‘Çocuk ailenin de devletin de mülkü değil’
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kılık Kıyafet Yönetmeliğinde yaptığı başörtüsü düzenlemesine ilişkin tartışmalar sürüyor. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Nejla Kurul ve Prof. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy, düzenlemeyi gazetemize değerlendirdi.
Berivan BALKAY
Ankara
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kılık Kıyafet Yönetmeliğinde yaptığı başörtüsü düzenlemesine ilişkin tartışmalar sürüyor. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Nejla Kurul ve Prof. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy, düzenlemeyi gazetemize değerlendirdi. Nejla Kurul tartışmalarda çocuğun “devletin ve ailenin mülkü” olarak ele alınmasını eleştirirken, Hasan Hüseyin Aksoy ise özellikle kız çocukların karşı karşıya kalacakları toplumsal baskıyla baş edemeyeceklerinden endişeli.
Prof. Dr. Nejla Kurul, devlet eliyle okullarda karşılaşılan kurallar ve ailesi içerisindeki kuralların çocuk için çelişki yaratabileceğini belirterek, “Çocuklar çoğulcu bir okul ortamında yetişmelidir. Okul içinde toplumun tüm seslerinin bulunduğu bir ortam yaratılırsa çocuğun gelişimi ve özgürleşmesi bakımından daha sağlıklı olacaktır” dedi. Çocuğun bir kişi olduğunu kabullenmek gerektiğini ifade eden Kurul, “Toplumsal ilişkilerin çocuk üzerindeki etkisi olarak görülebilir aslında başörtüsü. Çünkü çocuk, hatta kişi rüzgarı hissetmek isteyebilir, güneşi hissetmek isteyebilir. Ancak bunlardan rahatsız olması durumunda örtünebilir” diye konuştu. Çocuğun ne ailenin ne de devletin bir mülkü olmadığının altını çizen Kurul, “devletin çocuğu ele geçirmesine müsaade etmemek” gerektiğini vurguladı.
‘ÇOCUK BEDENİNE MÜDAHALE’
Okul ve ailenin çocuk için yapay bir ikilik çıkardığını ifade eden Kurul, “Çocuk zorla evin içerisinde örtünmeye zorlanmamalıdır. Okulda da devletin kılık kıyafet yönetmeliği adı altında oluşturduğu bir kural ile karşılaşan çocuk çelişkide kalacaktır” dedi. Çocuklara koyulan kuralların yalnızca başörtüsüyle ilgisi olmadığını belirten Kurul, “Çocuklar küpe de takabilir, kısa etekle de gidebilir, saçını da açabilir. Çocuk okulun içerisinde sosyalleşir. Kendi benliğini arar, kendi tarzını oluşturur. Veli için ise okul bir disiplin yeri haline gelmiştir. Çocuk, bedeni ile ilgili kararları okuldaki müdahale yerine kendi biricikliği üzerinden vermelidir” diye konuştu.
‘ÖZGÜRLÜK DEĞİL, TEK TİPLEŞME YARATIR’
Kurul, temel meselenin insanın özgürleşmesi olduğunu belirtirken, başörtüsünün kadını özgürleştirmeyeceğine dikkat çekti. Toplumda kadınların bağımlı varlıklar olarak yetiştirildiğini belirten Kurul, kız ve erkek çocuklara tanınan özgürlüklerinin de farklı olduğunu ve bu tür politikalarla kadının ikincilleşmekten kurtulamayacağı söyledi. “Örneğin, kılık kıyafet yönetmeliğinin varlığı bir özgürlük sorunu olarak ele alınabilir” diyen Kurul, yapılan düzenlemelerin sonuçlarının ise “öğretmenlerin öğrencileri özgürleştirmek yerine tek tipleştirmesi, öğrencilerin dini kurallar ve bugünkü egemen sistemin istediği doğrultuda yetiştirilmesi” olacağını vurguladı. Kurul, kılık kıyafet serbestliğine ilişkin de “Çocuklar kimin zengin, kimin fakir olduğunun farkında. Kılığından kıyafetinden, kırtasiyesinden haberdar çocuklar. Bırakın açığa çıksın okullarda böyle şeyler, belki buna karşı düşünmeye başlar insanlarımız. Bu adaletsizliğe karşı adım atmaya başlarlar belki” değerlendirmesi yaptı.
ÇOCUKLAR BU BASKIYLA BAŞ EDEMEZ
Prof. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy, başörtüsünün çocuk psikolojisi açısından net olarak bir sorun olduğunu belirtti. Sistemin bütünlüğü içinde bir grubun cinsiyete dayalı olarak ayrıştırıldığını dile getiren Aksoy, bu ayrışmanın özellikle kız çocukları üzerinde yapıldığını ifade etti. Aksoy, “Özellikle kız çocuklarına biyolojik kimliği üzerinden ve toplumsal baskının da devreye girmesiyle başörtüsü empoze ediliyor” diye konuştu. Çocukların bu baskı ve psikolojiyle baş edemeyeceğini söyleyen Aksoy, eğitim alanında dini kuralların belirleyici olmasının yanlış olduğunu dile getirdi. Aksoy, “Egemen olan inancın ortaya koyduğu görüşlere saygı bekleniyor yalnızca. Egemen sistem, dini dayatmalarını doğrudan uygulayamıyor fakat fiili bir yolla hayata geçirebiliyor” diye konuştu.
‘ÇOCUĞU BİR KİMLİĞE SOKMAK YANLIŞ’
Aksoy, Türkiye’de yasalarda yazan ve söylenenlerin aksine tüm inançlara değil, tek bir inanca saygı gösterilmesi için politikalar uygulandığını ifade etti. Söz konusu düzenlemenin de Kılık Kıyafet Yönetmeliklerinde tam anlamıyla bir serbestlik olmadığını ifade eden Aksoy, bu uygulamaların özellikle kız çocuklarına karşı bir “önlem paketi” olduğunu söyledi. Aksoy, “Başörtüsü siyasal bir simgedir. Hatta dünyada somut temsilcileri olan ve cezalandırma politikası olan topluluklardan birinin simgesidir. Çocukların, bu topluluğun dışında olan bireylerin gözünde etiketlenmesi ve belirli kimlik içine itilmesi durumu yanlıştır. Çocukları eğitim yoluyla bu tür bir kimlik içine sokmak eğitimcilerin yapmaması gereken bir şeydir” dedi.