02 Aralık 2014 00:52

Tekrarı olmayan bir Çehov oyunu

İstanbulimpro bugün 1.Uluslararası Hikaye Anlatıcılığı Fesivaline ev sahipliği yapıyor. Ekipten Koray Tarhan’la festivali ve “Olay Rusya’da Geçiyor” oyununu konuştuk.

Paylaş

Sevda AYDIN
İstanbul

Doğaçlama tiyatro yapan istanbulimpro, “Olay Rusya’da Geçiyor”da her seferinde benzersiz bir Çehov oyunu yaratıyor. Seyirci için tek bilinenin Çehov karakterlerine rastlayacağı, Çehov’un atmosferine gireceği ve olayın Rusya’da geçtiği. ,

Bugün başlayacak 1. Uluslararası Hikaye Anlatıcılığı Festivali’nin heyecanı içinde olan Istanbulimpro’dan Koray Tarhan’la seyircinin sadece bir kez izleyeceği, İkinci kez geldiğinizde bambaşka bir hikayeye tanık olacağı bir Çehov oyunu olan, “Olay Rusya’da Geçiyor”u konuştuk.

istanbulimpro, doğaçlama tiyatro yapan bir ekip. Öncelikle buradan başlayalım. Bir çalışma yöntemi olan doğaçlamayı sahneye taşıma fikrini konuşalım, oyuncunun doğaçlama yeteneğine ve yaratıcılığına bağlı kalarak bir oyun çıkarmak, üstelik bunu her seferinde yapmak biraz zor bir iş değil mi?
Doğaçlama sadece bir çalışma yöntemi değil bizatihi her türlü performansın- sanatsal olsun olmasın- içinde var olan bir gerçek. Bunun yanında geleneksel tiyatroda Aşık geleneğinde, meddahta çokça rastlanan bir olgu. Bizim yaptığımız ise performans olarak doğaçlamayla, oyun alanı olarak kullanılabilecek herhangi bir boş alanda tiyatral hikayeleri müzik ve değişik disiplinlerle harmanlayarak, seyirciyle birlikte, anında yaratmak olarak niteleyebileceğimiz bir sanat formu. Bu formun aynı diğer sanat disiplinleri gibi farklı dillerde benzer seslerle ifade edilen bir ismi var, o da İmpro. Bu yüzden ismimiz İstanbulimpro. Bunun en önemli nedenlerinden biri İmpro kavramının kültürümüzde de yer almasını istemek. Nasıl ki tiyatro, bale, opera, dans, müzik gibi disiplinler her dilde anlaşılıyor, bunun da kendi sınıfı içinde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyoruz.  
‘...Oyuncunun doğaçlama yeteneğine ve yaratıcılığına bağlı kalma’ kısmına gelecek olursak, doğaçlama performans, oyun alanında tam anlamıyla demokrasiyi işletmeniz gereken bir yapı ortaya koyuyor. Eğer toplumsal statülerinizden ve yıkıcı egonuzdan kurtulabileceğiniz bir süreci geçirmeye ve bir takım prensipleri içselleştirmeye gönüllüyseniz, doğaçlama performans gerçekleştirebilirsiniz. Ve inanın bu hiç de zor değil. Aynı devletin elini çekmek zorunda kaldığı ve insanların bir insanlık ormanı kurdukları Gezi Parkı direnişinin o en güzel on beş günü gibi. Orada başa çıkılması zor olan en büyük şey iktidarın ceberut yüzüydü.  İçinizdeki iktidar isteğiyle başa çıkabilir ve oyuncu arkadaşlarınızla tam anlamıyla bir takım olabilirseniz, doğaçlama mümkün. Aksi takdirde birilerinin söylediği sözleri ezberlemek ve konuşmak için sıranızın gelmesini beklemek zorundasınızdır. Biz kendi sözlerimizi, birbirimizi dinleyerek, birlikte ifade etmeyi seçtiğimiz için zorlanmıyoruz.

ÇEHOV’UN HİKAYELERİ HAYATIMIZIN KOPYASI

“Olay Rusya’da Geçiyor” bu formatta hazırlanmış bir oyun, seyircinin sahnede izleyeceğini bildiği tek şey Rusya’da geçecek bir hikaye olduğu. Nasıl başladı bu yapım?  
Halihazırda sahnede birtakım formatlarla uzun hikayeler gerçekleştiriyorduk. Bir yazarın dili üzerinden doğaçlama hikaye yaratmak fikri ortaya çıktığında en yakın hissettiğimiz yazarların başında Çehov geldi. Çehov, hikayelerinde, oyunlarında yarattığı karakterleriyle hem kendine özgü bir dil oluşturmuş hem de insanın evrensel değerlerini eskimeyecek bir şekilde ortaya koymuş bir yazar. Çağının içinde ve samimi. Bizim bugün yaşadığımız sınıf çelişkileri, bireyin hayal ettikleriyle gerçeklerinden doğan çatışmalar, kentsel dönüşüm gibi konular sayesinde Çehov’un hikayelerini bugün yaşadığımız hayatın birebir kopyası gibi okumak mümkün. Bugün yaşadıklarımızı geçmiş zamanda başka bir mekanda anlatmak da açık biçim performansımızın Brecht’ten aldığı ‘tarihselleştirme’ kavramıyla açıklanabilir.  

Ekip ve seyirci birlikte hazırlanıyor sahnede az sonra görecekleri doğaçlamaya. Bu hazırlıklar ve sahnelemelerden aklınızda kalan en ilginç olan şey ne?
Her oyun her defasında sonuna kadar ilginç ve herbiri ayrı bir deneyim. Seyircinin dikkati bir an bile dağılmıyor. Onlar da hikayenin kuruluşuna bizimle birlikte tanık oluyor. Sokaktan geçen bir sesin ya da herhangi bir dış etmenin yüz yıl öncede geçen bir hikayeye yedirilmesi de sıkça olan ilginç anlardan.  

Bu tiyatro izleyicisi için nasıl bir deneyim?
Sadece bir kez izleyeceği bir Çehov oyunu. İzlediğiniz oyunu salon dışında hiçkimse bir kez daha izlemeyecek. İkinci kez geldiğinizde bambaşka bir hikayeye tanık olacaksınız. Tekrarı olmayan bir deneyim.  

SINIFLARARASI ÇELİŞKİ, BASKI REJİMİ BİZİM DE GERÇEĞİMİZ

Bir öyküyü anlatmıyor oyun. Ama Çehov’un dünyasının merkezinde olan sınıf ve kuşak çatışmalarının üstünden anlatılıyor. Oyunun bu yönüyle ilgili neler söylersiniz?
Sınıflar arası çelişkinin derinleştiği, dengelerin değiştiği bir zaman dilimi, iktidarın radikal bir şekilde el değiştirmesi, baskıcı devlet yönetimi gibi konular maalesef sadece Çarlık Rusyası’nın gerçeği değil, bizim de gerçeğimiz. Ama karakterlerimiz neyse ki Çarı çok seven toprak sahipleri. Kendimizi değil, bilmediğimiz karakterlerin böylesi bir devirde neler yaşadığını oynamak ironik de bir dil yaratmamızı sağlıyor. Çehov da üst sınıflardan insanların hayatlarını işlediği hikayelerinin içinde ezilen sınıfların gerçeğini anlatmıştı. 

HİKAYE ANLATICILIĞI FESTİVALİ BAŞLIYOR

Uluslararası İstanbul Doğaçlama Tiyatro Festivali’nin ardından şimdi de 1. Uluslararası Hikaye Anlatıcılığı Festivali’ni düzenleyeceksiniz? Ne hikayeler var festivalde?
Doğaçlama Festivalimiz önümüzdeki mayıs ayında dört yaşına girecek. Hikaye Anlatıcılığı Festivalimiz de uzun zamandır hayallerimizden biriydi. 2-6 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek festivalimizde beş oyun ve dört atölye gerçekleşecek.  Bu yılın uluslararası konuklarından biri Hollanda’da 2014 yılının En İyi Hikaye Anlatıcısı Ödülü Sahibi Sahand Sahebdivani. 3 Aralık 20.30’da ‘Speaker of Djinns’ isimli gösterisini gerçekleştirecek. Ayrıca perşembe akşamı da ‘Hikaye Anlatımı’ üzerine bir atölye yönetecek.  Festival 2 Aralık’da Ferhat Büküş’ün Esrik isimli oyunuyla başlayacak. 5 Aralık Cuma günü ise Esmeray ‘Kestirmeden Hikayeler’ oyunuyla Evrim Doğan ise ‘Ben Nereliyim’ oyunlarıyla festivalde yer alacaklar.  6 Aralık cumartesi akşamı gerçekleşecek bir İstanbulimpro projesi olan ‘Bir Zamanlar Kadın’ oyunuyla festival sona erecek.  Ayrıca fetivalde Tolga Erdoğan, Mehmet İnan ve Özlem Balkan da birer atölye yönetecekler. Tüm oyunlar Kadıköy Terminal isimli sahnemizde gerçekleşecek. Destekçilermizden Bate Danşmanlık Merkezi de cuma günü gerçekleşecek Tolga Erdoğan’ın atölyesine ev sahipliği yapacak. www.istanbulimpro.com ya da www.kadıköyterminal.com adreslerinden iletişime geçmek mümkün.

ÖNCEKİ HABER

Danıştay ‘dur’ dedi ama tehlike geçmedi

SONRAKİ HABER

Almanya’da havayolu grevi etkili oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...