08 Temmuz 2011 12:32

Fethiye yolcusu kalmasın!

        6 Mayıs akşam üzeri Taksim’deyim. Akşam yemeğimi apar topar yedikten sonra hızlı adımlarla Fethiye’ye gidecek otobüsün biz kadınları beklediği Şişhane’ye doğru yürüdüm. Erken geldiğim için orada bulunan bir çay bahçesi

Fethiye yolcusu kalmasın!
Paylaş
Devrim Avcı


 

 

 

 

 

 

 

 

6 Mayıs akşam üzeri Taksim’deyim. Akşam yemeğimi apar topar yedikten sonra hızlı adımlarla Fethiye’ye gidecek otobüsün biz kadınları beklediği Şişhane’ye doğru yürüdüm. Erken geldiğim için orada bulunan bir çay bahçesine oturdum. Yan masada beş altı kişilik bir erkek topluluğu oturuyordu. Ellerinde taşıdıkları, masanın üzerine bıraktıkları telsizlerin dıt bıt sürekli ötmesinden onların sivil polis olduğunu anlamamak imkânsızdı. O gün Taksim’de meydana gelen ‘olay’larla ilgili amirlerine verdikleri bilgiler de bunu doğruluyordu:  “Amirim, öğlen bir grup Galatasaray Lisesi önünde bildiri dağıttı”, “Sonra, bir başka grup, yürüyüş yaptı”, “Bir grup tramvay durağında basın açıklaması okudu”… ve başka bir çok olay amirlere rapor edildi. İçlerinden birinin, “Amirim, şimdi de saat 8’de Fethiye’ye gidecek olan otobüsü bekliyoruz. Gelişmeleri haber vereceğiz amirim” demesi üzerine yan masadaki konuşmalara daha da kulak kabarttım.
Telsiz konuşmaları bitince aralarında sohbet başladı: 
- Bu kadınlar n’apmaya gidiyorlar Fethiye’ye?
- Tatile gidiyorlar herhalde, canları sıkılmış anlaşılan.
- Yaa, karının tekini mi ne gırtlaklamışlar onun için gidiyorlarmış.
Başımdan aşağı kaynar sular döküldü o an. Ülkemizde kadınlara erkek egemen bakışın tipik ifadesi işte buydu. “Kadının teki n’aptı acaba ki öldürüldü, tecavüze uğradı, şiddet gördü.” “Şiddete maruz kalırsanız, en yakın karakola gidin” tavsiyesine uyup, karakola gittiğimizde karşılaşacağımız zihniyet işte buydu. Tayt giydi, boşanmak istedi, beni istemedi gibi sudan sebeplerle öldürüldüğümüzde, sanık hakkında “ama bunlar da yanlış hareketlerdi” diyerek cezasında “haksız tahrik” adı altında indirim yapılıp, suçluyu yine biz kadınlar ilan eden zihniyet işte buydu. 13 yaşındaki kız çocuğunun tecavüze uğraması ile ilgili davada “o da karşı koysaymış madem” diyerek cezada indirim yapılmasına sebep olan zihniyet işte buydu. Şiddet mağduru kadını, “sen de karşı koymasaydın kocana” diyerek, evine geri gönderen zihniyet buydu…

Biz bu zihniyetle yeni karşılaşmıyoruz elbette. Maalesef içinde yaşıyoruz. Değiştirmek için mücadele ediyoruz. İşte Fethiye davası da, bu açıdan önemli!

Tecavüzcülerin erkek egemen yapı tarafından korunduğu, tecavüzün sebebinin kadının dekolte giymesi olarak ifade edildiği, tecavüzcülerin aramızda dolaştığı bir toplumda kadınların mücadelesinin, dayanışmasının sonuç vereceğini göstermek açısından örnek olacak. “Her kadının başına polis mi dikeceğiz” diyen savcılara karşı verilen mücadelenin örneği. En temel medeni haklardan olan boşanma hakkının tecavüz mağduru kadının suçu ilan edilmiş olmasına karşı bir mücadele…

Biz kadınlar, bu zihniyetle hesaplaşmak için, sonuna kadar Fethiye davasının takipçisi olacağız. Türkiye’nin dört bir yanından gelerek 15 Temmuz’da yine Fethiye’de adliye önünde buluşacağız. Lütfen Fethiye yolcusu kalmasın! Herkes araçlara!

 

 

ÖNCEKİ HABER

Uzun zaman sadece ben bildim değiştiğimi

SONRAKİ HABER

Europa’dan Fethiye’ye…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...