14 Ekim 2014 07:15

‘TCK’den bu maddeler kaldırılmalı’

Reyan Tuvi’nin yönetmenliğini yaptığı “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgesel filminin, festival yönetimi tarafından Türk Ceza Kanunu’nun 125. ve 299. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle yarışmadan çıkarılmasıyla başlayan sansür vakasına dair Siyah Bant da açıklama yaptı.

‘TCK’den bu maddeler kaldırılmalı’
Paylaş

Reyan Tuvi’nin yönetmenliğini yaptığı “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” belgesel filminin, festival yönetimi tarafından Türk Ceza Kanunu’nun 125. ve 299. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle yarışmadan çıkarılmasıyla başlayan sansür vakasına dair Siyah Bant da açıklama yaptı. Sanatta sansür vakalarını araştıran ve belgeleyen Siyah Bant oluşumu bir açıklama yaptı. Siyah Bant yaptığı değerlendirmede “TCK maddelerini sansür amaçlı olarak devreye sokulmaları bir sanatsal ifade özgürlüğü ihlalidir. TCK’den bu maddeler tamamen kaldırılmalı” dedi.

Festival yönetiminin seçilen filmlerin hukuki açıdan uygunluğunu tespit etmek amacıyla avukata danışmasını ve sonrasında risk oluşturacak diyaloglar nedeniyle filmi yarışma programından çıkarmasını, Siyah Bant, festival, sanatsal ifade özgürlüğünü korumakla yükümlüyken sanatsal ifade özgürlüğünü daraltmak ve sanatçıları otosansüre teşvik etmek yönünde bir tavır olarak değerlendirdi. Festival yönetiminin filmin TCK’ye göre gösterilemeyeceği kararını almasının ise önemli bir sorun olduğunu vurguladı.

FESTİVALLER SANATSAL İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KORUMAKLA YÜKÜMLÜ

Filmin yarışmadan çıkartılmasının gerekçesi olarak gösterilen TCK 125. (hakaret) ve 299. maddelerinin (Cumhurbaşkanına hakaret) kapsamı ve ifade özgürlüğü üzerine etkisi Siyah Bant’ın yaptığı çalışmalarda eleştirilmiş ve tamamen kaldırılmaları önermişti. Konuya ilgili değerlendirmesinde de buna değinen Siyah Bant, Bu maddelerin sansür amaçlı olarak devreye sokulmalarının bir sanatsal ifade özgürlüğünün ihlali olduğunu savunuyor. “Günümüzde hakaretin suç olmaktan çıkarılması ve tazminat yolunun açık tutulması genel bir eğilim haline gelmekte ve ülkeler giderek hakareti bir suç olmaktan çıkarmaktadır. Uluslararası standartlarda, cumhurbaşkanı veya siyasetçiler ya da üst düzey kamu görevlileri söz konusu olduğunda ifade özgürlüğünün sınırı daha da geniştir ve bu kişilere yönelik ifadelerde bu tür müdahalelerin yolunun açılması çoğu zaman ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirilmektedir. Bu maddelerin sansür amaçlı olarak devreye sokulmaları bir sanatsal ifade özgürlüğü ihlalidir.” (İstanbul/EVRENSEL)


ALTIN PORTAKAL’DA ‘SİVAS’ VE ‘O.H.A’ GALASI

Altın Portakal ulusal film yarışmasında yarışan ve daha önce Venedik film festival festivalinde jüri özel ödülüne layık görülen ‘Sivas’ filminin galası festival kapsamında yapıldı.Yönetmenliğini Kaan Müjdeci’nin yaptığı 11 yasındaki bir çocukla Sivas adlı kangal köpeğinin hikayesini anlatan Sivas filmi yoğun bir ilgi ile karşılandı. Film gösteriminin hemen ardından gazetecilerin ve halkın sorularını cevaplandıran Müjdeci:’’Bende bir erkek olmama rağmen dünyayı kötüleştiren bizleriz. Dünyadaki savaşları çıkaran bizleriz. Kobane’ye saldıran bizleriz IŞİD bizleriz. Türkiye’de bazı şeyler yolunda gitmiyor bugün 35 kişi öldü yolunda giden hiçbir şey yok’’ dedi.
Festival’de bir başka yarışan film olan “O.H.A” (Oflu Hocayı Aramak) isimli filmin yönetmeni levent “Bu filmin böyle resmi bir festivalde olacağını düşünmezdim. Çok muhalifti, filmde sert bir eleştiri vardı. O yüzden festivalde çok tartışmalar oldu. Bu film ona cevap olsun isterim. Filmimin burada olacağını ben bile rüyamda görsem inanmazdım. Ben de ‘oha’ diyorum. Ülkemizde böyle ilginç olaylar yaşanıyor. Bu saçmalıkları eleştirme hissi çıktı. Sonra hikaye geliştirirken hoca ortaya çıktı. Temelde otoriteyi sorgulamamız gerekiyorsa ve yeri geldiğinde yıkmamız gerekiyor. Sivil havacılık otoritesini yıkmayalım ama başka otoriteler var. Bir de bu festival mesela Altın Portakal bir otorite. Bu olmayabilirdi. Bu film eğer Altın Portakal’a gelmeseydi bu otoriteden geçmeseydi ‘tu kaka’ edilip yok edilebilirdi. Bu filmin buraya gelmesini sağlayanlar çok iyi iş yaptılar. Sizden önce filmi, sinema öğrencileriyle paylaştığımda öğrenciler nefret etiler. Bu otorite meselesi esas meselemiz. Onu kendi beynimizde yaratıyoruz. Otoriteye ihtiyacımızı yok. Kendi zekamızı işleteceğiz. Gelecekte derdin festival olmamasını umuyorum. Ama mecbur olduğunuzu biliyoruz. O festivallere girmeseniz suratınıza bile bakmazlar. Ben otoriteye karşı bu filmi yapmak istedim” diye konuştu.


‘HEPİMİZ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIK’

Antalya Altın Portakal’da Antalya Film Forum’da yer alan “Bir Varmış Bir Yokmuş” film ekibi ve iş cinayetlerini anlatan filmiyle Antalya Ulusal Kısa Film Yarışması’nda yer alan Soner Sert filmlerini sansüre karşı tepki olarak festivalden çekti.
Yönetmenliğini İlksen Başarır’ın yaptığı, senaryosunu İlksen Başarır ve Mert Fırat’ın beraber kaleme aldığı “Bir Varmış Bir Yokmuş” ekibi, Antalya Altın Portakal Film Festivali Film Forum bölümünden çekildiklerini Twitter’dan duyurdu. “Sansürün büyüğü küçüğü olmaz” diyen ekip sansüre karşı olduklarını söyledi. Bu süreci yakından izlediklerini belirten ekip, “Tüm bu olanlar bizi bir sürü şeyi yeniden düşündürdü. İşimizi yaparken nerelerde sansürle karşılaşıyoruz ve kendimizi nasıl otosansür uygularken buluyoruz. Tüm bunları konuşurken en özgür şekilde kendimizi ifade etmemiz gereken bir festival alanında böyle bir şeyle karşılaşıyor olmamız hepimizi hayal kırıklığına uğrattı... ” 
Baba filminin yönetmeni Soner Sert ise yaptığı açıklamada; Meslektaşım Reyan Tuvi’ye uygulanan sansür ve sonrasında festival yönetimince gerçekleşen sansürü meşrulaştırma ve özür dilememe, yine sosyal medya üzerinden baskı uygulama ve hedef gösterme çalışmalarına katılmıyor ve filmimi festivalden çekiyorum” dedi. (Antalya/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Asasız Musa ekibinden Kobanê’ye destek

SONRAKİ HABER

Sağlık çalışanlarını hayatta tutmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...