12 Temmuz 2011 10:11

AKP ve CHP’ninki ‘milli mutabakat’

BDP Grup toplantısında konuşan Selahattin Demirtaş, AKP’nin Blok'u devre dışı bırakmak istediğini ifade etti. Blok'a karşı milli mutabakat kurulduğuna da dikkat çeken Demirtaş, kimseden lütuf beklemediklerini söyledi. Demirtaş, diyaloğa da hazır olduklarını yineledi.Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi ve 5 tutuklu

AKP ve CHP’ninki ‘milli mutabakat’
Paylaş

Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi ve 5 tutuklu vekilin tahliye edilmemesi nedeniyle TBMM’yi boykot eden BDP, ikinci grup toplantısını Diyarbakır’da gerçekleştirdi. BDP meclis grubundan Ahmet Türk, Leyla Zana ile KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi dışında tüm vekiller katıldı. Hasip Kaplan’ın divan başkanlığını yaptığı grup toplantısına Hatip Dicle ve tutuklu vekillerin sandalyeleri üzerlerine isimleri yazılarak boş bırakıldı.

Diyarbakır halkının hınca hınç doldurduğu Cegerxwin Kültür Merkezi salonunda konuşan BDP Meclis Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, 2011 seçimleri sonrasında, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun aldığı sonuçların Türkiye’de demokratik siyasetin gelişeceğine dair büyük bir umut yarattığını ancak bu umudun Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi ve tutkulu vekillerin tahliye edilmemesiyle bir krize döndüğünü belirterek şöyle konuştu: “Bu krizin adı yemin krizi değildir. BDP’liler yemin etmiyor, Meclise gitmiyor krizi de değildir. BDP’liler ve Blok yeni anayasa sürecinde dışarıda, devre dışı  bırakılmak isteniyor. Ortada bir kriz varsa, bu krizin adı demokratik siyasetle statükocu siyaset arasındaki krizdir.”

12 Haziran akşamı Blok'un aldığı sonuçların ülkede bir umut havası yarattığına dikkat çeken Demirtaş “Türkiye’nin tüm ezilenleri için Blok bir umut oldu. Parlamentoda sorunların çözümü için tüm ezilen kesimler bize umut bağladı. Bizi oylarıyla Meclise gönderdi. Bu umut için biz seçim barajına, devletin polisi, gazı, copu, tutuklamalarına rağmen seçime girdik ve seçimi kazandık. Geri dönüp baktığımızda Dicle vakası  bu umudu söndürmeye yönelik bir provokasyondur. Bu umudu zedelemeye dönük, Blok'u devre dışı bırakmaya dönük bir provokasyondur” dedi.

MİLLİ MUTABAKATTA ANLAŞTILAR

Boykot kararının arkasında durduklarını belirten Demirtaş, “Dicle ve tutuklu vekiller konusunda başta AK Parti olmak üzere çaba gösterirlerse biz diyaloga hazırız. Halkın bize verdiği yetki ve sorumluluğu, ikili, üçlü veya dörtlü mutabakatlarla halkımızın karşısına çıkabiliriz. Ama ilk andan itibaren karşılaştığımız tutum, "Blok, BDP hata yapmıştır, bir an önce Meclise gelmelidir" şeklinde oldu. Blokun nerede, ne hatası vardır? Kimse hatayı söylemiyor, söyleyemiyor. Sayın Hatip Dicle’nin mazbatasının alınmasına itiraz eden AKP’dir. Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülme sürecini yasal olarak başlatan AKP’dir. Ortada açık bir hırsızlık vardır. Bu hırsızlığa dair, hırsızdan üzüntü duyduğuna dair bile tek cümle duymuş değiliz. Bunlar neden önemli? Eğer bir hükümet bütün bunlardan rahatsızlık duyuyorsa, demek ki bunların düzeltilmesi yönünde iradesi vardır. Yavuz hırsız misali sürekli ev sahibini suçluyorsa, ortada demokratik bir çözüm iradesi yok demektir. Parlamentoya güç vereceksek bu temelde parlamentoda gerekli zemin hazırlanmalıdır. Kayıtsız, şartsız bunları konuşmaya hazırız” şeklinde konuştu.

Bu yöndeki çağrıları da hatırlatan Demirtaş, “Fakat bu çağrıya muhatap olması gerekenler, bu çağrı yokmuş gibi, sadece CHP’nin yemin krizi varmış gibi, buna yoğunlaştılar. AKP, CHP, BDP bir araya gelip bir mutabakata varmış olsalardı, kamuoyundaki demokratikleşme umudu çok daha güçlü olacaktı. Bir tarafta aldığı yüzde 50’ye güvenerek diz çöktürmeye çalışanlar var, diğer tarafta da Anayasa değişmesin, değişecekse de Kürtler bundan faydalanmasın diyen milli cephe var. Biz bunu aşan özlü, içerikli, radikal bir demokratik bir dönüşümü savunurken, karşımızda bu tutumu görebilmiş değiliz. Bütün meseleleri konuşuruz, görüşürüz, bir araya geliriz. Diyaloğa açığız dedik. BDP’nin Meclise dönüşü söz konusu olacaksa da, Türkiye’nin önünü açan bir umutla olur ancak. Bütün meseleleri konuşarak çözmeye hazırız. Ama bizim bu tarihsel rolümüzü küçümseyerek, alaya alarak, yok sayacaklarsa biz de diyoruz ki, Biz bu halkın temsilcisiyiz. Bu halk cesur, temsilcisi de cesur, bu halk bedel ödemeye hazır, temsilcisi de bedel ödemeye hazır. Bu ve benzeri krizlerle demokratik siyasetin, parlamentonun inisiyatif alması çok önemlidir” dedi.

DİYALOĞA AÇIĞIZ

Boykota son vermeleri için bir mutabakat metni üzerinde anlaşılması gerektiğini belirterek “Bizim mutabakat istemimizle CHP’nin imzaladığı mutabakat karıştırılmamalı. CHP iki vekilin tahliye edilmeleri için boykot etti. Oysa biz ülkenin temel sorunlarının kalıcı çözümünü sağlayan bir mutabakatın peşindeyiz. Bu nedenle önkoşulsuz görüşmeye hazırız. İkili, üçlü, dörtlü  görüşmelere hazırız” dedi.

Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz her şeye rağmen parlamentoda ısrar ediyorsak, bunun da değeri bilinmelidir. Eğer bu noktada durabilirsek akan kanı durdurabiliriz.  Eğer bugün bu ülkede hâlâ kan akıyorsa bunun sorumlusu, siyasetin önünü açmak yerine bizi engellemeye çalışanlardır. Bizi engellemeye çalışanlar, barışı engellemeye çalışanlardır. Biz AKP’nin iki dudağı arasından çıkacak sözlere bakmayız.”

LÜTUF BEKLEMİYORUZ

“Biz kimseden lütuf da beklemiyoruz, kimseye talimat da vermiyoruz. Diz de çökmüyoruz, önümüzde diz çökülmesini de istemiyoruz” diyen Demirtaş, bütün engellemelere karşın Türkiye’nin sorunlarını grup toplantılarında tartışacaklarını dile getirdi. Ülkenin temel iki sorununun siyasetin ve devletin demokratikleşmesi olduğunu belirten Demirtaş, devletin demokratikleşebilmesi için demokratik özerkliğin tartışılması gerektiğini söyledi. Yerel yönetim yerine yerinden yönetimi benimseyen, kendi bütçesi olan, bölgesinin sorunlarını bölge meclislerinde çözen bir özerklik istediklerini belirten Demirtaş,  “Anadil sorununu o bölgenin meclisi çözebilir. Başörtüsü sorununu da Alevi sorununu da aynı yerel meclisler çözebilir” dedi.

Demokratik özerklik ile Kürtlerin statü talebinin de karşılanmış olacağını ve dolayısıyla Kürt sorununun çözülmüş olacağını söyleyen Demirtaş “Kimse demokratik özerklik talebimizi yabana atmasın. Tüm Türkiye’nin bunu tartışmasını istiyoruz. Devletin demokratikleşmesi demokratik özerklikten geçer” dedi. (Diyarbakır/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Sendikal yasalar sonbaharda değişiyor

SONRAKİ HABER

Harmandalı yaşanmaz halde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...