02 Kasım 2014 01:55

Sırbistan’da tribün rekabeti

Bugün dosyamızda Sırbistan’da futbol ve siyaseti konu aldık. İlk konuğumuz Tecrübeli Gazeteci Bojan Milic. Aslen Hırvat, Zag-reb’te doğmuş ve eski Yugoslavya’yı oluşturan tüm devletlerde çalışmış.

Paylaş

Hazırlayanlar: Mustafa TURGUT, Can ÖZSOY, Alper GÜNER

Bugün dosyamızda Sırbistan’da futbol ve siyaseti konu aldık. İlk konuğumuz Tecrübeli Gazeteci Bojan Milic. Aslen Hırvat, Zag-reb’te doğmuş ve eski Yugoslavya’yı oluşturan tüm devletlerde çalışmış. Televizyonda muhabirlik, röportajlar, gezi programları, akşam haberleri sunuculuğu ve editörlüğü, New York’ta bir Yugoslav kanalında çalıştı. Şu an Aj Jazeera Balkans’ta program editörlüğü yapıyor.

Türkiye’de Tayyip Erdoğan futbol taraftarıyla çok çelişiyor. Yugoslavya bölgesinde de aynı durum var mı?
Bugün Karadağ Başbakanı ayrıca basketbol derneği başkanı. Hırvatistan başbakanı futbolla çok alakalı. Hatta Dünya Kupası’nda bile çok büyük etkileri oldu. Yugoslav ordusunun bir generali Sırbistan’nın Partizan kulübünün başkanıydı. Artık siyaset ve futbol çok yan yana gelmiyorlar. Spor, özellikle futbol para anlamına geliyor. Bugün politikacılar spor üzerine para yatırmak istemiyorlar. Olan her olaydan sorumlu tutulmaktan korkuyorlar. Sosyalist rejim zamanında kimi politikacıların isimleri kimi kulüplerle anılıyordu. Diğer sosyalist ülkelerle karşılaştırıldığında oranı oldukça yüksekti.

Stadyumlarda milliyetçi ve dini ögelere izin veriliyor mu?
Bu tarz ögeler yasaklı değil. Kimi takımlar bu tarz ögeleri kendi tezahüratlarında dile getiriyorlar ama yavaş yavaş bu tarz ögeler ortadan kalkıyor. Diğer bir örnek de Sırp bir basketbolcunun kolundaki Dragoljub Mihailoviæ dövmesi. Bu dövmeye karşı elbette ki kimi reaksiyonlar ortaya çıkıyor. Milliyetçi ögelerin en çok görüldüğü zamanlar tam da savaşın öncesi.

Peki ya, Tito sporla ilgilendi mi hiç?
Tito sporla hiç ilgilenmedi; ama onun en sevdiği kulüp Hajduk’tu. Çünkü bu takımın tarihi faşizim karşıtı bir temele dayanıyordu. Tito genelde aktörler, şarkıcılar ve operayla ilgileniyordu.

Stadyumlarda göçmen oyunculara  karşı faşist söylemler gözlemlemek  mümkün mü?
Birçok siyahi oyuncu Yugoslav futboluna dahil oldu. Yugoslavya zaten Afrika’ya karşı negatif bir duruş sergilemiyordu. Onları arkadaşları olarak görüyorlardı. İlk başlarda gelen göçmenler çok azdı, bu nedenle milliyetçi tepkiler çok görülmüyordu. Problem gelen siyahi insanların sayısı artınca başladı. Mesela Milan - Kızılyıldız eşleşmesi. İlk maç Milan’da 1-1 bitmişti. İkinci maç 0-0 giderken Kızılyıldızlı siyahi bir oyuncuya “Kunta Kinta” (Zamanın dizisindeki siyahi köle ismi) şeklinde seslendiler. Bugün bu tarzda faşizmi çok görmüyoruz. Önceden de bu tepkiler bir amacın sonucu değildi. İnsanların kendilerini tamamen maçın heyecanına kaptırmasına bağlıydı.

‘TÜRKİYE GİBİ DEĞİL’
yazihaneden.com Yazarı Murat Can Ege, Sırbistan’da futbol ile siyasetin pek iç içe olmadığını, bazı tribün gruplarının politik olduğunu anlattı.
 
İstanbul’daki Gezi Parkı olaylarında Çarşı etkisini gördük. Sırbistan’da benzer durum ile karşılaşabilir miyiz?
Sırbıstan’da Türkiye’deki kadar siyasi müdahaleye çok rastlamıyoruz. Polis tabii ki var ama siyasi hiçbir olaya müdahalesi olmuyor. Siyasetin Sırbistan sporundaki çok büyük bir etkisi yok. Sadece kimi taraftar grupları içerisinde siyasi topluluklar oluyor. Mesela Red Star takımının faşist görüşlü bir taraftar grubu var; ancak bu taraftar gruplarının etkisini maçlarda görmüyoruz.

Sırpların milliyetçiliği ne kadar etkin ve “Sırplar Türkleri sevmez” miti ne kadar doğru?
Sırp televizyonlarında iki üç Türk dizisi var; hatta sokaklarda Türk dizilerinin reklamları var. Türk lokantaları, Belgrad’ın en işlek caddelerinde genellikle huzur ortamı içinde hizmet verebiliyorlar. Şehirde toplumsal bir ayaklanma olduğu zaman kimi ekstrem göstericiler hızlarını alamayıp McDonald’s gibi kimi restoranlara; Arnavut ve Türk konsolosluklarına bazı saldırılar düzenliyorlar.

Statlarda hükümete destek ya da muhalefet var mı?
Öyle bir şey çok görünmüyor. Red Star, Partizan maçında; deplasman tribünündeki Partizan taraftarı statta yangın çıkardı. Taraftar grupları arasında çatışma var ama taraftar gruplarıyla hükümet arasında bir çekişme yok.

SONUÇ
Bu projenin sonucunda siyasetin futbolun içinde olmaması gibi bir durumun olanaksız olduğu kanısına vardık. Futbolun kitlesel bir spor olmasından dolayı siyasetçilerin bu alanı bakir bırakması gibi bir durum söz konusu olamıyor. Her siyasetçi gerek seçim dönemi gerekse seçildikten sonra futbola müdahalede bulunuyor. Örnek olarak; Yunanistan’da polisin daha toleranslı davranmasının sebebi ülkenin değişkenlerinin siyasal ideolojilerden daha çok ekonomik değişkenlere bağlı olması olabilir. Bunun araştırılmaya değer bir konu olduğunu düşünüyoruz. Diğer bir örnek ise; bizim toplumumuzda bulunan futbolun siyasete girmemesi çabasının diğer toplumlarda yer alıp almadığıdır. Açıkçası Yunanistan ve Sırbistan bu konunun normal akışında olduğu için herhangi bir dışarıdan müdahaleye ihtiyaç duymadıklarını düşünen toplumlar. Son olarak da, futbol ve siyaset ilişkinin dışında görünmesine rağmen etkileyen diğer faktörlerin de araştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Sırbistan’ın Yugoslavya parçalanmasından sonra mafyanın durumu konusu bu ilişkiyle doğrudan bağlantılı. Yunanistan’ın ise, Avrupa Birliği üyesi olması durumu, Türkiye ve Sırbistan’dan ayıran bir faktör olarak görünüyor.

SPOR YAZARI CEM DİZDAR: 'Spor siyasetten bağımsız değil'

GAZETECİ GEORGE GEORGAKOPOULOS ile Yunanistan'da siyaset ve spor üzerine...

*Yarın Futbol’a IŞİD tehdidi

ÖNCEKİ HABER

Benzer kardeşlerin derbisi

SONRAKİ HABER

Tunus’un seçimleri ve halkın özlemleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...