21 Ekim 2014 15:56

‘Yargı işkenceyi örtbas ediyor’

İstanbul Emniyetinde gözaltında gördüğü işkence sonrası intihar eden Mimar Onur Yaser Can’ın intiharına neden olan iki polisin ‘evrakta sahtecilik’ suçundan yargılandıkları dava, Yargıtayın bozma kararının ardından yeniden görüldü.

‘Yargı işkenceyi örtbas ediyor’
Paylaş

İstanbul Emniyetinde gözaltında gördüğü işkence sonrası intihar eden Mimar Onur Yaser Can’ın intiharına neden olan iki polisin ‘evrakta sahtecilik’ suçundan yargılandıkları dava, Yargıtayın  bozma kararının ardından yeniden görüldü. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı 6. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülen duruşmada, mahkeme Yargıtayın bozma kararına uyulmasına, Can’ın ifadeye gittiği  tarihlerdeki emniyet görüntülerine ilişkin bilirkişi raporu hazırlanmasına ve sanık polislerin ifade tarihlerindeki cep telefonu sinyaller bilgilerinin TİB’den istenmesine karar verdi.

Yargıtayın bozma kararının ardından görülen ilk duruşmaya Can ailesinin yanı sıra HDP İstanbul Milletvekili  Sebahat Tuncel ve HDP İstanbul İl Başkanı Şamil Altan da katıldı. Duruşmada konuşan baba Mevlüt Can, Yargıtayın  kararını eleştirerek, “İşkence suçu örtbas ediliyor. Sizden biraz adalet görseydik benim eşim hayatta olacaktı” dedi.  
Baba iki sanığı eliyle işaret ederek, “Bunlar taşeron ekip. Bunlar sadece sahte belgeleri hazırladılar. Bunlar suç ortağı. Oğlumun gerçek katilleri narkotik amirleri H.K, O.Ü, M.O’dur. Bu üçü teknik dinlemede duydukları Ayşegül isimli şahsın kim olduğunu itiraf ettirmek için oğlumu takip ettiler. Ona muhbirlik teklif ettiler” diye tepki gösterdi. Baba Can, Onur Yaser Can’ın kendisini PUMA tişörtlü bir polisin gözaltına aldığını söylediğini hatırlatarak, mahkemeye Polis Amiri H.A’nın PUMA tişörtlü bir fotoğrafını sundu.

ONUR YASER CAN'IN BABASI EVRENSEL'E KONUŞTU

‘KENDİLERİNE EMİR VERENLERİ GİZLEDİLER’

Daha sonra Can ailesinin avukatı Ercan Kanar söz aldı. Kanar, sanık polislerin tek suçlarının resmi belgede tarih ve sicil numarası  değiştirmek olarak gösterildiğini ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmadığını söyledi. İdare mahkemesinin yaptığı araştırmada Can’ın gözaltına alındığında anüsünün arandığını ve bu nedenle psikolojisinin bozulduğunun tespit edildiğini belirten Kanar, yine emniyetten mahkemeye ulaşan kamera kayıtlarında da sadece dış kapı giriş çıkış görüntülerinin olduğunu vurgulayarak, Can’ın sorgulandığı odanın ve koridorların da görüntülerinin istenmesini talep etti. Savcıların davayı evrensel hukuk kurallarına göre yönetmediğini ifade eden Kanar, “Dosyanın eski savcısı eşinin doğumunu gerekçe göstererek 6 ay dosyanın kapağını açmadı” dedi. Avukat Ömer Kavillli ise, polislerin kanunu çiğneyerek 28 yaşında bir genci ölüme sürüklediklerini belirterek, “Bunu yaparken de kendilerine bir şey olmayacağını, olayın üzerinin örtüleceğini biliyorlardı. Her aşamada da kendilerine emir veren amirleri gizlediler” diye konuştu.
Sanıkların avukatı ise suçlamaların iftira olduğunu ileri sürdü. Bunun üzerine aile sanık avukatına tepki gösterdi. Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti duruşmayı 26 Mayıs tarihine erteledi.

GELMEYEN ADALET ANNENİN İNTİHARINA NEDEN OLDU

Mimar Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 tarihinde üzerinde uyuşturucu bulunduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Gözaltında çıplak arama, cinsel istismar ve psikolojik işkenceye maruz kalan Can, serbest bırakıldıktan 2 gün sonra yeniden ifadeye çağrılarak daha önce hazırlanmış bir ifade kendisine zorla imzalattırıldı. Yeniden serbest bırakılan Can 22 gün sonra 3. kez ifadeye çağrılınca, yaşadığı travmayla intihar etti. Can’ın ölümünün ardından sadece iki polis hakkında ifade tutanağında sahtecilik yapma suçlamasıyla dava açıldı. Can ailesi polislerin işkence suçundan da yargılanması için yıllarca adalet mücadelesi verdi. Ancak Onur Yaser Can davasında gelmeyen adalet, anne Hatice Can’ın da intihar etmesine neden oldu.

ADALET MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRCEĞİZ

Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapan Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, polislerin delilleri karartmasına tepki gösterdi. “İşkence sonucu katledilen Onur Yaser’in ve oğlunun ardından sürdürdüğü adalet arayışında çaresiz bırakılan anne Hatice Can’ın ölümleri sıradan intihar vakaları değildir” diyen Ezgi Sevgi Can, “Her ikisi de devlet baskısı ve polis şiddetinin bizzat sonucudur” dedi. Can, “Bizler akıl almaz hukuk dışı uygulamalara, polisin rahatça delil karartabilmesine, bilgi edinme hakkımızın yok sayılmasına, yargılamayı yapan ve itirazlarımızı dikkate almayan, takipsizlik kararlarına itiraz ettiğimizde itirazlarımızı reddeden yargıçlara rağmen adalet mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Bulvar AVM, kampanya için yaya yolunu işgal etti

SONRAKİ HABER

‘Onlar 500 haftadır kayıplarını arıyor sen de gel!’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...