12 Ekim 2014 09:54

Hiçbir yerde bulunmayan*...

Ütopya dendiği zaman sanırım birçok insanın aklına Thomas More ve onun 1516 yılında yazdığı “Ütopya” adlı eseri gelir. Yine birçoklarımız bu ütopya yazarının hayata nasıl gözlerini yumduğunu bilmeyiz.İngiliz oyun yazarı Robert Bolt’un “A Man For All Seasons (Her devrin adamı)” adlı oyunu, vicdan ve kimlik konularını merkeze alarak bu hümanist ütopyacının dini inançları çerçevesinde kralla girdiği çatışmayı, yargılanma sürecini ve nihayetinde idamını konu alır.

Hiçbir yerde bulunmayan*...
Paylaş

Ebru Nihan CELKAN

“Ütopyalar imkânsızdır.
Ama yazabiliriz”
Ursula Le Guin

500 yıllık ütopya...

Ütopya dendiği zaman sanırım birçok insanın aklına Thomas More ve onun 1516 yılında yazdığı “Ütopya” adlı eseri gelir. Yine birçoklarımız bu ütopya yazarının hayata nasıl gözlerini yumduğunu bilmeyiz.İngiliz oyun yazarı Robert Bolt’un “A Man For All Seasons (Her devrin adamı)” adlı oyunu, vicdan ve kimlik konularını merkeze alarak bu hümanist ütopyacının dini inançları çerçevesinde kralla girdiği çatışmayı, yargılanma sürecini ve nihayetinde idamını konu alır.

“Ütopya”nın yazarı Thomas More 1535 yılında kafası kesilerek idam edilir.

İlk baskısından bu yana neredeyse 500 yıl geçmiş olan Thomas More’un “Ütopya” eseri ve eserde maddi zenginlik birikimi ve erdem arasında kurduğu ters orantılı ilişki, kapitalizme karşı önerdiği toplum tasarısı, kolektivite, ortak mülkiyet, dini serbestlik anlayışı dünyanın birçok farklı diline çevrilmiş ve sayısız insan tarafından okunmuştur, okunmaya devam etmektedir. Thomas More’un “kafasının kesilmiş” olması hayalini kurduğu, tasarladığı ve yazdığı ideasının yüz yıllar boyu insanlarla kurduğu ilişkiyi kesememiştir.

İNSANLIK GOBLİNLERE** KARŞI

“Din, dil, ırk, inanç, mezhep ve cinsiyet ayrımının olmadığı, eşit ve ekolojik bir toplumda adalet, özgürlük ve demokrasinin tesisi için. Demokratik toplum bileşenlerinin siyasi-ahlaki yapısıyla birlikte çoğulcu, özgün ve ortak yaşam değerlerine kavuşması için. Kadın haklarına saygı ve çocuk ile kadınların haklarının kökleşmesi için. Savunma, özsavunma, inançlara özgürlük ve saygı için. Bizler demokratik özerk bölgelerin halkları; Kürtler, Araplar, Süryaniler (Asuri ve Arami), Türkmenler ve Çeçenler olarak bu sözleşmeyi kabul ediyoruz.”
Rojava Toplumsal Sözleşmesi’nin giriş bölümünün ilk paragrafını okuduğumuzda,Kobanê saldırılarının asıl hedefinin Rojava Devrimi olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak, söz konusu özerk bölgenin neden bir tehdit olarak algılandığını ve yok edilmek istediğini daha net görmek mümkün oluyor.Varlığını sürdüren bir devleti ele geçirip zamanla kendisi devletleşmeye yönelen bir hareket pratiğiyle hareket etmeyen, bunun yerine yeni bir biçim, yeni bir varoluş önerisi sunan bir oluşumla karşı karşıyayız.Bu sözleşmede, üretim araçlarının el değiştirmesiyle devlet mantığını yeniden üretme hedefini değil, bağımsız ve gerçekten yeni bir duruşla merkeze insanlar onurunu koyan, çevre hassasiyetini gözeten, kadınları ve çocukları olması gerektiği gibi düşüncenin, varoluşun merkezine çeken, her türlü canlıyla birlikte yaşayabileceği bir alan yaratmayı önemseyen bir önerme görüyoruz. Köktenciumutperverlik.

Kendi dünya algısı içinde “sünni müslüman” olarak tanımlamadığı her canlının hayatına kasteden, insanlığa karşı savaş açmış Goblinlerin en son hedefi bu önermeyi ortaya koyan insanlardır.İnsanlık düşmanı bu hareketin bakışına göre kendi din algıları yaşamın tüm alanlarını düzenler. Toplu kurşuna dizme, kafa kesme, insanları öldürdükten sonra kalbini ciğerini söküp yeme, tecavüz, kadınları pazar yerlerinde satma, henüz reşit olmamış kız çocuklarının “dini nikah” söylemiyle istismar etme, din değiştirmeye zorlama, talan, soykırım.
Bu bağlamda Rojava; ezbere karşı umut, ölüme karşı hayat, yıkmaya karşı kurmak, eskiye karşı yeni, kötülüğe karşı iyilik, goblinlere karşı insanlık ve distopyaya karşı ütopyadır.

BİR HALK BUGÜNÜ İÇİN SÖZ ALDI

Kapitalizmin sonu yaklaştıkça insanlar yaşadıklarıyla yaşamayı hak ettikleri arasındaki farkı kapatmaya yönelik talepleri daha yüksek sesle dile getirmeye başladı. “Tarihin sonu liberalizmdir” öngörüsü yerine “liberalizmin sonu insanlığın başlangıcıdır” öngörüsünü koyma cesaretine gün geçtikçe sahip oluyoruz. Kendi hayallerinin dünyanın ufku olduğuna inanan politikacılara karşı ortaya konan alternatif yaşam yollarının verdiği umut “hayalperestlik” değil başka gerçeklikleri tahayyül edebilme yetisidir. Önümüze konan tüm karanlık senaryolara rağmen umudun ve iyiyi tahayyül etme becerisinin bizi yeni ütopyalara taşıması mümkün.

Ütopya yazarları geleceğe atıfta bulunan hayalciler değildir, kendi yaşadığı zamana dair söz söyleyen alternatif yaşam tasarımcılarıdır. Rojava’da bir halk bugünü için söz almış ve hayalini ortaya koymuştur. Başka bir toplumsal düzenin kurulabileceği umudu, başka bir dünyanın mümkünlüğü Rojava’da yeşermiştir. Karl Mannheim’ın belirttiği gibi “eyleme aşık ütopya yaratıcıları eylemlerini imkansız kılacak gerçekliğe yüz vermeyeceklerdir”. Fiziksel olarak Rojava kantonlarından Kobanê’nin yağmalanması, yalnızlaştırılarak zalimce yok edilmeye çalışılması bir kere ete kemiğe bürünen bu hayali ortadan kaldıramayacak, hiçbir yer haline getiremeyecek aynı Thomas More’un “Ütopya” eseri gibi Rojava Devrimi ve Kobanê direnişi yüzyıllara yayılan bir insanlık anlatısı olacaktır.

Hiçbir yerde bulunmayan artık yüreğimizdedir. Rojava gerçeğe dönmüş ütopyadır.

Bu yüzden boşuna beklemeyin, Kobanê düşmeyecek.

*Hiçbir yerde bulunmayan: Ütopya
**Goblin: kötü ruhlu, huysuz, zararlı, tuhaf-çirkin cin

ÖNCEKİ HABER

Hekimden katil yaratamayacaksınız

SONRAKİ HABER

Sizin hiç kafanızı kopardılar mı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...