08 Aralık 2014 00:49

Al ile moru gören Roman’a göbek attırıyor

Yeni bir Roman dizisi başladı. Rengarenk kıyafetleri, kulaklarında çiçekleri, ellerinde defleri Romanları anlatıyor’muş’... Yok sağol almayalım biz.

Paylaş

Çağrı SARI
İstanbul

Roman deyince aklınıza ne gelir? Rengarenk kıyafetleri, kulaklarında çiçekleri, ellerinde defleri sürekli göbek atan insanlar mı? Sürekli kavga eden ve kapı gıcırtısı duyunca da hoop dans etmeye başlayan, sürekli iç içe yaşayan insan topluluğu... Aralarında dolandırıcısı da var üç kağıtçısı da ama genelde iyi kalpliler... Sağol almayalım biz.

Show TV’nin eline alıp bir türlü bırakmadığı Roman dizisi Roman Havası başladı. Günlerdir tanıtımı yapılıyordu nihayet izleyebildik. Roman Havası şaşırtmadı. Yukarıda saydığımız ve burada sayamadığımız onlarca unsur dizide barındırılıyordu. Bir klasik haline dönüştü artık Roman dizilerinin şarkılı türkülü hallere bürünmesi.  Roman Havası’nda da şarkı söyleyen Aslı ve keman çalan Kerem var. Onların annesi babası halası dayısı ve bütün mahalle bir sokakta yaşıyorlar sürekli vur patlasın çal oynasın. Zaten başka dertleri de yok. Anne kızını sürekli zengin biriyle evlendirmeye çalışıyor. Kız, fakir ama gururlu kemancısına aşık... Of  sıkılmadınız mı okurken ya da izlerken, Ben yazarken sıkıldım.

Hep aynı nakarat. Cennet Mahallesi’nde de aynıydı. Yeşilçam’da Ateşli Çingene’de aynıydı.

Bir de asıl aktörlere sormak lazım. Nedir sizin hayatınızın öyküsü diye. Sulukule’den sürülen Selendi’den kovulan Unkapanı’da üç kuruş alabilmek için içleri kan ağlarken şarkı türkü söylemek zorunda kalan, Roman olduğu için işe alınmayan. Ya da sıradan bir hayat yaşayan. Doktorluk yapan mesela. Rutin hayatı olan. Allaah diye müzik başlayınca ayağa kalkıp göbek atmayan.

SELENDİ, BURSA, SULUKULE...

Biraz dizilerde görmediğiniz ama gerçek hayattan kesitler sunalım mı size Romalara dair? Belki senaristler onların da hayatını senaryolaştırır... Sadece yakın geçmişten kısa örnekler:  

* Manisa’nın Selendi ilçesinde 35 yıldır ikamet eden Roman vatandaşların, 2009 yılında kış aylarında ilçe halkı tarafından alacak verecek davası yüzünden evleri çadırları saldırıya uğramıştı. Artık Selendi’de yaşama şansı kalmayan Romanlar Manisa’nın başka ilçelerine sürülmüştü. 35 senedir yaşadıkları yerde ellerinde ne varsa bırakmak zorunda kaldılar. Sonra sürgün devam etti. Diğer ilçelerde de duramadılar. Dağıldıkça dağıldılar.
* 2013 Yılında Bursa Osmangazi’de Romanların oturduğu bölgeye 500 kişi birden yürüyüş yaptı. Nedeni at dışkısının etrafı pisletmesi. Kendilerini Bursa’nın sahibi olarak gören  kalabalık bir grup Romanlara ait arabaları ateşe verdi, evleri taş yağmuruna tuttu.
* Sulukule’de evlerinden oldular. Oysa Romanlar 10. yüzyılda oraya yerleşmişlerdi. Surların içinde kültürlerini yaşatıyorlardı. Kovuldular. Şehrin taaa en görünmez noktasına gönderildiler.  Çünkü evlerinin olduğu yerin değeri yüksekti. Oraya villalar yapılması gerekiyordu. Bugün artık Sulukule’de büyük büyük duvarların arkasına gizlenmiş villalar var..

COPY- PASTE SENARYOLAR

Neyse bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Onlarca aşağılayıcı deyim, atasözü de buraya yazılabilir ama bu kadar yeterli. Maksat hasıl olmuştur herhalde. Neymiş; öyle haydi Roman dizisi yapalım al ile moru yan yana koyalım yanacığına da gül takalım, bir de ‘abe’li konuşturalım. Zaten senaryo belli copy- paste. Cennet Mahallesi yıllarca sürdü bizim de giderimiz var dememek lazımmış. Öyle Roman deyince rengarenk kıyafetli güle oynaya dans edip sonra da, saç baş kavgaya giren, zurna sesini de duyunca yeniden oynamaya başlayan karikatür gibi bir yaşamları yokmuş.

İZLEYİCİYLE  ALAY

Türkiye’de yaşayan 4 milyon Roman var. Rahatsızlıklar başladı bile. Örneğin, Türkiye Roman Hakları Forumu  diziyle ilgili diyor ki “reyting uğruna Romanları, sabah akşam sokakta göbek atan, çekirdek yiyen, komşularıyla kavga eden, parlak renkli acayip giysilerle dolaşan, acayip konuşan kaygısız, hırsız, ruhsuz insanlar olarak sunarak ırkçılığa malzeme hazırlıyorsunuz... Bu ülkede sayıları 4 milyona varan Romanları rencide ettiğinizi bilin istedik.”

Bu arada diziyle ilgili bir iki not daha, Bir pilav birinin önüne ısıtılıp ısıtılıp konulmaz. Biz bu filmi izledik zaten. Cennet Mahallesi ile.
 İki gram daha fazla reyting için hem Romanları yanlış tanıtmaya hem izleyiciyle alay etmeye gerek var mıydı? Bu soru da şurada dursun.  

ÖNCEKİ HABER

Ultralar Alexis’i unutmadı

SONRAKİ HABER

Silopi ve Cizre'deki Rojhat Özdel eylemlerinde çatışmalar çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...