11 Ekim 2014 06:00

Erdoğan barut fıçısının üzerinde oturuyor

Avrupa’nın ana gündemi Kobanê. Bir yandan Türkiye’nin tutumuna yönelik eleştiri, diğer yandan bölgedeki gelişmelerin Avrupa ülkelerine yansıyabileceği korkusu tartışmaların ana gündemini oluşturuyor.

Erdoğan barut fıçısının üzerinde oturuyor
Paylaş

Avrupa’nın ana gündemi Kobanê.  Bir yandan Türkiye’nin tutumuna yönelik eleştiri, diğer yandan bölgedeki gelişmelerin Avrupa ülkelerine yansıyabileceği korkusu tartışmaların ana gündemini oluşturuyor. Britanya basını  Kobanê halkına ılımlı yaklaşıyor, Türkiye’nin bölgedeki tutumunu eleştiriyor ama ne hikmetse Batı ülkelerinin IŞİD canavarının yaratılması ve büyümesindeki rolünü tamamen göz ardı ediyor. Fransa’dan  Türkiye’nin Suriye politikasını ikili bir trajedi olarak niteleyip Anti Terör Koalisyonu’nun samimiyetsizliğini teşhir eden bir yorumumuz var. Almanya’da ise  son günlerde onlarca şehirde yapılan Kobanê destek eylemleri ve Hamburg, Celle gibi şehirlerde Selefilerin eylemcilere saldırısı, medyanın Kobanê sorunun acilen çözülmesi gerektiği eğilimini arttırıyor. Zeitung gazetesi ise Türkiye’nin Kobanê politikasını ‘Erdoğan barut fıçısının üzerinde oturuyor’ sözleriyle eleştiriyor.


TÜRKİYE IŞİD’LE İLGİLİ YALAN SÖYLEMEYİ BIRAKMALI

Financial Times
Başyazı


EĞER Kobanê IŞİD’in eline düşerse, ki böyle olması yüksek bir olasılık, ABD’nin başını çektiği koalisyonun zaafları daha açığa çıkar.
Yakın zamanda, yani bir kaç gün içerisinde, büyük olasılıkla IŞİD Suriye sınırında olan Kobanê’yi ele geçirmiş olacak. Cihatçı savaşçılar eğer başarıya ulaşırsa, Ortadoğu’da halifelik kurmak amaçlı başlattıkları kampanyalarında bir dönüm noktasına ulaşmış olacaklar. 
Kobanê’de eğer IŞİD’in siyah bayrağı boy gösterirse, Türkiye-Suriye sınırının büyük bir kısmını oluşturan ana yol hattını kontrolü altına almış olacak cihatçılar. Aynı zamanda IŞİD, Kürt ve Arap göçmenlere vahşet yaşatırken, Kobanê yine bir insanlık faciasının habercisi olacak.
Kobanê’deki tehlikenin boyutu, IŞİD’in etkisini azaltmayı ve imha etmeyi hedefleyen ABD hava saldırılarının ne kadar etkisiz olduğundan gözlemlenebilir. Washington bu cani grubu kontrol altına almak için uğraşmalı, başka bir seçeneği yok. Fakat, eğer ABD ve ittifak devletleri kara hareketi için asker yollamazsa – ki bunu yapmayı reddediyorlar – IŞİD’e karşı etkili bir hamle yapamazlar.
Kobanê’yi saran kriz aynı zamanda ABD’nin başını çektiği koalisyonun diğer zaaflarını da su yüzüne çıkarıyor: Mesela Türkiye’nin muğlaklığı. Türkiye bölgede önemli bir güç ve Suriye sınırına, yani Kobanê’ye yetişebilecek şekilde onlarca tank sıralamış durumda. Durum böyleyken bile, Recep Tayyip Erdoğan, yani Türkiye’nin cumhurbaşkanı, ne Kobanê’yi kurtarmak için ne de genel olarak İslamcı militanlara karşı durmak için  bir şey yapıyor.
Erdoğan’nın IŞİD’e karşı tutumu ıstıraplı bir süreç.  Uzun bir süre Şam’da Esad rejimine karşı militan İslamcıları destekledi ve şimdi ABD’nin başını çektiği bir operasyona asgari ölçüde destek sunuyor. Aynı zamanda yabancı uyruklu cihatçı savaşçıların Suriye tarafına geçmesini engellemek için,  Suriye sınırında kontrolleri daha sıkılaştırmaya başladı.
Yine de Erdoğan ısrarla, eğer ABD ve ittifak devletleri Türkiye’nin daha aktif bir rol alarak destek sunmasını istiyorsa, askeri operasyon Esad rejimini de hedeflemeli diyor. Buna da Washington razı değil. Türkiye aynı zamanda, PKK ile ittifakı olduğu gerekçesiyle, Kobanê’yi savunan Suriyeli Kürt direnişçileri de desteklemeyi reddediyor. Erdoğan’nın dediği gibi “PKK bizim için IŞİD ile aynı”.
Erdoğan lafı gevelemeyi bırakmalı artık. IŞİD, Türkiye dahil, tüm bölge için ciddi bir tehlike oluşturuyor. İleri bir zamanda, kendi propagandasını yapmak için, Türkiye içerisinde de Batı ülkelerini temsil eden hedeflere saldırı düzenleyebilir. Erdoğan’ın Esad rejimine veya PKK’ya ne kadar husumeti olursa olsun, kendi sınırında oluşan tehlikenin sonucunda Türkiye’ye gelebilecek olası zararlar çok daha geniş çaplı.
Türkiye 60 yıldır NATO üyesi olmasına rağmen, Batı’nın Erdoğan’dan isteyebilecekleri sınırlı. ABD ve ittifak devletleri Suriye’ye ve Irak’a kara hareketi başlatmama kararı aldı, ve Türkiye’nin bundan farklı davranmasını bekleyemez.  Öte yandan Ankara, İncirlik’teki hava kuvvetleri üssünü Amerikan savaş uçaklarına açarak,  ABD’nin başını çektiği hava hareketini daha da güçlendirebilir. Böylece ABD saldırı helikopterlerini kendi topraklarından kaldırabilir ve Pentagon’un IŞİD hedeflerini daha kesin bir şekilde vurabilmesini sağlayabilir.
Erdoğan bu hokkabazlığına son vermeli. Kobanê’nin düşmesinin Türkiye’nin itibarı için ne ifade edeceğini de görmeli. ABD, Avrupa ve Ortadoğu’da bir çok insan  NATO ülkeleri arasında ikinci en büyük orduya sahip bir ülkenin nasıl olur da  cihatçı  bir çetenin sınırına dayanmasına izin verdiğine anlam veremeyebilir.
Uzun süreli ittifak kurduğu ülkelerle sağladığı güveni ve itibarını korumak istiyorsa, Erdoğan kararlı bir şekilde IŞİD’e karşı hareket etmeli ve uluslararası gelişen anlayışa, yani Türkiye’nin ölümcül düşmanla oyun oynadığı anlayışına son vermelidir.

(Çeviren Çınar Altun)


KOBANÊ : TÜRKİYE’NİN HATASI

Le Monde
Başyazı

TÜRKİYE’nin Suriye krizine yönelik politikası çift bir trajedi ile, bölgesel ve iç trajedi ile, sonuçlanıyor. Aynı şekilde, bu politikayı önce başbakan , Ağustos’tan bu yana ise cumhurbaşkanı olarak belirleyen Recep Tayyip Erdoğan için de şahsi bir başarısızlıktır. Son 24 saat içinde Suriye ve Türkiye sınırları içinde yaşananlardan çıkartılacak en temel ders (başka dersler de çıkartıla bilinir) budur. İlk dram Kobanê’de, Suriye’nin üçüncü Kürt şehrinde ve Türkiye sınırında yaşanıyor. Şehir kendisini İslam Devleti diye adlandıran cihatçı  grubun eline geçme aşamasında. Haftalardır, bir kaç bin Kürt militanı - çoğunluğu Suriye’li - IŞİD’in tank ve ağır silahlarına karşı güçlü bir direniş sergiliyor. Ama Anti-IŞİD Koalisyonu’nun, esas olarak da ABD’nin bombalamalarına karşın, 7 Ekim salı gününden bu yana bu direniş her an ezilebilir. 
Kobanê’nin ele geçirilmesi cihadistlere önemli bir mevzi sunacaktır : Suriye Türkiye sınırında uzanan yolun önemli bir kısmını böylelikle ele geçirmiş olacaktır. Ve geniş toprakları denetlemesi de gücünü artıracaktır. Üstelik IŞİD’in zenginliğini sağlayan kaçak mal alıp satma işlerini daha da artırmasına olanak sağlayacaktır. Son olarak ta, IŞİD’i yeneceğini ilan eden, ama onun açık alanda bile gelişmesini engelleyemeyen, uluslararası koalisyonun bombalamalarının bir etkisinin olmadığını gözler önüne serecektir. 
Türkiye müdahale etseydi, savaşın durumu büyük ihtimalle farklı olabilirdi. NATO’nun en güçlü ikinci kara gücüne sahip olan ve bölgenin en güçlü askeri gücü olan bir ülke. Haftalardır, Türk ordusu, sınır boyuna, Kobanê’nin tam karşısına tanklarını dizdi. Bunlar IŞİD’in toplarının bir kısmını etkisiz kılabilirdi. Ama bir tek top bile sıkmadılar. 
Ankara Anti-IŞİD Koalisyonu’na katılmaya karar verdi, ama cihadistlerin Kobanê’ye doğru ilerlemesine karşı hiç bir şey yapmadı. Neden? Türkiye sınırında bir Suriye Kürt otonomisi istemiyor. Bu tür bölgeler PKK militanları için bir geri dayanak olabilir. “Bizim için, PKK IŞİD’ten daha iyi değil” diye ifade ediyordu Erdoğan. Bu doğru değil. Her şey, Suriye’ye en radikal İslamcı grupların geçmesine uzun süre izin veren Ankara’nın hala Kürt’lere karşı IŞİD’e tercih ettiğini gösteriyor. Bu “tercih” ikinci bir drama yol açtı : Türkiye Kürtlerinin salı akşamından sonra şiddetli gösterilere yol açmasına neden oldu. En azından 14 ölünün olduğu belirtiliyor. Durum, PKK ile Türk ordusunun 30 yıllık savaşının yeniden başlamasına neden olabilir. Sayın Erdoğan’ın başlattığı cesaretli müzakereleri baltalayabilir. 
Suriye başkanı Esad’ı devirme isteğini, Türk Cumhurbaşkanı bir şantaj olarak kullanıyor: Ankara’nın IŞİD’e  karşı gerçek savaşı, ABD’nin Damas rejimine karşı daha ilerden katılmaya karar vermesinden sonra olacaktır. Gerçekçi olmayan bu politika bölgede istikrarsızlığı durdurmadığı gibi, Türkiye’yi de içerden istikrarsızlığa sürükleyebilir. 

(Çeviren : Deniz Uztopal)


KOBANÊ HEPİMİZİ İLGİLENDİRİYOR

Matthias SCHİERMEYER
Stuttgarter Zeitung

DÜNYA şu ana kadar  bir terör çetesinin vahşi savaşını Suriye sınırındaki Kobanê’de olduğu kadar yakından izlemedi. Kendine İslam devleti diyen canilerin Türkiye yakınında gerçekleştirdikleri katliamlar televizyon kanalları tarafından neredeyse canlı yayınla evlerimize taşınıyor.  Halep, Humus ve diğer cehenneme çevrilen yerlerde bu katiller, pek de dikkat çekmeden binlerce kişiyi katletmiş, binlercesini göçe mahkum etmişti. Ama Kobanê’de öyle değil, orada olan biteni hepimiz biliyoruz.
Bu bir taraftan cihatçıların istediği birşey: Vahşetlerinin televizyon ve internet aracılığıyla yaygınlaştırılmasıyla korku yayıyorlar. Bu nedenle de ele geçirdikleri yerlerde kara bayraklarını göndere çekiyorlar.  Hedefleri  Batı’yı Suriye ve Irak’taki savaşın içine çekmek . Ancak resimlerin gücü aynı zamanda belki de Kobanê halkının şehirlerinin barbarların eline geçmemesi açısından son şansı.
Pek öyle görülmese de dünya Kobanê’ye ilgisiz değil. Eğer bu ilgi olmasaydı ağır silahlarla donatılmış İŞİD, Kobanê’yi çoktan ele geçirirdi.  Hava saldırılarının yeterli olmadığı açık, terör milislerinin ilerlemesi durdurulabildi ama her an yeniden atak yapabilirler. Sadece hava saldırıları ve Kürt Öz Savunma Birlikleri’yle IŞİD’in püskürtülmesi olanaksız. Daha fazla desteğe ihtiyaç var.
Bosna savaşında Srebrenica’da olduğu gibi bir katliam gerçekleşirse bu bir sinyal olurdu. 1995 Temmuz ayında 8 bin Müslüman erkek ve genç  BM askerlerinin müdahalesi olmadan Sırplar tarafından katledildi.  Son yıllarda BM’nin katliamları engelleyemediğine şahit olduk. 1994’te Ruanda’da da öyle olmuştu.  Srebrenica’daki başarısızlık BM’in tehdit altındaki halkları koruma kararı almasına neden oldu ama Suriye’deki iç savaşta bu konseptin tutmadığını gördük.
Batı,  Kobanê’de böyle yeni bir suç işleyemez. NATO üyesi Türkiye, terör milislerin karşı mücadeleye katkı sunmak istemiyor, bu Türkiye’nin ana partnerlerden biri olarak güvenilir olmadığının kanıtı. Tamam, Türkiye bir çıkmazda:  IŞİD’in etki alanıyla Türkiye arasında kontrol edilemeyen yüzlerce kilometrlik bir sınır var. Cihatçılar saldırdığında terör Türkiye’ye sıçrayabilir ve ülkede epey IŞİD sempatizanı var.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan Kürtlerle problemini de Kobanê ile ilgili hiçbir şey yapmayarak çözmek istiyor.  Kobanê düşerse Kürtlerin özerklik çabaları başarısız kalacak. Ancak tam tersi de olabilir: Suriye’de ne kadar çok Kürt ölürse Türkiye’deki çatışmalar da o kadar kanlı olur. Erdoğan barut fıçısının üzerinde oturuyor. Ülkesinin sağlamlığını yitirmesi NATO için de korkulu bir senaryo olurdu.
Bu gelişme Almanya ve anlaşılmayacak kadar tepkisiz olan Avrupa Birliği için alarm niteliğindedir. Buradaki eylemler sadece başlangıç, Kürtler ve Selefiler, bölgedeki gelişmelere bağlı olarak Türkiye kökenli göçmenleri karşı karşıya getirmeye çalışacaklardır. Çatışmaları engellemek için yerel örgütlerle devlet kurumları arasında yoğun bir diyalog zorunludur.
Ama en önemlisi Avrupa’nın Türkiye’ye baskı yapmasıdır. AB Komisyonu ile süren üyelik görüşmelerini genişletme telaşındaki Türkiye hükümeti ya Anti Terör Birliği yanında yer almalı, ya da yaptırımlarla karşı karşıya bırakılmalıdır. Bu, sadece Kobanê’de can pahasına mücadele eden insanlar açısından değil Avrupa’nın güvenliği açısından da acil bir görevdir.

(Çeviren: Semra Çelik)

ÖNCEKİ HABER

Kürtçede absürt bir oyun: Teyba Dawi a Krapp

SONRAKİ HABER

Sessiz kalırsak hükümet bizi bölecek!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...