06 Aralık 2014 11:44

'4 yaşında zindanda tanıştığım babamı devlet katletti!'

Kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri'nin 506'ncı haftasında 6 Aralık 1993 tarihinde Urfa'da gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın akıbeti soruldu.

Paylaş

Kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri'nin 506'ncı haftasında 6 Aralık 1993 tarihinde Urfa'da gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın akıbeti soruldu. Eylemde konuşan Taşkaya'nın oğlu Şerif Taşkaya, "Babamla 4 yaşında zindanda tanıştım. O çıktıktan sonra 7 yıl onunla yaşayabildim. Devlet bu mutluluğu bize yeterli gördü ve babamı katletti" dedi.

Kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak amacıyla sürdürdükleri adalet arayışlarının 506'ncı haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, "Failler belli, kayıplar nerede" yazılı pankart açarak, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ile kırmızı karanfiller taşıdı. 6 Aralık 1993 tarihinde Urfa'da gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın akıbetinin sorulduğu bu haftaki eylemde, ilk sözü Taşkaya'nın eşi Sultan Taşkaya aldı. Dua okuyacakları bir mezarlarının bil olmadığını söyleyen Taşkaya, sürdürdükleri mücadeleye dikkat çekerek, "Çocuklarımızla geldiğimiz bu meydana şimdi torunlarımızla geliyoruz. Kemiklerimizi istiyoruz"dedi. Ardından söz alan Hüseyin Taşkaya'nın çocuğu Serpil Taşkaya da, "9 yaşında tanıştım bu mücadele ile bu meydanla. Burada büyüdüm ve burada yaşlanacağım" ifadelerini kullandı.

Kayıplarının akıbetinden sorumlu olan devlet yetkililerine seslenen Taşkaya, "Kemiklerimizi ve insanlığınızı bir tarafa koyun eğer vicdanınız varsa akıbetlerini ortaya çıkarın" şeklinde konuştu. Daha sonra konuşan oğlu Şerif Taşkaya ise babasıyla 4 yaşındayken Diyarbakır Cezaevi'nde tanıştığını belirterek, "Babamla 4 yaşında zindanda tanıştım. O çıktıktan sonra 7 yıl onunla yaşayabildim. Devlet bu mutluluğu bize yeterli gördü ve babamı kaybetti" dedi. Dersim'den özür dileyen hükümet yetkililerine seslenen Taşkaya, şunları aktardı: "Dersim'den özür dileyin evet ama babalarımızı kaybedenler şu anda sizinle yiyip içiyor. Bir takım siyasi çıkarlarınız için Dersim halkını kullanmaya çalışıyorsunuz. Katillerimiz sizlerin yanında yaşıyor önce bu hesabı verin." Ardından Hüseyin Taşkaya'nın kardeşi Faik Taşkaya söz aldı. Yıllardır mücadele yürüttüklerini kaydeden Taşkaya, binlerce insanın Türkiye sınırları içinde devlet tarafından katledildiğini hatırlatarak, "Şu anda Erdoğan ve Davutoğlu, devletin sürdürücüleri olduğu için bu suçun ortağıdırlar. Bu suçlarla yüzleşmelilerdir. Kemiklerimiz verilmeden barış nasıl gelecek?" diye sordu.

Daha sonra konuşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da, faillerin bulunması ve kayıpların akıbetlerinin ortaya çıkarılması için "zamanaşımı"nın ortadan kaldırılması, geçmişle yüzleşme komisyonunun kurulması ve katiller için cezasızlığa son verilmesi gerektiğini kaydetti. Bu haftaki açıklamayı ise Cumartesi insanlarından Nur Ağırnaslı yaptı. "Bizler devletin ağır insan hakları ihlallerinin mağdurları ve tanıkları olarak tüm faaliyetleri hukuk kurallarıyla sınırlanmış, yurttaşlara eşit davranan, onların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, bu güvenceyi bağımsız yargı ile sağlayan hukuk devleti istiyoruz" diyen Ağırnaslı, faillerden hesap soracak demokratik siyasi iradenin oluşmasının, asker-polis devletinden hukuk devletine geçiş ile mümkün olabileceğini belirtti.

6 Aralık 1993 tarihinde Urfa'da kaybedilen 4 çocuk babası Hüseyin Taşkaya'yı hatırlatan Ağırnaslı, 90'lı yıllarda Urfa'nın, JİTEM, Özel Harekat Timleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Bucak aşireti eliyle kontrgerilla merkezi haline geldiğini aktardı. İmha ve inkar politikalarına karşı mücadele eden Taşkaya'nın, Siverek ilçesi Bağlar Mahallesi'indeki kardeşinin evindeyken polisler ve Bucak aşiretine mensup korucular tarafından yapılan baskınla gözaltına alındığı bilgisini veren Ağırnaslı, "Hüseyin Taşkaya'yı sormak için emniyete, savcılığa, valiliğe koşan ailesine, 'Sedat Bucak'a sorun denildi. DYP milletvekili, aşiret reisi korucubaşı Sedat Bucak da, 'Bizim ekip almış fakat devlete teslim etmiş, bundan sonra haberimiz yoktur devlet biliyor' dedi" diye konuştu.

Emniyet'e giden ailenin tehdit edildiğini aktaran Ağırnaslı, tüm başvuruların da sonuçsuz kaldığının altını çizdi. Ağırnaslı, Taşkaya'nın kaybedilmesinden, Sedat Bucak başta olmak üzere, korucular Ahmet Bucak, Ahmet Ersin Bucak, Halil Beyazkaz, Kemal Üzeyroğlu, Mustafa Üzeyroğlu, İsmet Özeyranoğlu ile dönemin askeri ve polis yetkililerinin sorumlu olduğunu dile getirdi. Ağırnaslı, mücadeleyi sürdüreceklerinin mesajını vererek, "Onlar bu insanlık suçunun hesabını vermeden Hüseyin Taşkaya, ailesine teslim edilmeden bu dava bizim için kapanmayacaktır" dedi.

Yapılan konuşmaların ardından kayıp yakınları, 507'nci haftada buluşmak üzere eylemlerine son verdi. (İstanbul/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Bizi her gün öldüren politikalara karşı birleşmekten başka yol yok

SONRAKİ HABER

Makinenin vicdanı yok, onu çalıştıranların var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...