4 bin işçinin neredeyse tamamı bankalara borçlanmış durumda. Sürekli gece gündüz çalışmamıza rağmen niye borçlu yaşadığımızı işçi arkadaşların düşünmesini istiyorum. Ölsek öbür dünyaya borçlu gideceğiz. Çocuklarımıza iyi bir yaşam değil borç bırakacağız. Fabrikada ortalama ücretler sürekli düşüyor. Benim aldığım ücret sosyal haklar ile birlikte 1400 lira. Vergilerden dolayı yılın ilk ayları ile son aylarında vergi dilimleri nedeni ile nerede ise 200 lira fark ediyor. Bu ay üç hafta sonu mesai yaparak açığı kapatabildim. Yani 22.5 saat aslında kendime değil devlete çalıştım.

Yıllardır erzaklarda bir azalma var. Önceden iki arkadaş bir araya gelip taksi ile götürdüğümüz erzakları bu gün elimizde sallaya sallaya götürüyoruz. Çalışma temposu sürekli hızlanıyor. Çalışırken nerede ise başımızı kaşıyacak zamanımız kalmadı. Bantlar hızlandırılıyor, bant dışında önceden iki işçinin yaptığını bir işçi yapmaya başladı. İş mi azaldı derseniz hayır. Aksine daha da hızlanarak üretim rekorları kırıyoruz. Bu çalışma temposundan dolayı başta bel fıtığı olmak üzere meslek hastalıkları ile karşı karşıya kalıyoruz. İstirahat aldığımızda ise sahtekar muamelesi görüyoruz. Hasta olduğumuzu bir de fabrika yetkililerine ispatlamak zorunda kalıyoruz. Üzerimizde sürekli bir baskı var.

Bu kadar sorun yaşarken sanki sendikasız bir yer sanırsınız ama burada AEG döneminden beri Türk Metal Sendikası örgütlü. Yukarıda anlattığın baskıları fabrika yönetimi ile birlikte uygulayan bir sendika ile karşı karşıyayız. İşte bu sendika ile TİS sürecindeyiz. Geçen sene o kadar eyleme rağmen bizi yarı yolda bırakan Türk Metal yine iş başında. Sendikaya hiç bir güvenimiz kalmadı. Her sene olduğu gibi bu sene de sendika taslak hazırlarken bize sormadığı gibi süreçten de sağlıklı bir bilgi vermiyor. MESS’in dayatmalarına karşı ne yapılacağını bizimle tartışmıyor. Geçen sözleşmede genel başkan, temsilcilerin işçi tarafından belirleneceğini, işçinin söz ve karar sahibi olacağını söylemesine rağmen bırakın kararı söz hakkımız bile yok, yıllardır fabrika yöneticileri ile birlikte bize baskı yapan temsilciler görev başında. Duyduk ki MESS üç yıllık bir sözleşme, istirahat zamanlarının ikramiye ve sosyal haklardan kesilmesini, esnek çalışmanın genişletilmesini dayatıyor, ücretlerde ise hükümetin hiç tutturamadığı enflasyonun bile altında bir teklif veriyormuş.

Buna imza atan sendika bir daha fabrikaya gelmemeli. Ama sendika şu an bizlerin tepkisini ölçmek için bu bilgileri fabrikada yayıyor. İşçiden bir ses çıkmaz ise hemen imzalayacak. Olmadı ücretlerde biraz iyileştirme yapılarak “Sendikamızın direnci karşısında MESS geri adım attı” diyerek bütün haklarımız geri gitmeye devam edecek.  Saat ücretimize 3.78 değil de 5.78 olsa ne olur. Hayatımızda ne değişecek. Vergi dilimi yükselince bunun yarısı gidecek zaten. Hele de sözleşme üç yıl olunca kaybımızın haddi hesabı olmayacak. İşçi arkadaşlar yaşamlarındaki sorunlar, işyeri ortamı ve sürekli hak kayıplarından dolayı burnundan soluyor. Sendikaya hiç bir güvenimiz kalmadı. Kendi aramızda konuşurken “ayaklanmak lazım” lafları konuşulur oldu. Yoksa bu nereye kadar gidecek?

Buradan arkadaşlarıma da bir çağrı yapmak istiyorum. Biz böyle hiç ses çıkarmadan durduğumuz müddetçe hiç bir sıkıntımız çözülmeyecek. Bu fabrika bizim sayemizde bu kadar büyüdü, Türk Metal bizim sayemizde bu kadar güçlendi. Biz dur dersek hayat durduğu gibi bunlar da durur. Ama dur demek için bir araya gelelim, kaderimizi biz tayin edelim.

ÖNCEKİ HABER

İş cinayetlerini ancak örgütlü bir sınıf önleyebilir

SONRAKİ HABER

Çözüm için birlik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa