02 Kasım 2014 19:57

Erdoğan: Yeni Türkiye, Necip Fazıl sayesinde

İşçilere ölüm, muhaliflere cezaevi, Alevilere ayrımcılık ve baskı yuvası haline gelen, Kürtlerin kazanımlarına karşı IŞİD destekçiliği yapan AKP'nin 'Yeni Türkiye'sinin sorumlusunu Erdoğan açıkladı.

Paylaş

Necip Fazıl Ödülleri Takdim Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Yeni Türkiye', 'Büyük Türkiye' hedeflerinde "Necip Fazıl'ın izinin, eserinin, alın teri, gayreti ve mücadelesinin olduğunu" dile getirdi.

Star Gazetesi’nin Necip Fazıl Kısakürek anısına düzenlediği Necip Fazıl Ödülleri, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen gecede sahiplerini buldu. Geceye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte katıldı. Tören öncesi yaptığı konuşmada Necip Fazıl’ın "Türkiye için, genç nesiller için, Türkiye'deki hak mücadelesi için çok büyük bir talih, çok büyük bir imkan olduğunu" söyleyen Erdoğan, “Türkiye değişirken, Türkiye artık zincirlerinden, prangalarından, dar kalıplarından kurtulurken kültür, sanat ve fikir hayatının da kendisine musallat olan vesayetten kurtulmasının zamanı gelmişti. Türkiye'de ve dünyada şairlerin, yazarların ve mütefekkirlerin adına çok sayıda ödül veriliyor. Bu ödüllerin birçoğuna baktığınızda, belli kalıpları aşamadığını, belli ideolojik gözlükleri atamadığını, kendisine musallat olan vesayetten kurtulamadığını görüyoruz. Ödüllerin sadece ödüllerde değil, teşviklerin, kayırmaların, desteklerin belli çevrelerde gidip geldiğini, belli camiaların içine hapsolduğunu belli kalıpların dışına çıkamadığına şahit oluyoruz. İşte Necip Fazıl Kısakürek ödülleri, en başta bu dar kalıpları parçalayacak, kültür ve sanat dünyasındaki vesayete karşı çıkacak, sanatta ve fikirde dahi egemen olan al gülüm ver gülüm anlayışını inşallah ortadan kaldıracaktır. Bu ödüllerin aydın baskısına, aydın vesayetine karşı bir itiraz olduğu umudunu taşıyorum. Kendi dar ideolojik camiası dışında hiç kimsenin şiirine, hikayesine, makalesine, fikrine itibar etmeyen anlayışa karşı Necip Fazıl ödülleri bir çıkış noktası olacaktır. Kendi klanı dışında yapılan filmlere, sanat eserlerine, kültür ve sanat ürünlerine itibar etmeyen mütekebbir, müstekbir ve yabancılaşmış aydın zihniyetine karşı Necip Fazıl ödülleri kucaklayıcı, kuşatıcı objektif bir anlayışı inşallah hakim kılacak, bize bu toprağın sesini, kokusunu, nefesini taşıyacaktır. İşte onun için bu ödüller kalıcı olmak zorundadır. İşte onun için bu ödüllerin saygınlığı en güçlü derecede korunmalıdır” diye konuştu.

Milli Türk Talebe Birliği'nde Necip Fazıl için yapılacak olan jübilede sunumu yapan kişinin bizzat Kısakürek tarafından kendisi seçildiği hatırasını aktaran Erdoğan, “Necip Fazıl o dönemde yüzlerce, bugün yüzbinlerce genci dünyaya ve ukbaya hazırlamış tek başına bir okuldu, tek başına bir ekoldü” dedi.

Erdoğan, “Kimse yokken Necip Fazıl vardı. Her türlü saldırının karşısında, tüm o saldırıları üzerine çeken ve o saldırıları püskürten bir Necip Fazıl vardı. Bir abi arayan, bir rehber bir yol gösterici arayan fikir açlığı içindeki genç nesiller için önlerinde dimdik duran, azametle duran bir Necip Fazıl vardı, o öyle bir kalemdi. Statükonun gölgesinde kendisine itibar ve şöhret devşirenlere karşı yapayalnız bir Necip Fazıl vardı. Arkasına Türkiye'deki hatta dünyadaki ideolojileri alıp oradan kendisine şöhret devşirenlere karşı kendi milli değerlerine sımsıkı sahip çıkıp ayakta kalabilen bir Necip Fazıl vardı” şeklinde konuştu.

Erdoğan, “İşte bu azim, bu kararlılık, bu özgüvendir ki yoklukların içindeki bir Türkiye'yi varlık içinde bir Türkiye'ye tahvil etmiş, büyük ve yeni Türkiye'ye giden yola başını koymuştur. Bugün eğer 'yeni Türkiye' diyebiliyorsak, 'büyük Türkiye' diyebiliyorsak, bunda Necip Fazıl'ın izi vardır, eseri vardır, alın teri, gayreti, mücadelesi vardır. O kadar azimliydi, o kadar dimdik ve o kadar heybetliydi ki görünce dahi 'işte kaybettiğimizi bulduk' diyebileceğiniz bir şahsiyetti” ifadelerini kullandı.

“Necip Fazıl'a, farkına vardıklarımız kadar, onun mücadelesi sayesinde ulaştığımız ve fakat farkına varmadıklarımız için de borçluyuz.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Bugün eğer dünün ezilmişleri, mazlumları, ötekileştirilmişleri, siyasette 'Ben de varım' diyor, adaletle yönetmenin mücadelesini veriyorsa, bunda Necip Fazıl'ın aşıladığı özgüvenin etkisi vardır. Bugün eğer, yerli, milli değerlerle örtüşen şiirler yazılıyor, romanlar, hikayeler yazılıyor, filmler yapılabiliyorsa bunda Necip Fazıl duruşunun etkisi vardır. Bugün eğer Türkiye'nin belli bir kesimini, sessiz yığınlarını, köylü, taşralı, cahil, geri kafalı diye tahkir eden mütekebbirlerin karşısında 'Hadi oradan. Sen de kimsin?' diyebilen bir cesaret varsa, bir kendine güven varsa, bunda Necip Fazıl'ın çok büyük katkısı bulunuyor. İşte böyle büyük bir fikir ve mücadele insanı adına ödül dağıtılmasını çok çok önemsiyorum. Tekrar ediyorum, üstat Necip Fazıl adına verilen ve inşallah uzun yıllar verilecek bu ödüller, tekellerin kırılması, belli alanlarda da statükonun güç kaybetmesi, kültür, sanat ve fikir dünyasında vesayetlerin son bulması anlamına gelir.”

Necip Fazıl için "fikir çilesi" ve "fikir namusu"nun son derece önemli kavramlar olduğunu söyleyen Erdoğan, “Şu anda esen her rüzgarın önünde eğilen, çıkarlarına göre tavır belirleyen, dün söylediğinin tam tersini bugün söylemekten kaçınmayanlara bakınca, Necip Fazıl'ın ve onun geçmişten alıp bugüne miras bıraktığı fikir namusunu daha iyi anlıyoruz. İşte en son birisi çıktı, yazdığı bir makalede devletin geleceği adına seküler güçleri sorumluluk almaya davet etti. Bundan 7 yıl önce kendisinden başkasına hayat hakkı tanımayan ırkçı kesimler, 'Ordu göreve' diye çağrılar yapıyorlardı. Zamanın cilvesine bakın ki bugün de aynı şekilde kendisinden başkasına hayat hakkı tanımayan, aynı şekilde ırkçı zihinler devletin geleceği adına seküler güçleri göreve davet ediyor. Eğer, fikrin namusu yoksa, ahlakı yoksa, fikrin ruhu yoksa işte böyle insan en uçlarda döner durur. Bir gün bakarsınız devlet düşmanı olmuş, bir gün bakarsınız darbecilik yapıyor. Bir gün bakarsınız barış güvercini olmuş, bir gün bakarsınız eline taş almış askere atarak teröristlik yapıyor. Bir gün bakarsanız ırkçılıktan şikayet ediyor, bir gün de bakarsanız kendisinden nefret eden ırkçılardan darbe dileniyor. Bununla da asla bir tek kişiyi kastetmiyorum, Türkiye'nin son 12 yılına bakın, fikir gelgitlerine bakın orada çok sayıda böyle örnek göreceksiniz. En uç fikirlerin ortak çıkarlar söz konusu olunca nasıl da fikri ve fikir namusunu bir kenara bırakıp ittifaklar kurduklarını göreceksiniz. Necip Fazıl, kendisinden öncekiler gibi bize ahlakı olmayan her mücadelenin yanlış olduğunu öğretti. İnşallah bizler de bizden sonraki nesiller de mücadeleyi ahlakla, namusla, adaletle sürdürmenin gayreti içinde olacağız. Başkalarının yanlış yapıyor olması, bizim yanlış yapmamızı mazur ve meşru hale getirmez. Onlar ne kadar eğilirse eğilsin, biz elif gibi dimdik duracağız.” sözleriyle konuşmasını tamamladı. (İSTANBUL)

ÖNCEKİ HABER

Kürtler, bu kez Nuh’un gemisine bindi

SONRAKİ HABER

Muş'a mevsimin ilk karı yağdı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...