18 Ekim 2014 08:20

Suruç, susuz çölde vaha

Suruç her gün her saat çatışma sesleriyle yaşıyor. Yaralılarını taşıyor. Sınırdan gelen çoğunluğu kadın ve çocuk 60 bine yakın Kürt’e, savaş mağduruna ev sahipliği yapıyor. Çadırkentler kuruyor, yaraları sarıyor, ekmeğini paylaşıyor, yeni doğan bebeklere süt buluyor. Elde avuçta ne varsa seferber ediyor. Susuz Suruç çölde vaha oluyor.

Suruç, susuz çölde vaha
Paylaş

Öznur OĞUZ
Suruç

Bugün 1 ay oldu. Kobanê direniyor. Topraklarını bırakmıyor. Besleme çetelerle göğüs göğüse çarpışıyor.

Suruç her gün her saat çatışma sesleriyle yaşıyor. Yaralılarını taşıyor. Sınırdan gelen çoğunluğu kadın ve çocuk 60 bine yakın Kürt’e, savaş mağduruna ev sahipliği yapıyor. Çadırkentler kuruyor, yaraları sarıyor, ekmeğini paylaşıyor, yeni doğan bebeklere  süt buluyor. Elde avuçta ne varsa seferber ediyor. Devletten alamadığının peşini bırakmıyor, hakkını istiyor ve devletin vermediğini kendisi tamamlamaya çalışıyor. Susuz Suruç çölde vaha oluyor.

Suruç belediye binası her gün dolup taşıyor. Uluslararası heyetler, basın mensupları, çeşitli inanç örgütlerinin temsilcileri ardı sıra görüşüyorlar Eş Başkan Zuhal Ekmez ile. Görevliler koşturuyor, toplantılar yapılıyor. HDP milletvekilleri gözaltına alınanların serbest bırakılması, sınır dışı edilenlerin can güvenliği için görüşmeler yapıyorlar yetkililerle. Çadır kentlerin sorumluları, görevlileri eksikleri tamamlamaya çalışıyorlar. Ağırlıklı olarak DBP’li belediyelerin olanaklarıyla dönen yaşam ne kadar devam eder ki diye sorduğumuzda Eş Başkan Zuhal Ekmez anlatıyor: “Uluslararası kurum ve kuruluşlardan gelen yardımlar AFAD depolarına gidiyor. Devlet bütün yardımlar kendisi üzerinden olsun istiyor. Ancak o kadar çok ihtiyaç var ki biz birlikte çalışmak istiyoruz. Devlet 200 bin kişiye bakıyoruz diyor ancak onların yardımları sadece 5 bin kişiye ulaşıyor. AFAD biz sizin çadırkentlere yardım etmeyiz diyor.” Hastane bahçesinde, daha hafif yaralıların yerleştirildiği büyük çadırlardan yapılan revirlerin bile kaldırılması isteniyor.

ACİL İHTİYAÇ KONTEYNER

Bir taraftan cenazeler gömülüyor. Cenaze geldiği gün halk kepenkleri kapatıyor. DBP ilçe başkanlığı ise Suruç’a dışarıdan çok gelen olduğu için, gelenlere mağduriyet yaşatmamak için kepenklerin açılmasını istiyor halktan. Cenazelerin hepsinin kimliği bilinmiyor. Meya-der fotoğraflayıp, ailelerini tespit etmeye çalışıyor. Eş Başkan Zuhal Ekmez “Aslında geçici olarak gömdüğümüzü söyleyebiliriz. Aileler cenazelerini savaş bittikten sonra köylerine götürmek istiyorlar” diyor. Şu an en acil ihtiyacın konteyner olduğunu öğreniyoruz. Kış geliyor, köylerle birlikte 101 bin olan Suruç nüfusuna 60 bin kişi eklenmiş durumda.

Belediyeden çadırkentlere geçiyoruz. Şu anda Kobani, Rojava ve Arin Mirxançadırkentleri var. 35 dönümlük bir araziye bir yenisi daha belediye tarafından yapılacak.

ROJAVA

14 gündür açık Rojava çadır kentinde girdiğimizde yağmur sularının içinde oynayan çocuklar etrafımızı sarıyor. Hemen poz veriyorlar. Her çocuğun kucağında kendinden küçük bir başka çocuk. Gülerek karşılıyorlar yabancıları. Çadır aralarında biriken yağmur suları oyun alanları olmuş. Ama hep zafer işareti yapıyorlar. Fotoğraf çekiyoruz. Kadınlardan biri kucağında ağlayan bebeğiyle çok az Türkçesiyle anlatıyor: “Çocuk hep ağlıyor, söyleyebildiği tek kelime Kobanê!”

1500 kişinin kaldığı çadır kentte sorumlu arkadaşlar, havaların soğumasıyla herkesin grip olduğunu, bitlenme olduğunu ve şampuan yetiştiremediklerini anlatıyor. “Kürt halkı herşeyi kendi olanaklarıyla yapıyor. Biz bugüne kadar Arap, Ermeni Kürt, Türk hiç ayırmadık. Biz yardıma ihtiyacı olan herkes için çalışırız, çalışıyoruz” diyorlar. Ayrılıyoruz. Suruç merkeze gidecek, hastaneye uğrayacağız. Dolmuşu durduruyoruz, para almak istemiyorlar. Tütün alıyoruz, bizden olsun diyorlar. Hastane yoluna düşüyoruz, arabası olanlar götürelim diyorlar. İzmir’den geldiğimizi söylüyoruz, Allah razı olsun diyorlar. 

ARİN MİRXAN

Yeni kurulmakta olan bir çadır kentin adı Arin Mirxan. Suruç girişinde. 5 bin kişiyi barındırmayı hedefliyorlar. Bu 500 çadır demek. 35 banyo, 2 çamaşırhane yapılıyor. Ve elbette çocuklar için oyun parkının da olduğu bir alan… Bölge belediyelerinin olanaklarının seferber edilmesiyle kuruluyor her şey. Daha yapım aşamasında olan çadır kente, yağmur yağdığı için sokakta kalan aileler sığınmışlar. Van Büyükşehir Belediyesi 3 öğün yemek dağıtıyor. Çadırkent sorumlularından Esra anlatıyor: “Gelenlerde uyuz vakası var, bir hamam ayarladık, herkesi sırayla götürüp temizlik ve ilaçlama işlemi yapacak sağlık komisyonumuz. İlaçlananlar temiz çadırlara alınacak, onların kaldığı çadırlar dezenfekte edilecek ve yeni gelen aileleri sağlık kontrolleri yaparak çadırlara yerleştireceğiz.”

Belediyenin çalışanları yetersiz kaldığı için gönüllüler çalışıyorlar. Arazinin sürülüp taşlardan arındırılması, altyapının döşenmesi, elektriklerin çekilmesi, çadırların kurulması, ailelerin sayılması, yardım dağıtımı ve daha pek çok şey gönüllülerle yapılıyor. Bingöl, İstanbul, İskenderun, Ankara, Finlandiya ve daha pek çok kentten gönüllü gençler adlarını yazdırmışlar DBP bürolarına. Herkes elinden gelen işlere göre belirli tarih aralıklarında çalışıyor. 2 gün gelip çalışıp dönen de var, 1 aydır orada olan da…

ÖNCEKİ HABER

Suruçlular seferber oldu

SONRAKİ HABER

ABD: PYD ile istihbarat paylaşıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...