27 Ekim 2014 04:45

Bir güvercin tedirginliği daha

Paylaş

Çağrı SARI
İstanbul


Arzu Geybullayeva Azerbaycanlı bir gazeteci. Gazeteci olmak zor,  hele ki barışı savunuyorsan. Geybullayeva da öyle yapıyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasında Karabağ sorunundan beri süren sorun, Arzu Geybullayeva’yı da etkilediği için inadına bu nefret havasının dağılmasını ve barışın gelmesini istiyor. Ancak bunları dile getirdikçe de hakarete uğruyor. İşte bu hakaret, Ermeni gazetesi olan Agos’ta muhabirlik yapmaya başlayınca da ölüm tehdidine dönüşmüş. Sosyal medyada, çeşitli makalelerde... Üstelik tehdit sadece ülkesinden değil, Türkiye’den de geliyor.

Arzu Geybullayeva yaşadıklarından dolayı tedirgin olduğunu söyledi. Gazetesi Agos olup ‘tedirgin’ olduğunu söyleyince ister istemez aklıma Hrant’ın şu sözleri geldi...
“Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.”

Agos gazetesine  haber yaptığın için ülkende hedef gösteriliyorsun... Kısaca okuyucularımıza bu kampanyaya neden olan süreci aktarır mısın?
Bu hedef işi aslında uzun zamandır devam ediyor. Arada bir hevese gelip benimle ilgili haberler çıkıyordu basında. E-mailler gelirdi beni vatan hainliği ile suçlayan, Facebook’a mesajlar atılırdı bu nitelikte. Ama ben çok fazla ilgilenmiyordum. Genellikle sinirlendikleri konu benim yabancı basınında muhalif yorumlu yazılar yazmamdı. Azerbaycan’ın  demokrasi anlayışından ne kadar uzak olduğunu dile getirmem büyük yanlıştı bu insanlara göre.  Bir keresinde kalabalık bir Azerbaycan grubu beni resmen sorguya çekti bir konferans sonrasında. “Nasıl bu kadar açık şekilde Azerbaycan’ın demokrasi eksikliğinden bahsedersin ne cüretle?” diye. Sonra başladılar benim Ermeniler ile olan ilişkilerime saldırmaya. Neymiş efendim, bir Ermeni’ye ben ne cüretle Azerbaycan’da basın özgürlüğünün olmadığını söylerim. Kısacası Azerbaycan’da bazı çevrelerde ben zaten çoktan ‘hain’ ilan edilmiştim.

AGOS’A YAZMAYA BAŞLAYINCA

İlginin biraz daha arttığı dönem, benim Agos gazetesinde işe başladığım dönem. Sadece bir Ermeni gazete olması değil, benim muhalif yorumlu yazılarımın gazetede yayınlanması aşırı agresif tavra sebep oldu. Değerlerini satmış hain gibi yazmaya başladılar. Aslında Azerbaycan’da, vatan haini, iftiracı olarak suçlamak çok rastlanan bir şey. Hükümet yorumlu basın platformları, hükümete yakın olmak isteyenler, hep bu tarz suçlamalar ile çıkar ortaya. Farklı düşünen insanlar her zaman hedeftir Azerbaycan’da. Ülkenin en önde gelen araştırmacı gazetecisine (Hatice Ismailova) yurt dışı seyahat yasağı konulmuş, her an hapse atılma riski taşıyor. Durum böyle.

BİR RÖPORTAJ LİNÇ VE HEDEF GÖSTERME

Mart ayında modern.az sayfasından röportaj teklifi geldi. Gültekin Hanım bana Facebook üzerinden mesaj gönderdi. Yurt dışında yaşayan Azerbaycanlı gazeteciler ile röportaj serisine beni de katmak istediler. Ben de kabul ettim. Sorular geldi. Benim gazetecilik faaliyetim ile ilgili olacağını söylemişlerdi aslında ama soruların çoğu benim sadece Agos’ta çalışmam ile ilgiliydi. Sonra bir gün baktım röportajı kendi röportajlarıymış gibi başka bir İnternet sitesi kendi sayfasına koymuş.  Ben de Gültekin Hanım’a kızarak bir mesaj gönderdim. Özellikle gelen yorumlar ile ilgili. Çünkü pek de hoş olmayan laflar ediliyordu. Gültekin Hanım bana endişelenmeme gerek olmadığını söylemişti.  Ayrıca modern.az’ın ‘yorumlar’ için bir kontrol mekanizmalarının olmadığını söyledi. Bir de diğer sayfalar da böyle kolaylıkla, onların hazırladığı makalelileri, röportajları izinsiz, kaynağını belirlemeden alıp kullanabiliyormuş. Açıkçası sinirlerim pek de yatışmadı bu cevapları aldıktan sonra. Gültekin Hanım’ın şahsıma, aileme, hatta kocama bile yapılan yorumları dikkate almamamı bana söylemesi, üzerine o yorumları sayfalarından kaldırmaması da ilginçti.

‘SONRA DİĞER SİTELERE YAYILDI’

Röportaj ile ilgili diğer haber sitelerinde haberler yapılmaya başlandı. “Vatan haini, kendisini Ermenilere ve Batıya satmış yalancı” gibi küfürlerle küçümser cümleler ve iftiralarla hedefe alındım. Bu sefer hem Agos’a yazdığım için hem  muhalif yazılarım için hedef gösterildim. Ben gene çok dikkate almadım. Ne de olsa bizim gibi insanlar hep hedef gösterilir, korkutulur. Ama beni üzen, hakkımda yazılan bir kaç makale oldu ki işte ben o sırada sabrımı kaybettim. ‘Ermeni gazetesinde çalışan Azerbaycanlı gazeteci hangi meşhurun kızı diye.’ Babamın adı geçiyordu (Babası eski milletvekili ve bir dönem Recep Tayyip Erdoğan’ın da eski Sovyetler Birliği ülkeleri konusunda danışmanı) orada beni aşağıladığı yetmiyormuş gibi. Makaleyi yazan hanımın sözlerine göre ben utanmadan yalan dolan makaleler yazıyormuşum. Meğersem Batı merkezleri tarafından  beynim yıkanmış benim! Son yazılanlar ise tamamen saçmalık. Ermeni istihbaratı tarafından öldürülecekmişim ve bu suç Azerbaycan’a atılacakmış. İkinci bir Hrant Dink olayı yaratılmaya çalışılıyor. En son sağ olsunlar ölüm tehdidi bile aldım.  İnsan ister istemez çok üzülüyor böyle şeylere. Dikkat etmemek, düşünmemek bir süre sonra mümkün değil.

Azarbeycan’da nasıl tepki uyandırdı bu durum. Destek mesajları geliyor mu? Hukuki süreç başlattın mı?
Sadece yakın arkadaş grubumdan destek mesajları aldım. Onların dışında gelen tepkiler hep korkunç oldu ve olmaya devam ediyor.  Hukuki bir süreç başlatmadım. Ama başıma her an gelecek olanlardan tedirginim. Ben şimdiye kadar korku içinde yaşamadım ama korkarım bu değişmekte. Çok üzücü bir durum. Anlatmam çok zor kelimelerle, çok zor.  
 
Türkiye’den de sosyal medya  üzerinden tehdit alıyorsun sanırım. Bu nedir?
Arada bir destek gönderen Türkler arasında beni kınayan, şoven, “sen Ermeni kahpesisin” diyen çok insan oldu. Bazen Twitter, bazen Facebook üzerinden.

GAZETECİLER SUSTURULMAYA ÇALIŞIYOR

Azarbeycan’da gazeteciler sürekli benzer durumlarla karşılaşıyor mu? Oradaki basın özgürlüğü konusunda biraz bilgi verir misin?
Azerbaycan’da basın özgürlüğü yok, kalmadı, kalan gazetecileri susturmaya, hayatta kalmayı başaran gazeteleri kapatmaya çalışıyorlar. Zaten pek bir şey de kalmadı. Çok başarılılar bu konuda.  Röportajın başında da söylediğim gibi, Azerbaycan’da muhalif düşünceli insanlara “Ermeni’sin” damgası vurmak bir adet. Zaten beni de bu yüzden hedef alıyorlar, ben sadece Agos’ta çalışmıyorum, ben muhalif düşüncelerimle orada yazı yazıyorum. İşte benim en büyük ‘suçum’ bu zaten.  Uluslararası kurumların raporlarına bakmak yeterli genel durumu görmek için. Repporters Without Borders mesela Azerbaycan’ı 160. sırada görüyor 180 ülke arasında.Freedom House’a gore, Azerbaycan “not free” (özgür değil) olarak değerlendiriliyor.

BARIŞ İSTEMEK VATAN HAİNLİĞİ Mİ?

Çalıştığın gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink benzer bir kampanya sonu katledildi. Agos gazetesi senin tehdit aldığına dair haber yaparken bu ayrıntıya dikkat çekmişti. Mutlaka bir tedirginlik yaşıyorsundur? Senin bir çağrın olacak mı hem tehdit edenlere ilişkin hem kamuoyuna...
Evet dediğim gibi, hayatımda ilk defa böyle bir tedirginlik yasıyorum.
Beni öldürmek kimin isine yarayacak ki? Ha bizim Azerilere göre, beni öldürmek, ki öldürülebilirmişim, bunu Ermenistan istihbaratı gerçekleştirecek ve suçu Azerbaycan’in üzerine atacak. Eger bir insan başka bir insani öldürmekten bahsediyorsa açık açık, zaten söylenecek bir şey yok ortada. Bizim insanlığımız bitmiştir demek. Birbirimize toleransımız bitmiştir. Ben vatan haini değilim. Hayatımın 5 senesini barış sürecine adadım. Çünkü derme çatma evlerde hiçbir konfora sahip olmadan yaşayan çocukları görmek istemiyordum. Bu adil değil. Ben onların güvenli bir şekilde geri dönmelerini istiyorum bu istediğim kadar askerlerin ölmesini de istemiyorum. Ben Azeri görevlilerle bu sürecin diyaloğa ve tartışmaya açılması için iletişime geçtim. Eğer bizim hükümet barışı konuşursa nasıl evimizde savaş konuşuruz ki? Burada çok fazla nefret var ve bazen insan olduğumuzu unutuyoruz.  Ben bir vatan haini değilim. Eğer barışı istemek vatan hainliği oluyorsa, üzgünüm ama bazı kimseler bu konuda yanlış düşünüyor.

ARZU GEYBULLAYEVA KİMDİR?

1983 Baku doğumlu. Bilkent Üniversitesi uluslararası ilişkiler mezunu. Bilkent’ten sonra eğitimine London School of Economics’de devam etti.  2011’den beri “freelance” yazar, sosyal medya eğitmeni olarak çalışmaya devam ediyor. Azerbaycan’da yaşanan insan hakları ve basın özgürlüğü  konularında haber yapıyor. Aynı zamanda Azerbaycan hakkında haber yapan Meydan TV’nin İngilizce haber sayfası editörü.

ÖNCEKİ HABER

Sennur Sezer’e mektup

SONRAKİ HABER

MESS’te uyuşmazlık, işçide güvensizlik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...