08 Temmuz 2011 12:14

UTANÇ MÜZESİ OLMADIKÇA

“Bugün de yaşıyoruz Madımak’ı, Maraş’ı, Çorum’u… Madımak Oteli Utanç Müzesi olmadıkça, Aleviler eşit yurttaşlık haklarını almadıkça, Cem Evleri ibadethane statüsüne ulaşmadıkça, zorunlu din dersleri kaldırılmadıkça acısını hafifletecek hiçbir şey yok” 

UTANÇ MÜZESİ OLMADIKÇA
Paylaş
Özge Ayaz

“Bugün de yaşıyoruz Madımak’ı, Maraş’ı, Çorum’u… Madımak Oteli Utanç Müzesi olmadıkça, Aleviler eşit yurttaşlık haklarını almadıkça, Cem Evleri ibadethane statüsüne ulaşmadıkça, zorunlu din dersleri kaldırılmadıkça acısını hafifletecek hiçbir şey yok”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“35 cana mezar kazdım, bu hangi kitapta, hangi Kur’anda yazıyor, ben yandım da yandım” diye ağıtla karşılıyor bizi teyzemiz. “Nasıl kıydılar bu cana, buna hangi ana dayana” diye de ekliyor… 2 Temmuz, Sivas Madımak katliamı’nın yıldönümü. 35 can diri diri yakılarak öldürüldü. Biz kadınlar duygularımızı çok daha derinden yaşıyoruz. Her olay bizde derin bir yaraya dönüşüyor. Ağıt oluyor bazen dilimizde, bazen de pınar oluyor akıyor gözlerimizden… Ama aynı zamanda yarayı da nasıl saracağımızı iyi biliyoruz… Mücadele ediyoruz…

Hacı Bektaş Veli Kültür Vakfı Körfez şubesinin kendi imkanlarıyla yaptırmaya çalıştıkları Cem evine gittik. Yaptırmaya çalışıyorlar dedim ya, hala inşaat halinde ama bir odayı kısmen de olsa toparlamışlar ve orada toplantı yapıyorlar. Kadın komisyonunun toplantısı var, yaklaşan 2 Temmuz’u konuşacaklar, biz de dahil olduk toplantılarına.

MADIMAK’I BUGÜN DE YAŞIYORUZ”

Konuşurken çok zorlandılar. Sözcükler boğazına dizildi her birinin. Canları acıyordu, belliydi. O anı yaşamışlardı, her anlattıklarında da yeniden yaşıyorlardı… “Bugün de yaşıyoruz Madımak’ı, Maraş’ı, Çorum’u” diye söze başladı Kadriye Aykut… Nasıl yaşadıklarını sordum Kadriye ablaya, güncel bir örnek verdi. Geçtiğimiz seçim döneminde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın meydanlarda Alevileri nasıl yuhalattığını söyledi. “düşmanlık yaratıyor” diyor Erdoğan için. Her yuhalamayı duyduğunda biraz daha yanmış, öyle tarif ediyor hissettiklerini. En çok da bu konuda yeterince tepki verilmemesi üzmüş onu. Ve ekliyor “Tüm bu yaşananlara bakacak olursak 2 Temmuz bizim daha kararlı olduğumuz,  daha dik durmamız gereken gündür.”

“GEÇMİŞİ OLMAYANIN GELECEĞİ OLMAZ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aysel Ersoy alıyor sözü, Çorum’u, Maraş’ı, Sivas’ı birebir yaşayan bir kadın o. “Ben esnaflık yapıyordum, dükkanımı kapattım 1 hafta açmadım. Yürüyüşlere, mitinglere, cenazelere katıldım” diyor. Ona göre “Geçmişi olmayanın geleceği olamaz” . “Her katliamdan sonra biz varız dedik, sesimizi daha güçlü çıkardık.” diyen Aysel abla Alevi kadınların taleplerini bir cümlede özetliyor: “Olmazı istemiyorum, sadaka istemiyorum, eşit yurttaşlık hakkı istiyorum”.

“Hangi ana dayanır bu yaşananlara, hangisinin yüreği kaldırır?​” diye soruverdi Hatun Karakaya. Cevabı var mı ki bu sorunun? Katliamlarda canlarından edilenlerin görüşleri yüzünden öldürüldüklerini söylüyor: “Ne yaptılar ki? İnsan mı öldürdüler? Sadece inandıklarını dile getirdiler. Onları yakanların eline ne geçti? Yok mu olduk? Onların yerine yenileri yetişti” .

 

“TALEPLERİMİZ YERİNE GETİRİLMEDEN BU ACI AZALMAZ”

“18 yıl oldu ama her gün aynı acıyla yaşıyoruz biz Madımak Katliamını” diyerek sözü alıyor Melek Küçükşahin. Yaşadığı duyguları anlatamayacağını söylüyor. “Tarifi yok, ne kelime var hissettiklerimle ilgili.  Ne de doğru bir cümle” diyor. Madımak Oteli Utanç Müzesi olmadıkça, Aleviler eşit yurttaşlık haklarını almadıkça, Cem Evleri ibadethane statüsüne ulaşmadıkça, zorunlu din dersleri kaldırılmadıkça acısını hafifletecek hiçbir şeyin olamayacağını da ekliyor sözlerine. Sorduk Melek Ablaya seçimlerden hemen önce Madımak Katliamı ile ilgili birçok gelişme oldu, olaya katılanlar gözaltına alındı, seçimlerden hemen sonra da serbest bırakıldı, bir Alevi olarak tüm bu yaşananları nasıl değerlendirdiğini… “İkiyüzlülüktü bu, başka bir şey değil. Oylarımızı almak için yaptılar ama inanmadık. İnanmamamız gerektiğini de onlar öğretti. Sözde Alevi açılımı yaptılar, Alevi çalıştayları yaptılar ama Alevilerin hangi talebini yerine getirdiler?​” dedi.

 

YENİ ANAYASA ŞART AMA”

Değişeceğine inanmıyorlardı artık… ama biz yine de anayasa değişikliğini sorduk. Kadriye abla da bize soruyor; “ neyi değiştirecekler? İnanmıyorum ve güvenmiyorum. Yeri geldiğinde yaratılanı severim yaratandan ötürü diyor ama bugün insanları dışlıyor. Alevileri dışlıyor. İnsanlara Alevileri yuhalatıyor. Bunu yapan bir Başbakandan ne bekleyebilirim. Sadece bu da değil ki Hatip Dicle’nin oylarını da çalmadı mı? Halkın iradesi yok sayılmadı mı? Yeni anayasa, tüm bunlar yaşanırken nasıl bizim için iyi olacak diyebilirim ki! Bu nasıl ileri demokrasidir?​”. Melek Abla yeni bir anayasanın yapılması gerektiğini ama gerçekten demokratik bir mecliste bunun olabileceğini söylüyor. Korkuları var. Torba yasadan ve 12 Eylül anayasa değişikliğinden sonra çok da umutlu değil. “Biz taleplerimizi Aleviler olarak söyledik. Ama bizler işçi ve emekçiyiz, elbette ki tek talebimiz bunlar değil. Deneyimlerimiz bize gösteriyor ki yeni anayasa bizi hiçbir şekilde kapsamayacak” diye de ekliyor.

MÜCADELE ETMEZSEK OLMAZ”

Bir teyze var aralarında o Kocaeli’nde yaşamıyor, Ankara’da Karşıyaka mezarlığına yakın bir yerde otuyormuş. Bize ağıt okuyan da o. “Biz bir şey yapmadık, onlar bize yaptı ama unutmaya razıyız” diyor.  Aleviler acılarını içlerine gömmeye hazır. Aleviler talepleri yerine getirilene kadar durmadan mücadele etmeye de hazır. Hepsi söylüyor mücadele etmeden olmaz. Bir ablanın Sivas Katliamında ölenler adına yaptığı lokmayı yedikten sonra inşaattan ayrılıyoruz, 2 Temmuz günü yeniden onlarla buluşmak üzere. Tabi buradan özellikle yazmamızı istedikleri bir şey var. Cem evi inşaat halinde ve yardımlarla tamamlanmaya çalışılıyor, herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorlar. Yardımlarla aldıkları demirler de bizim oraya gittiğimiz gün çalınmıştı. Herkes çok üzgün. Keşke olmasaydı…

ÖNCEKİ HABER

Anaların yüreği Madımak’la yanıyor hala

SONRAKİ HABER

Eyvah Okullar Tatile Girdi!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...