11 Temmuz 2011 02:51

Avrasya’da ‘Yeni Büyük Oyun’ ve yüksek çıkarlar

Antonio Gramsci eski düzenin öldüğünü, yeni düzeninse hâlâ doğmamış olduğunu ileri sürmüştü. ABD’nin Afganistan’da yaptığı hatalar, NATO’nun Libya operasyonundaki başarısızlığı, iki büyük ve etkili Asya ülkesi olan Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya’yı avantajlı hale getiren bir du

Avrasya’da ‘Yeni Büyük Oyun’ ve yüksek çıkarlar
Paylaş
Pepe Escobar

AVRASYA: BATI AVRUPA VE DOĞU ASYA

ABD Dışişleri Bakanlığı 1997 yılında, yeni yeni bitmekte olan Soğuk savaş dönemini yeniden çağrıştıracak şekilde, ABD eski büyükelçisi Zbignew Brezinski’nin “Yeni Avrasya Jeostratejisi” adlı makalesini yayınlamıştı. Makale özellikle Avrasya’yı dünyanın “süper kıta ekseni” olarak adlandırmıştı. Makalenin ana tezi, Avrasya’da baskın olan gücün, dünyanın ekonomik olarak en verimli iki bölgesi üzerinde belirleyici güç olacağı hipotezine dayanıyordu: Batı Avrupa ve Doğu Asya. Haritaya bakılırsa Avrasya’da baskın olan ülkenin otomatik olarak Ortadoğu’yu ve Afrika’yı kontrol edeceği ileri sürülebilir. Avrasya, satranç tahtasında jeopolitik açıdan belirleyici bir noktadır. Tam da bu nedenden dolayı büyük devletler için Avrupa ve diğer Asya üzerine sürdürülen tek yönlü politik programlar uzun süre devam etmedi. Tarihsel miras ve küresel öncelik açısından büyük öneme sahip olan Avrasya kara kıtasının güç dağılımı ile ilgili son dönemde yaşanan gelişmelere bir göz atalım. 

ABD’NİN AZALAN GÜCÜ

Hızlıca geçen 2000’in ilk on yılında, Gerorge W. Bush yönetimiyle ABD’nin, Büyük Orta Asya’da “Rusya’nın geleneksel etkisini ve Çin’in büyüyen nüfuzunu kırma”yı amaçlayan bir strateji izlediği biliniyordu. Washington, Çin’in “Yeni İpek Yolu” projesine alternatif olarak, Orta Asya ve Afrika’ bölgelerine neredeyse doğrudan ortak olacağı bir seçeneği devreye soktu:“Yeni Delhi Projesi. Washington bu yüzden kendini Batı Çin’deki Xinjiang’dan uzak tutmadı ve Rusya’nın merkezinde varoldu. Bu esasen ABD’nin Avrasya’daki yeni büyük oyunu kazanmaya dönük projesiydi. Bu strateji  “Tam Egemenlik Çerçevesi” koduyla, Pentagon’un Uzun Savaş Planı çerçevesinde çizildi. Bu planın elbette ki ondan çok daha az önemli olmayan ikiz ortağı ve gizli yarısı denilebilecek bir unsuru vardı: Küresel Enerji Savaşı

2007 “Globalistan” isimli kitabımda, Avrasya’da yaşanan bu süreci “Likit War” (Gaz Savaşı) olarak dile getirmiştim; burada “likit” kavramını sadece sermayenin ve bilginin hızlı akışkanlığı ve bu yolla modernitenin inşa edilmesi bağlamında değil; aynı zamanda Pipelinestan (Boru hattı ülkesi) olarak bahsettiğim, büyük bir kara savaşı olarak devam ettirilen ve çaprazlamasına inşa edilen petrol ve gaz boru hatları savaşı olarak ortaya koymuştum. Eğer dikkatli bakılırsa, Bush yönetiminin stratejik sorunlarının 2003 yılının hemen  arkasından ortaya çıktığı görülecektir. O yıl Türkiye (Akdeniz ve Orta Asya arasında avantajlı bir köprü ülkesi) Irak savaşında ABD’yi desteklememe kararı aldı. O günden bu yana Türkiye, Ahmet Davutoğlu’nun konseptiyle Rusya’ya, ayrıca onun bütün komşuları ama özellikle de ABD’nin uğraştığı İran’a yakınlaşmaya başladı. Bunun anlamı, Türkiye’nin etkin olduğu NATO’nun Avrasya’daki ağırlıklı rolünün çökmesiydi. Ama gelin görün ki Ankara-Tahran-Şam arasında kurulan sıkı ittifak da son günlerde yeniden çözülme sürecine girdi.  Çünkü Avrasya’nın bir bütün olarak keskin bir hızla değiştiği görülüyor. Rusya küresel tabloda ve kıtada “arka”da kaldı; jeoekonomik olarak ortaya Çin ve Hindistan öne çıktı: ABD, Afganistan ve Irak’ta batağa saplandı. Benim ileri süreceğim unsur, ABD’nin gelecekte asla vazgeçilmez bir ülke olmayacağıdır. 

ÇİN VE RUSYA

Eski Sovyet devletlerinin birçoğu 11 Eylül’den sonra beklendiği gibi ABD’nin çekim alanına  girdiler. Daha da ötesi Washington’un, Akdeniz’den Orta Asya’ya doğru uzanan boru hatlarını kontrol rüyası Avrasya kıtasının iki parçaya ayrılması stratejisiyle sağlanmak isteniyordu. Ama başarılamadı. Çünkü Çin ve Rusya uyanık davranarak,  aralarındaki husumetleri bir kenara bırakarak Avrasya politikasına müşterek olarak katıldılar; diğer kanalları aracılığıyla -Şangay İşbirliği Örgütü, Avrasya Ekonomi Topluluğu, artan askeri ortaklıklar ve tatbikatlar- bir araya gelerek ortak politikalar örgütlediler. Pipelineistan (Boru hattı ülkesi) çıkarları adına Çin “uslu” davranarak, Irak’a basitçe asker göndermeyi tercih etmedi. Afganistan’da da sonsuz bataklıkta bir çıkmaza sürüklenmedi; bunun yerine Irak’tan bol miktarda petrol, Türkmenistan’dan da ihtiyaç duyduğu doğal gazın çoğunu getirmeyi tercih etti. Çin, Hazar denizinden Çin’in uzak Batısındaki Xinjiang’a, Yeni İpek Yolu boru hattı odaklı strateji çerçevesinde Orta Asya’ya, karadan büyük yatırımlar yapmaya devam etti.

“İSTİKRARSIZLIK YAYI”

ABD’nin jeopolitik perspektifi karakteristik olarak deniz gücüdür. Çünkü bir “ada” konumundaki ülke, diğer uluslarla ilişkilerinin çerçevesini bu yolla çiziyordu; Akdeniz havzası ve Orta Asya olarak gösterilen yer Brzezinski tarafından istikrarsızlık yayı olarak tanımlanmıştı. Bu birkaç yılın ardından, Büyük Orta Asya’daki dengelere bağlı olarak Brezinski’nin “istikrarsızlık yayı” genişledi. Magrip’den Orta Asya’ya doğru uzanan bütün yollarda Washington için olağanüstü önemli hale gelen şey daha çok Büyük Ortadoğu Projesi oldu. Brzezinski Orta Asya’yı, karmaşık bir alan olduğunu düşünerek geçici ve öngörülemeyecek şekilde “Avrasya Balkanları” olarak tanımlamıştı. Aynı şekilde tarih, Bush yönetiminin zorla “doğum sancıları” yarattığı bir rüyaya, Büyük Ortadoğu projesine tanıklık ediyordu. Asıl amaç açıktı; Çin ve Rusya arasındaki gelişen ve sıkılaşan jeopolitik birliğin sekteye uğramasını sağlamak ve bu amaçla ikili arasında daha fazla sorunlar yaratmak.

BOZGUNA UĞRAYAN OPERASYON

Bu geçmiş birkaç yılda, Libya’da genişçe bozguna uğrayan Africom/NATO operasyonunun boyutundan daha da büyük olacak şekilde ABD, Orta Asya ve Akdeniz arasındaki tüm “yay” arasındaki ülkelerin militarizasyonunu amaçlıyordu. Africom, ABD Afrika İşleri Komutanlığının, 2008’de Almanya’nın Stutgart kentinde gerçekleşen bir deprem gerekçesiyle devreye soktuğu ve şu anda gördüğümüz gibi Libya’daki ilk Afrika savaşında ortaya çıkan, savaşın tam ortasına sürüklenen bir örgüt.  Africom, Afrika’nın tümünde hızlı müdahaleyi amaçlasa da asıl olarak onun “Yeni” Orta Doğu ve Orta Asya” planları çerçevesinde hareket ettiği görülmektedir.  Bu nedenle şu anki ABD stratejisinin, nihai olarak Akdeniz –Orta Asya yayının militarizasyonu gibi detaylar içerebildiği söylenebilir. Bu planla hedeflenen, ABD’ye, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika arasında bir takoz sağlanmasıdır. Böylece özellikle Türkiye, Suriye ve İran üçlüsü üzerinde özellikle durulacak, Kuzey Afrika ve Güney Asya üzerinde askeri kontrol sağlanacak ve Avrasya ikiye ayrılacaktı. Sonuç olarak: böl ve yönet.. Bu jeopolitik yol haritasının uygulanmasına son olarak Suriye’nin işgal edilmesiyle başlandığı görülüyor (ki şu anda yapılan bu); İran (ebedi bir neocon rüyası) ve Erdoğan’ın Türkiyesi. Herşey ABD’nin Avrasya’daki çıkarları için. Öte yandan bu planlara karşı İran ve Türkiye’nin dahil olmadığı, Brezilya, Rusya, Çin ve Hindistan’ın başı çektiği Avrasya güçleri yavaş yavaş tepki vermeye başladılar.

AFGANİSTAN

Uzlaşma noktası sürekli değişen tektonik plakanın ortasında Afganistan, çetrefilli ve çok önemli bir rol oynamaktadır.    Burası, Güney Asya ve Orta Asya’yı bir araya getiren özel bir kavşak noktasıdır. Merkezi statü açısından önemlidir ya da önemli hale getirilebilir. Bu girişim sonuç olarak ABD sponsorluğunda olmasa da hâlâ uygulanabilir bir seçenektir. Ancak bu seçenek artık sadece Çin ve Rusya ortaklığında gerçekleştirilebilinir görünmektedir.

Moskova-Beijng’in ortak yumruğu olan Şangay İşbirliği Örgütü, NATO’nun Afganistan ve Orta Asya güvenliğinin sağlanması projesine rakip olarak ortaya çıktı. Stratejilerin merkezileştiği Afganistan’da Kurnaz Hamid Karzai de rüzgarın nereden estiğini gördü. Zaten Karzai bunun için var. Moskova ve Beijing kendi terminolojileri ile “sıkı işbirliği” içine girme kararı aldılar; bu sıkılık sadece Orta Asya’da değil en az onun kadar Ortadoğu ve Kuzey Afrika politikaları için de geçerlidir. Ama Çin Başbakanı Wen Jiabao’nun ilan ettiği bu açıklama Batı medyasında Financal Times gazetesinin ancak bir köşesi kadar yer kaplayabildi.. Libya’ya Batı işgali çağrısı yapıldı. Çin ekonomik/politik/ve diplomatik itkisiyle Brezilya, Rusya, Hindistan,Çin,Güney Afrika gibi yeni ortaya çıkan güçleri BRICS kalkanı altında örgütlendiler. Şuan Suriye’de Libya benzeri karışık gizli ajandalar söz konusu; Ankara –Tahran-Şam ittifakı çözülüyor: Batı’nın Bahreyn üzerindeki çifte standardı devam ediyor: Waşhington yönetimi Irak’taki askeri varlığını daha da uzatmayı planlıyor, bütün bu gelişmeler Moskova ve Beijing tarafından  Orta Doğu’daki Batı ağırlığının sürdürülmesi yönünde bir strateji olarak okunmaktadır.  Ama yinede Avrasya’nın aktörleri Türkiye, İran, Rusya, Çin, Akdeniz ve Orta Asya’da daha fazla aktif olacaklar. 21. yüzyıl savaş alanının jeostratejik anahtarı olan Avrasya Yeni Büyük Oyununda, Washington’un planladığının aksine ABD kendi altını oyan bir süreci de başlatmış olabilir. Kaynak: Asia Times

ÖNCEKİ HABER

Sendikal demokrasi ve KESK

SONRAKİ HABER

ABD Pakistan mesafesi açılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...