Metal işçilerinden tepki: Hayat işçiye değil sendikacılara güzel
Turan KARA
İzmir
Türk Metal Sendikası, aylık çıkardığı dergisinde her ay röportaj yaptığı bir işçiye yaparak Türk Metal övgüsü yaptırıyor. Geçen ay ki röportaj Ege Çelik’te çalışan bir işçiyle yapılmış. İşçi taşerondan kadroya geçirdiklerini, Ankara’ya gezmeye götürdüklerini anlatıyor. Ancak gerek Ege Çelik’teki gerek Habaş, Sider gibi diğer metal fabrikalarındaki işçiler söz konusu röportajda gerçeklerin yazılmadığını söyledi. “Gerçeği anlatan burada bir dakika duramaz” diyen işçiler, sendikanın göz boyamak yerine bu sayfalarda işçilerin sorunlarını tartışmalarını sağlamalarını istiyor.
Ege Çelik’te ve diğer fabrikalardaki işçiler röportajda anlatılanları sorduğumuzda gülerek karşılıyor bizi. Hepsinin ortak sözü, “Gerçeği söylesek bir dakika içeride tutmazlar” oluyor. “Sendikanın fabrikadaki etkisi sadece işçiler üzerinde, işten çıkarılma tehdidini kullanarak işlerini idare ediyor” diyen bir işçi şöyle devam etti: “Türk Metal’in ne işe yaradığını ve nasıl bir sendika olduğunu anlamak istiyorsan 98’deki giriş çıkış yapıp ücretleri yarıya düşürmelerine bakman yeterli.” Üstelik diye devam ediyor: “Arkadaşlar hakkını aramak için dava açtıklarında da büyük başkan Pevrul Kavlak ve İzmir’deki yaverleri yine işçilerin karşısında oldular.”
İşyerinde de mahallede de eskiye oranla saygınlıklarının kalmadığını belirten işçi, “Aldığımız ücret yetmiyorsa, kreş parası verilmiyorsa, çocuğumuz bırak patronları sendikacıların çocukları gibi özel okullarda eğitim alamıyorsa, bir sefer Ankara’ya gidip gelmenin kime ne faydası var? Ama röportaj veren arkadaş da söylese bunları anında işten atılır” diye konuştu.
ALDIKLARI ÜCRETİ AÇIKLASINLAR
Kendisi ve ailesini anlatırken, çocuklarına ve eşine haksızlık yaptığını düşünüyor: “Çocuklar ve eşim için yaz ayı kabus oluyor. Ailecek bir yere gidemiyoruz. Tatili unuttuk. Çocukların yetenekleri konusunda da çok fazla şey bildiğimi söyleyemem. Yazın spor kurslarına göndermek isterim ama bütçe el vermiyor. Aldıkları eğitim ise Aliağa, Menemen koşullarında belli. Bence hayat Türk Metal başkanlarına güzel. Mertçe açıklasınlar aylık ne kadar aldıklarını, ikramiyelerini, fazla mesai ücretlerini, yemek, eğlence masraflarını, görev aldıkları kurumlardaki ek ücretlerini... bizimkiyle karşılaştıralım. Bizim sırtımızdan yaşıyorlar ama bize açıklamaya tenezzül etmiyorlar, hodri meydan.”
Ege Çelik işçisi ismini verdiğinde işyerinde 1 dakika bile kalamayacağını söyleyerek, “İşte bu kadar özgürlüğümüz var. Sendikayı eleştiremezsin, muhalefet asla olmaz, seçim-meçim yok. Başkan kimi isterse, müdürler kime izin verirse o temsilci-delege olabilir. Güç buradan geliyor” dedi. İşçi Türk Metal yöneticilerine de şöyle seslendi: “Dergide işçilerden sahte röportajlar yapacağınıza sendika başkanlarıyla gerçek röportajlar yapın da onları tanıyalım. Biz birbirimizi biliyoruz, başkanlar nasıl yaşıyor, aileleri nasıl yaşıyor, ne kadar para alıyor, nerelerde gezip eğleniyor, başkan olduktan sonra hayatı nasıl değişiyor bunları bilelim.”
İzmir Şube başkanı Hayrettin Çakmak’ın Delphi’de çalıştığını anlatan işçi, “Eski bir Murat mı Şahin mi arabası vardı. En büyük eğlencesi tepeye çıkıp arabada bira içmekti, aldığı maaş belliydi. Şimdi nasıl bir hayat yaşıyor gerçekten bilmek isteriz, ne kadar maaş alır, nerelerde eğlenir? Ne yer ne içer? Altındaki araba ne? Pevrul Kavlak işçiyken nasıldı, şimdi nasıl yaşar, ne kadar maaş alır? Maaşını bizim aidatlardan alıyor öyle değil mi? Biz ne maaş verdiğimizi neden bilmiyoruz?” bunları yazsınlar dergide diyor.
SORUNU BEN ÇÖZECEKSEM SEN NE İŞE YARARSIN
Sendikacıların aldıkları ücret ve sendikanın mali rapor sunmaması diğer fabrikalarda da tartışılıyor. Sendikacılara soruluyor ama temsilciler ve yöneticiler çoğu zaman “Çok merak ediyorsan git sor veya çok merak ediyorsan genel başkan ol öğren biz de bilmiyoruz” deyip geçiştiriyor. Sider Metal ve Habaş’ta da işçiler dergideki röportajı gülerek okuduklarını anlattılar. Sider Metal işçileri, “Çok büyük sendika, çok güçlü canım. Öyleki bayrama parasız girdik, bırak bayram parasını, ikramiyeyi, almamız gereken ücretleri bile ödemediler ve sendikacılar ‘gidip konuşun verirlerse alırsınız’ dediler. Okullar açıldı yine para yok, çocukların okul masraflarını borçla, kredi kartlarıyla halletmek zorunda kaldık. İşten çıkarılan arkadaşların ihbar-tazminatlarını vermediler, sendikacılar ortada yok. İşe iade davası açılması lazım sendika ortada yok. Gidin avukatı kendiniz tutun dava açın alırsınız diyerek sözde akıl veriyorlar. Biraz muhalefet eden işçiyi kendileri işten attırıyor” dediler. İşçiler dergide yazanlara inanabilecek kadar saf olan işçi olmasının üzücü olduğunu söylediler.
Habaş’ta işçiler basit sorunların çözümü için bile sendikacıların kılını kıpırdatmadığını belirterek, “Bir sorun olduğunda yanlarına gidiyoruz, onlar bize yol tarif ediyor. ‘Gidin amirinize söyleyin, müdürden rica edin’ falan. İyi de sorunu ben böyle çözeceksem sen klimalı odanda oturup internette gezeceksen sen ne işe yararsın? Sendikacılık bu olabilir mi?” diye sordular.
Evrensel'i Takip Et