15 Ekim 2014 06:00

Devlet yok, halk seferberliği var

Kobanê’de süren çatışmalar her geçen gün şiddetlenirken hemen yanı başındaki Suruç, savaşın yol açtığı çatışma, göç, sağlıksızlık gibi pek çok şey ile başa çıkmaya çalışıyor. Neredeyse tüm yaşamın gönüllüler sayesinde yürüdüğü Suruç’un Eş Belediye Başkanı Zuhal Ekmez sorularımızı yanıtladı.

Devlet yok, halk seferberliği var
Paylaş

Gülşah İMREK
Suruç


Kobanê’de süren çatışmalar her geçen gün şiddetlenirken hemen yanı başındaki Suruç,  savaşın yol açtığı çatışma, göç, sağlıksızlık gibi pek çok şey ile başa çıkmaya çalışıyor. Neredeyse tüm yaşamın gönüllüler sayesinde yürüdüğü Suruç’un Eş Belediye Başkanı Zuhal Ekmez sorularımızı yanıtladı.

Suruç’taki büyük bölümü kadın ve çocuk olan sığınmacılara birçok yerden yardım geliyor, ama esas olarak neye ihtiyaç var?
Suruç Belediyesi yoksullukla terbiye edilmeye çalışılan bir belediye. Savaşın göbeğindeki bir kentte her şey gönüllülük temelinde ilerliyor. Evet yardım akışı oluyor ama hâlâ çok fazla ihtiyaç var. Acil olarak gıda ve giysiye ihtiyacımız var. Şu anda Kobanê ve Rojava’da olmak üzere iki çadır kent bulunuyor. Birinde 81, diğerinde ise 211 çadır var. Hemen yanındaki bulgur fabrikasının içerisinde de 40 civarı çadır kuruldu. Aynı zamanda Aligör köyüne giden yol üzerinde bir çadır kent daha kuruluyor. Ancak kış geliyor ve hava giderek soğuyor. Çadırlar ihtiyaç görmeyecek. Konteyner kentlere ihtiyacımız var.

Devlet Suruç için üzerine düşeni yapıyor mu?
Burada devlet görevlilerinden ziyade bir halk seferberliği var. Yemek, sağlık gibi koordinasyon ekipleri oluşturduk. Suruç merkezde kalanlar için bir öğünde 15 bin kişiye yemek çıkarmaya çalışıyoruz. Köylerde ise köy komisyonları yapıyor. Gönüllü olarak çalışan bir sağlık ekibi her gün en az 500 hastaya bakıyor. Çadır kentlerde gebe kadınların, çocukların takibi yapılıyor. Biz Amara Kültür Merkezinin üst katını ecza deposuna çevirmiş durumdayız. Aynı zamanda ilaca da ihtiyacımız var. Bunlar acil ihtiyaçlar ama bir de işin başka bir tarafı var. Vahşi bir katliamla ve bu koşullarda hayatını sürdürmekle karşı karşıya kalmış kadın ve çocuklarda travmatize bir ruh hali var. O yüzden ciddi bir rehabilitasyon sürecine ihtiyaç duyuyorlar.

Bu sürecin ne zaman biteceği de belli değil. Dolayısıyla bahsettiğiniz acil ihtiyaçların ötesinde ihtiyaçlar yok mu?
Sürecin uzaması durumunda çocukların eğitimine ilişkin çalışmalar yapılması gerekiyor. Bu travmayı atlatabilmeleri için onlarla ilgilenmek, tiyatro, sinema gösterimleri gibi şeylere ihtiyaç var. Örneğin şimdi büyük bir çadır kuruyoruz. İçerisine çocuklar için oyuncaklar, boyalar, kitaplar lazım olacak. Oyun alanları açmamız gerekecek. Anne ve Çocuk Sağlığı Vakfının (AÇEV) kadın ve çocuklara dönük eğitimleri olduğunu biliyoruz; onlar buraya gelebilir. Eğitim Sen çocuklar için bir çalışma yapabilir. Yine sağlık ve temizlik noktasında eğitimlerin olması gerekiyor. Yani her kurumun desteğine ihtiyacımız var.

Bir yandan hayati tehlikesi olanlar getiriliyor Suruç’a bir yandan kamplarda kalan kadın ve çocukların sağlık sorunları... Gerekli sağlık hizmeti ihtiyacı karşılanabiliyor mu?

Burada her şeyden önce donanımlı bir hastaneye ihtiyaç var. Suruç’taki ameliyat sayısı yetersiz. Kobanê’den gelen yaralıların hepsini birden ameliyata alamıyorlar. Urfa ya da Antep’e gönderiliyor. Bu yüzden kan kaybından ölenler oluyor. Kobanê’nin tek giriş noktası olan bir sınır kapısı var ve bu kapı askerler tarafından keyfi şekilde açılıp kapatılıyor. YPG’li 9 kişi sınırda bekletildiği için öldü. O nedenle bir uçak ambulansa ihtiyaç var aynı zamanda.

Peki bu gönüllü seferberlik hali sürecin uzaması durumunda devam edebilecek mi? Devletin üzerine düşen sorumluluklar nedir?
Eğer savaş devam ederse insanlar her ne kadar Kobanê’ye geri dönmek istediklerini söyleseler de bu mümkün olamayacak. Suruç’ta halkçı belediyecilik anlayışına Rojava’dan gelen halkı da dahil edeceğiz. Burada ülkemize sığınan kardeşlerimizle birlikte bir hayat kurulabileceğini de göstermek istiyoruz.  Sormak istiyorum; şu an burası bir afet bölgesi. Devletin buraya ayırdığı bir ödenek var mı? Kaymakamlığın AFAD’ın nasıl bir bütçe planı var? Suruç dümdüz bir ova. Bırakın tarım yapabilmeyi günlük hayat için bile su sıkıntısı çekiliyor. Sürekli su kesintisi var. Zamanında reklamı yapılan GAP Projesi’nden faydalanamıyoruz. Bu bölgede tarım işçiliği de çok yaygın, mevsimlik göç veriyoruz. Zaten var olan sorunlar savaş sonrası yaşanan göç ile birleşince üretime ve sosyal hayata katılma durumu önemli oluyor.


ALTYAPISI DÜZGÜN BİR HASTANEYE İHTİYAÇ VAR

Kadın ve çocuklar için az sayıda doktor ile yapılan sağlık taramalarında ortaya çıkan tabloyu Belediye Eş Başkanı Zuhal Ekmez’in kardeşi Doktor Murat Ekmez anlatıyor:

Biz üç doktor ve Omurilik Felçlileri Derneğinden arkadaşlarla gebeleri teşhis etmek, iki yaşın altındaki çocukların durumunu görmek, özürlülük ve felçli olanları tespit etmek için taramalar yaptık. Kadın ve çocuklarda ishal, bronşit, deri hastalıkları mevcut. İnsanlar günlerce yıkanamıyor. Banyo yapacakları bir yer yok. Giysilerini yıkayabilecekleri bir yer yok. O nedenle cilt hastalıkları baş gösteriyor.

Gebe kadınlar, kronik hastalığı olanlar çok. Özellikle yüksek tansiyon ciddi bir hastalık. Çünkü beyin kanaması riskine yol açabilir. Çocuklara gelince, Kobanê kampında kadınlar çocuklarına 1 yıldır aşı yapılmadığını söylüyorlardı. Gerçekten de 1 yaşına kadar olan çocukların aşısı yoktu.

Bütün bunların yanı sıra 112 Acil Servisi belli bir saatten sonra sınırdan gelenleri almıyor. Onları da gönüllü arkadaşlar taşıyor. Devlet hastaneleri çok yetersiz. Cihazlar arızalı, bakımsız. Yoğun bakım üniteleri yetersiz. Sadece iki ameliyathane var. O nedenle altyapısı düzgün bir hastaneye ve travmaların atlatılabilmesi için de psikiyatrik bir desteğe ihtiyaç var.

ÖNCEKİ HABER

Savaşın arkada bıraktıkları

SONRAKİ HABER

Hükümet sıkıyönetim hazırlığı yapıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...