02 Aralık 2014 05:04

Şenlikten fazlası

Uluslararası Marksist-Leninist Parti ve Örgütleri Konferansı'nın, enternasyonal yolunda 20. yıl şenliğine katılan işçiler, emekçiler ve öğrenciler şenlikle ilgili duygularını Evrensel'e gönderdikleri mektupla dile getirdiler.

Paylaş

Zehra UZDEMİR/Metal İşçisi / Kartal

23 Kasım’ın üzerinden saatler geçmiş olmasına rağmen salonun coşkusu yüreğimde, gözlerim ışıl ışıl, yüzümde gülümseme fabrika yolunda sabahın ayazındayım... Yüreğim sımsıcak ellerim üşüsede usumda hâlâ Bostancı Gösteri Merkezi’nde gerçekleşen şenliğin mutluluğu var. 23 Kasım CIPOML konferansının ardından yapılan şenlikten bahsediyorum. Haftanın ilk günü olmasına rağmen mutluyum. Her halde yüzüme yansımış olmalı. Soruyor arkadaşlar ‘ne oldu?’ diye. Kısaca “Mutluyum” diyorum. Benim açımdan tarihsel olduğunu düşündüğüm bu buluşmayı düşünürken uzaktan arkadaşımın seslenişiyle kafamı kaldırıyorum. “Akşam Hayat  TV’de şenliği seyrettim çok heyecanlandım. Güzel hazırlanmış. Marksist Leninist partiler bu kadar var mı?” diye söze girdiğinde sözünü kesmeden dinliyorum. İşçilere ve bugüne hep bu fabrikadan baktım ve artık sınıf bilincinin bittiğini düşündüğüm bir anda orada yükselen talepleri ve Soma işçilerinin konuşmalarını dinleyince sana da kızdım. Niye ısrarcı olmadın diye.” Oysa anlatmaya çalıştığımı hatırlıyorum. Bir iki de eksiği söylüyor. Ama eksik sayılmaz diye de ekliyor. “Bayağı coşkuluydu, gençler kıpır kıpır göründü” diyerek uzaklaşıyor yanımdan. Aradan bir iki saat geçiyor. Sayı yetiştirme telaşım var. İki arkadaşım yanıma yaklaşıyor. “teşekkürler” diye söze girdiklerinde bir an boş baktığımı hatırlıyorum. “Niye” diye soruyorum. “Hayat TV seyret işçi haberleri orada dersin ya seyrettim” diyor ve şöyle devam ediyor: “Şenlik vardı. Şenlikten fazlası vardı. Baştan sonra izledim, özellikle yurtdışından gelen insanların puzzel’ı tek tek yerleştirerek bir bütünü oluşturmaları çok anlamlıydı. İşçi sınıfı dünyada bir bütündür zaten. İşçilerin bir sınıf olduğunu orada bir kez daha gördüm. O coşkuyu ekranda kendimiz de hissettik. Evde bizimle beraber arkadaşlarımız da vardı. burası Türkiye olamaz diye iddia ettiler. Türkiye’de böylesi bir birlikteliğin olabileceği aklıma gelmezdi. Gelemediğimize bir kez daha üzüldük. Hele o Soma’da gelen işçinin sadece Türkiye’de değil dünyada işçilerin iktidarını kuracağız demesi bizde böylesi bir dünyaya özlemimizi bir kez daha artırdı. EMEP’i tebrik ediyoruz. Atılan sloganlar daha ayrı bir coşku kattı” derken gözlerindeki ışıltıyı görmek her şeye değerdi. Diğer arkadaşımız sessizce dinlerken biri ben de diyor seyrettim. ‘Selahattin Demirtaş konuştu da Levent Tüzel yok muydu?’ diye beklemeden cevabı devam ediyor: “EMEP’in ev sahibi olmasına şaşırmadım desem yalan olur. Söyledin ama biz anlamamışız. Orada olmadığım için üzüldüm. Böylesi günlerde birlikteliğe ihtiyaç varmış orada gördük.”
Ben hem çalışıyorum hem dinleniyorum. Bir taraftan ikna edememiş olmanın verdiği rahatsızlık, bir tarafta televizyonun varlığına sevinme hem de CIPOML’nin 20. yılına ev sahipliği yapmanın heyecanı hepsi iç içe. Aydınlık yarınlar için hep birlikte yan yana durmanın getirdiği mutlulukla çalışmaya devam... 


Toplumsal mücadeledeki yerimiz

Asım ATMACA/İZSU İşçisi / İzmir

Öncelikle Evrensel Gazetesine daha doğrusu biz işçilerin sesi, soluğu olan gazetemize ilkyazım ve mektubumdur.
Teşvik edenlere, bana bunu laik görenlere içtenlikle teşekkür ediyorum. 22 yıllık İZSU işçisi olarak, benim de bu tür çalışmalara, yazışmalara katkım olması kendimde bir özgüven hissi oluşturuyor.
Emek Partisi’nin işbirliği ile düzenlenmiş olan Uluslararası Komünist Enternasyonal etkinliğine katıldık. İyi ki katılmışız.
Her şeyden önce ülkemizde, dünyada mücadele veren alın teri döken, işçi kardeşlerimizle bütünleşiyoruz, onlarla tanışıyoruz. Geleceğimize dair bir şeylerin zeminini oluşturuyoruz. Ayaklarımızı yere sağlam basmamızı sağlıyor. Bir işçi olarak Emek Partili dostlarımızla tanıştık, her konuda sohbetler ettik yol boyunca. İstanbul’a ne çabuk yolculuk yaptım, farkında bile olmadım.
Müthiş bir kalabalık, işçi yığınları akın etti Bostancı Gösteri Merkezine. Bunlarla birlikte sendikacılar, emekten yana siyasi parti temsilcileri, sivil kuruluşların, örgütlerinin temsilcileri, yazarlar, akademisyenler işçilerle el ele birlikte salona girdiler. Hele Emek Gençliği’nin slogan, “İşçi sınıfı partisiyle güçlüdür” sloganı salona büyük coşku verdi.
Orada sergilenen emekten yana kitaplardan birkaç tane almadan geçemedim. Şimdi okumaya başladım, “Fırtına Kuşları” harika akıcı ve öz işçi birliğini anlatan bir kitap.
Sonra Tersane işçileri, Ülker işçileri, Soma işçileri ve onların komiteleri salona girdiler. Direnişte olan, işten atılan, çalışan işçiler sanki yığınlarla Emek Partisi’ne katılmış işçi partisine güç veriyorlardı. Genel Başkan Selma Gürkan, içtenlik dolu bir siyasi konuşma yaptı. Kobane direnişini, işçi sınıfının mücadelesini selamladı. Ardından konuk ülkelerin işçi sınıfı önderleri bizlere taktim edildi. Kimler yoktu ki; Dominik Cumhuriyeti’nden Brezilya’ya, Tunus’tan Almanya’ya yaklaşık on dört ülkenin uluslararası konsey yöneticileri oradaydı. Dayanışma ve birlik manifestosunu Brezilyalı devrimci yoldaş okudu. Tunus Komünist Partisi milletvekili konuşma yaptı. Emekçilerden yana, sosyalizmden yana marşlar söylendi. Kardeş Türküler bir harikaydı. Sivas’tan, Roboskî’den, Soma’dan, Kobanê’ye kadar türkülerle bizleri dayanışmaya seferber ettiler.
Asya Abdullah’ın telefonla canlı bağlantıya katılması ve kadın dayanışmasını dile getirmesi geleceğimizin kadınların canla başla mücadelesiyle gerçekleşeceğini bildirmesi, Kobane’deki kadın direnişçileri YPJ’nin IŞİD çetelerine göz açtırmadığını ve çarpışarak topraklarından kovduğunu anlatması bizlere şunu öğretti; “Halk savunucuları onların direnişi düşmanı ve dünya kapitalistlerine geri vites attırmıştır”.
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da çözüm sürecinin 6-7 Ekim yurt satındaki Kobane direnişleriyle bugünkü iktidara geri adım attırdığını, Kürtlerin haklarını veya Ortadoğu halklarının taleplerinin basite alınmayacağını dile getirmiştir. Emekçilerin de bütün haklarının kendilerine verilmesini, mücadele alanların yasalarla güvenceye alınmasını söylemiştir.
Kısacası bu tür toplumsal mücadeleye sınıftan yana olan bütün emekçilerin katılmasını, en azıdan Soma işçilerinin çektiği sıkıntıları öğrenmesini, direnişteki Ülker işçisine bir nebze el uzatması, dost dediğin dar günde kapı açandır. O da yine işçi kardeşimdir.
Toplumları toplum yapan insanlarıdır. İnsanları insan yapan vicdandır. Vicdanları vicdan yapansa doğruluk ve dürüstlüktür. Doğruluk ve dürüstlük dik durmaktan, boyun eğmemekten ve mücadele etmekten geçer. Nice bu tür etkinliklere...
Yaşasın enternasyonal mücadelemiz…


Artık Tunus ve İspanya’da da destekleyenimiz var

Polat TETİK/ Maden işçisi / Soma Maden-İş 2 Nolu Şube Müteşebbis Heyet Yönetim Kurulu Üyesi 


İstanbul’da yapılan şenlik çok mükemmeldi. Soma işçileri olarak EMEP tarafından davet edildiğimizde yirmiden fazla ülkeden parti ve örgüt temsilcilerinin katılacağı bir etkinlik olması bizi heyecanlandırmıştı. Ama salonun kalabalıklığını ve coşkusunu görünce daha fazla heyecanlandım.
Özellikle bizi Soma maden işçileri olarak sahneye davet ettiklerinde çok heyecanlandım dizlerim titredi. Başka partilerinde etkinliklerine katıldım. Çok fazla işçilerin ve tabanın olmadığı daha çok bürokrat, asker, yönetici kesimlerinin olduğu, ama EMEP te gördüğüm tamamen işçiler, gençler yani tabandan insanlar. İşçiler arasında milliyet, din, mezhep vb. ayrımı yapmıyor her milliyet ve inançtan işçileri birleştiriyor. Salondaki sloganlar, pankartlar ve sahneye çıkan yabancı delegeler ve verdikleri mesajlar çok mükemmeldi. Şölende ve yolculuklarımızda gördüğüm özellikle gençlerin birbirlerine bağlılığı, yardımlaşması, devrimci coşkusundan etkilendim.
Etkinlikte bizim dışımızda da pankartlarıyla, önlükleriyle, sendika şapkalarıyla katılan işçiler vardı. Onlarda anons edildi ama yalnız biz söz hakkı kullana bildik. Zaman yeterli olsa o işçilerde kısa söz alabilselerdi iyi olurdu. Biz sahneye çağrıldığımızda Soma’nın yaşadığı acı ve verilen mücadele salonda büyük coşku yarattı. Sefa arkadaşımızda bu coşkuya uygun konuştu ve salondaki coşkuyla biz müthiş birleştik. İlk defa bu kadar mükemmel bir coşku ve heyecan yaşadım. Diğer ülkelerden gelen konuklarında kendi ülkelerinde işçi mücadelelerini temsil etmeleri bizim kendimizi daha güçlü hissetmemize neden oldu.
Biz artık Soma’da, Tunus ve İspanya’da da desteğimiz var diye düşünüyoruz. Bu buluşma sınıf siyasetinin bir sonucudur. Sendikacıların siyaset üstündür, partiler üstündür söylemi yalanına aldanmadan tüm işçiler kendi partisinde birleşmelidir.


YENİ BİR DÜNYA İÇİN

Şenel DUMAN
İstanbul

Kısa süre önce 45 günlük grev yaşamış Kimberly-Clark işçisiyim. Grev sürecimizin her anında gazetesiyle televizyonuyla çeşitli örgütleriyle bize desteğini esirgemeyen Emek Partis’nin yeni bir dünya için enternasyonal yolunda 20. Yıl etkinliğine katıldım.
Açıkçası yoğun bir katılım beklemiyordum. Devasa kalabalık vardı. Kalabalık derken özür dilerim kalabalık belli bir amacı olmayan değişik düşüncelerde insanların bir arada olmasıdır. Bildiğim kadarıyla burada insan yoğunluğunu ise kitle yada topluluk olarak adlandırmamız gerekir. Çünkü bu topluluk sistemle sorunu olan, yeni bir dünyanın özlemini duyan, eşitlik kardeşlik yolunda enternasyonal düşünen sosyalist insanların bir araya getirdiği topluluktu.
Bostancı Gösteri Merkezine saat 16 00 civarı geldim. Oturmaya yer bulamadım. Ayakta güçlükle duruyorduk. İçerde ayakta bekleyen insanlar kadar dışarıda da insanlar vardı.  İnanın aynı anda salonda olsak izdiham yaşanırdı. Benim tahminim 15 bin civarı devrimci vardı. Ortamdan etkilenmemek elde değildi. 16 -21 arası 5 saatin nasıl geçtiğini anlayamadım. Keşke sabaha kadar devam etseydi. Organizasyon mükemmeldi. En ufak tartışma, itiş-kakış vb durumla karşılaşmadım. Sunucuların performansı, sanatçıların samimiyeti, parti başkanlarının (EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, HDP İş Başkanı Selahattin Demirtaş) konuşmaları sade, candan ve etkileyiciydi. Rojava’dan yapılan canlı bağlantı, dünyadaki kardeş partiler aynı amaç için bir arada olduğumuzu aynı dili konuştuğumuzu sorunumuzun sistem sorunu olduğunu kapitalizmi (sermayenin iktidarını )yıkıp sosyalizmi (emek iktidarı) halkın işçinin ezilenin üretenin iktidarının nihai amacımız olduğunu belirtiler.
Şunu gördüm ki emek olmadan yemek yok. Mücadele etmeden kazanmak yok. Hiçbir şey kendiliğinden olmuyor. Birileri bu kar düzenini, sömürü düzenini, halkları bir birine düşman eden inançlarından ırklarından, cinsiyetlerinden ötürü ayrıştıran aşağılayan pis sistem kapitalizmi yıkıp sosyalizmi bize hediye etmeyecek. Bu düzeni fabrikasında örgütlü, bilinçli işçi, bir cümle halk partisiyle beraber mücadele ederek birleşerek yıkacak.  
Bostancı gösteri merkezinde ne kadar çok insan vardı. Bizi bir araya getiren birkaç saat eğlenmek, vakit geçirmek değildi. İnançtı, halkların kardeşliği, sömürüsüz bir dünya özlemi ve inancı, özgürlük inancı, devrim inancı, sosyalizm inancı, enternasyonal yeni bir dünya inancı. Benim gibi düşünen on binlerce insan. Ne güzel.
Emek Partisi’yle on binler bostancı gösteri merkezinde birikmişse yarın yüz binler devrim inancıyla alanlarda birleşebilir. Yeter ki örgütlenelim. Üreten bizsek yönetende biz olalım. Ne üstümüzde ezen ne altımızda ezilen olsun. Barış ve kardeşlik benimle, seninle, onunla üreten ellerle gelecek. Yeni bir dünya için bütün ülkelerin işçileri birleşin.


GÜZEL GÜNLER İÇİN...

Yüksel YILDIZ
İstanbul

Eşim ve çocuğumla beraber CIPOML 20. yıl etkinliği için yollara düşmüştük. Dünyanın bir çok ülkesinden gelen komünist partilerle karşılaşacağım için heyecanlıydım. Ülkemde yaşanan zulümler, katliamlar başka ülkelerde nasıl oluyordu? Kafamda bir çok soruyla şenliğe katıldım.
Salona ilk girişimde müthiş bir kalabalık vardı. Emek ve barış korosunun devrim marşlarıyla salonu inletmesi sanki başka bir dünya da olduğumu hissettirdi. Gençlik heyecanlı, coşkulu, sloganlar susmak bilmiyordu. Her şarkıda, her konuşmada salonu inleten sloganlarla Dünya Komünist partilerini selamlıyorduk.
Konuşmacılar da işçi sınıfını selamlıyordu. Soma’dan gelen maden işçisi kardeşimiz sınıf savaşını o kadar iyi anlatı ki, “Biz olmazsak dünya olmaz” dedi. Bu benim için müthiş bir duyguydu. Çünkü ben biliyorum ki işçi sınıfı sınıf bilincinin farkına varırsa ülkemde her şey çok daha güzel olacak. Sırada Kobanê’den gelen sese kulak verdik. Asya Abdullah kadınların mücadelesinin olmadığı bir yerde özgürlükten söz edilmez dedi ve Arin’in direnişçi ruhuyla tüm salonu selamladı. Biz de kadınlar da sloganlarla Kobanê’ye selamlarımızı ilettik. Sendika başkanlarından, parti başkanlarına, Berkin’in babası Sami Elvan’dan, Fadime Ana’ya kadar gelen konuklar tüm salon tarafından coşkuyla selamlandı.
Selahattin Demirtaş kürsüdeydi. Ortadoğuda ve ülkemizdeki savaşın birlikte mücadele ederek aşılacağını kapitalizmi bu şekilde yok edeceğimizi sarayları saltanatları bu şekilde yıkacağımızı söyledi. Salondaki halk “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganını en coşkulu şekilde haykırdı. Ben kendi içimde  bir kere daha birlikte mücadele etmenin ulusal ve sınıfsal mücadelede dayanışmayı büyüterek çoğaltmanın zamanı olduğunu görüyordum. Kürt halkıyla, işçi sınıfının bir arada olması, aynı kapitalizmin hem işçiye, hem de Kürt halkına en büyük zulmünü gösterdiği yerde. Kapitalizme karşı bir güçtük artık.
Hep beraber söylediğimiz türkülerde benim de sesim vardı. Bizim de sesimiz vardı. Ben güzel bir dünyanın tüm dünyadaki işçilerin ve ezilen halkların birlikte mücadelesiyle başarılacağına inandım. Eğer güzel günler görmek istiyorsak .O güzel günler için savaşmamız da gerekiyordu. Kapitalizmi tarihin çöplüğüne işçi sınıfının gücüyle gömeceğiz.


GENÇLER TALEPLERİNİ HAYKIRDI

Şafak KÜÇÜKBAŞ
Kartal 100. Yıl Ali Rıza Efendi Orta Okulu/İstanbul

23 Kasım 2014 Pazar günü Bostancı Gösteri Merkezi’nde Uluslararası bir şenlik vardı. Etkinlik boyunca bir an olsun azalmayan sloganlar Soma işçisinin konuşmasıyla daha da artmışı. Çok da güzel konuşmuştu Soma işçisi.
İlçelerden gelen gençler taleplerini pankartlara yazmış, hep birlikte haykırıyorlardı. Bir çok yerden inşaat işçileri katılmıştı ve bir pankartlarında “Dünyayı biz inşa ediyoruz. Biz değiştireceğiz!” yazıyordu. Çok etkilenmiştim. Salonda çok kişi vardı.
Bu güzel şenliğin biletlerini bana bir ablam getirdi. CIPOML. Uluslararası Marksist Leninist Örgütler Konferansı 20. Yılında buluşmuştu. Yani özetlemek gerekişe; bu şenlik çok güzeldi, çok özeldi. Çünkü 24 ülkeden katılanlar, sanatçılar, işçiler, gençler ile birlikte coşkulu bir 20. lıl geçirdik. CIPOML’ye çok teşekkür ediyorum.


BIRAK ÜTÜYÜ, ÇAMAŞIRI...

Nuray KÜÇÜKBAŞ
Kartal/İstanbul

Merhabalar. Ben gazetenizin 10 yılı aşkındır okuyucusu olan Kartaldan bir ev kadınıyım. Gazetemizi bize getiren genç arkadaşımız bir gün elinde adına “Enternasyonal Yolunda 20 Yıl Buluşması” denilen biletlerde karşımıza çıkıverdi. Bu buluşmaya 24 ülkeden Marksist-Leninist parti temsilcilerinin katıldığı CIPOML etkinliğini Türkiye’nin ev sahipliği yapacağını söylediğinde çok heyecanlanmıştım. Hele de evime yarım saat uzaklıkta olduğunu duyduğumda 23 Kasım’ı iple çekiyordum. Belirli sebeplerden dolayı kendim gelemesem de oğlumu bu etkinliğe katmayı kendime bir borç bilmiştim ve o gün geldiğinde “Ben gidemesem de oğlum gitsin” dediğim buluşmaya eşim, ben ve oğlum ailece gitme şansını yakalamıştık ve o zaman dedim ki “Aman Nuray! Bırak ütüyü, çamaşırı. İyi ki gelmişsin buraya.”
Salona ilk adımımı attığım anda bile içimdeki heyecanı orada binlerin arasında kat ve kat daha fazla hissetmeye başlamıştım bile.  Saat ne kadar ilerler ise ilerlesin coşku bir an olsun azalmamıştı. Sahneye çıkan sanatçılar birbirinden güzel sesleriyle bu buluşmaya renk katmışlardı.
Bence Uluslararası Marksist-Leninist parti temsilcilerinin katılımının evrenselliği yanında, o salona renk katan birçok iş kolundan işçilerin varlığıydı. Çünkü orada bir daha gördüm ki işçilerin örgütlülüğü bize de güç vermişti. Salona pankartlarıyla, dövizleriyle ve taleplerini dile getiren o gür sloganlarıyla giren işçileri görünce, bu buluşmanın önemini daha iyi kavramış oldum.
Salona ses katan diğer kesim ise “gelecek” umudumuzun yegane temeli gençlerdi. Gençlerin coşkusu düşmediği için salonda dimdik ayaktaydı. Etkinliğin devlet tarafından en hapis olunmaya mahkum bırakılan kesimi biz kadınlar olduğu halde, biz orada çoluğumuzla çocuğumuzla ve de kahkahalarımızla oradaydık.  Biz kadınların taleplerinin orada hep birlikte haykırıldığını görünce çok mutlu oldum.
Bence bu buluşma; dil, din, ırk farkı gözetmeksizin her kesimden insanın mücadeleyi hep birlikte örmesi açısından çok önemlidir. İşte bu yüzden bu buluşmada emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.


GÜZEL BİR DÜNYA FİKRİNİN TEMELLERİ ATILDI

Gizem Nur KARATAŞ
Kartal Süleyman Demirel
Lisesi/İstanbul

Venezuela’dan Brezilya’ya, Ekvador’dan  Peru’ya ülkelerin Enternasyonal yolunda 20. Yıl etkinliği adı altında bir araya geldiği bu önemli buluşmayı arkamızda bıraktık. İşçi sınıfına ait bütün insanların milletine bakmaksızın dünya devrimini gerçekleştirme yolundaki her adımında birlik içinde hareket etmesi herkesin ortak talebiydi.
Bu etkinlikte de gördük ki; işçilerin mücadeleye yolu bir araya gelmektir. Kadınıyla erkeğiyle dayanışma içinde olan ve sınıf farklılıklarını kaldırmak için mücadele eden insanların mücadelesine ortak olmak, onlar ile marşlar söylemek dillendirilmek istenen her şeyin birkaç kelime ile tüm salon tarafından büyük bir istek ve inançla haykırılması mücadele yolunda birlikteliğin güçlülüğünü o salonda daha da güçlü bir şekilde hissettirdi.  Çalınan her nota, söylenen her söz gerçek bir mücadelenin parçası olduğunun hissini verdi. Dünyanın ve ülkenin ezilenleri için mücadele veren insanlarla bir arada olmak, farklı dillerin barış türkülerini söylemek, bu isteği daha da güçlendirdi ve yine gördüm ki bu insanlar daha güzel bir dünya için mücadele veriyordu. Burada beraber yaşayacağımız güzel bir dünya fikrinin temelleri atılıyordu.
İşçi sınıfının birlik olması, gerçek işçi sendikalarının kurulması ve güçlenmesi patronlara karşı daha önemli bir pazarlık gücü getirir. Uluslararası düzeyde bütün işçilerin birlik olması ile patronların artık istediği gibi işçilere hükmedemeyeceği anlamına gelir.

ÖNCEKİ HABER

Remziye Teyze’nin zeytin direnişi

SONRAKİ HABER

Yayın yasağı AYM’de

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...