07 Temmuz 2011 11:29

Umudumuz Blokta

Yaşıyorsanız eğer ya da insanca yaşamak istiyorsanız, bazı ihtiyaçlara gereksinim duyarsınız. Eğer bu ihtiyaçlarınız olmadan özgür olamıyorsanız bunlar artık ihtiyaç değil haktır. Bu haklar sizi kimseden üstün kılmaz ya da öteki yapmaz. Aksine; bu haklara sahipseniz, diğer insanlarla da eşitsinizdir. Tabi, diğer insanlarda aynı

Paylaş
Hazal Kar

Parasız eğitim hakları verilmiyordur. Hakları için haklarını kullanırken, yani bir protesto sırasında polis saldırısına maruz kalıyorlardır. Anadilde eğitim alamıyorlardır, aldıkları eğitim de bilimsel değildir. Anadillerindeki bir ismi çocuklarına veremiyorlardır. Özerk değillerdir…
O zaman susup oturacaklar mı? ‘Kaderimizde bu varmış’ mı diyecekler? Kimse kusura bakmasın ama tarih hiçbir zaman hiçbir yerde böyle bir sahne sergilememiştir. Öyleyse hakları için haykırmaya başlarlar. Sokakta taş atan bir çocuk, dağlarda bir genç kız, eylemlerde zılgıt çalan bir ana ya da mecliste bir ses, ezilenlerin haklarını, gasp edenlere karşı bir yumruk olurlar.

Bir ses, bir yumruk olabilmek için ise arkalarında halkın gücünün olması gerektiğini bilirler. Bunun için en başından beri birlikte oldukları halkla ‘emek, özgürlük ve demokrasi’ için yola çıkarlar. Çıktıkları yolda çelme takanların olması şaşırtıcı değildir. Çünkü halkın hakkı olanı vermek istemeyen iktidar, oy pusulalarını yakabilir, kenar mahallelerde oy karşılığı altın dağıtabilir, halkı kandırabilmek için devletin tüm olanaklarını (reklam gibi) seferber edebilirler. Bu yaptıklarıyla, Hatip Dicle’nin vekilliğin düşürülmesine karşı Gaziantep’te yapılan eylemde ‘hırsız Erdoğan’ diye bağıran teyzemin, ne kadar haklı olduğunu gösterir. Belki de o teyzem sadece iki kelime Türkçe biliyordur; biri hırsız diğeri Erdoğan...

Tüm bu haksızlıklara, yok saymalara karşı sandıktan 36 vekil çıkar ki; halkın sesi, halkın yumruğu olarak. Milletvekilleri de arkasındaki halkta, bir kısmı çalınmışta olsa emeklerinin karşılığını aldıkları için sevinçlidirler. Bu durumu yurdun her yanında büyük bir kitleyle kutlarlar.
Blok cephesinde bunlar yaşanırken, dalavereci iktidar huzursuzdur. Devletin olanaklarını seferber de etmiş olsa yeni hazırlayacağı anayasa için yeterli oy çoğunluğunu sağlayamayacaktır. Bu durumda Azman, Gargamel’e karşı güç duruma da düşebilir. Çünkü Arap dünyası uzun zamandır isyandadır. Domino taşlarına benzetilen bu isyandaki son taş Suriye’dir. Gargamel Suriye’yi sömürebilmek için Azman’ı ilk adım olarak kullanacaktır. Azman bu duruma zaten hazırdır. Çünkü Osmanlı’yı yeniden canlandırmak gibi büyük bir ideali vardır. Bu fırsatı kaçırmamalı ve başlangıç olarak Suriye de tampon bölge oluşturmalıdır. Ama etrafındaki çatlak sesler moralini bozar, şekerini yükseltir. Bu durumda yapacağı, dalaverelerine devam etmektir. Öncelikle yeni anayasa hazırlayıp, bu anayasayı uygulayabilmek için yeterli oy çoğunluğuna sahip olmalıdır. Çareyi tutuklu vekillerde bulur. Kendi geçmişi gözünün önüne gelir, başbakanında bir dönem devlete karşı suç işlediğinden dolayı adaylık başvurusu kabul edilmez. Araya hatırı sayılır kişiler koyup vekilliğinin önünü açtırır. Yıllar sonra daha başka hatırı sayılır kişiler, bazı tutuklu vekillerin meclise çıkamayacağı haberini salar dört bir yana. Dicle ve tutuklu diğer blok vekillerinin meclise giriş yolları kapatılır. Mecliste blok vekillerinin sayısının otuz beşe düştüğünü öğrenen, blok vekilleri ise tutarlı kararlarını açıklarlar. Hatip Dicle’nin milletvekilliği verilmeden meclise girmeyeceklerini söylerler. Haklarımız için meclise çıkan milletvekillerinin ve onları destekleyen halkın bir kez daha hakkı yenir. Yurdun dört bir yanında Dicle’nin vekilliğinin verilmesi için protestolar yapılır. Protestocular polis tarafından coplanır, gözaltına alınır, yoğun biber gazına maruz bırakılır hatta bu yüzden ölebilir…

Sanatçıların, birçok sendikacının, gazetecilerin ve daha birçok kesimin desteğini alarak, önemli bir oy oranıyla meclise giren milletvekillerinin yoğun biber gazına maruz bırakılması nasıl bir ileri demokrasi örneğidir? En başından beri Hatip Dicle’nin siyasi durumunu bilen YSK’nin, Dicle milletvekili seçilip, mazbatasını aldıktan sonra vekilliğini düşürmesi demokratik midir?

İşte bu haksızlıklara karşı yapılacak yemin etmek üzere meclise gitmemektir. Çözüm için yollar açıktır. Öyleyse en başından beri beraber oldukları yoldaşlarından biri bile meclise giremezse blok vekilleri de girmeyecektir.  Çünkü bir tarafta 514 milletvekili diğer tarafta 36 milletvekili… Bu durumda meclisteki tek alternatif olduklarını bilirler.
Mecliste emekçiler4in ve Kürt halkının sesi ancak 36 blok vekili olabilir. Bu yüzden Hatip Dicle’nin koltuğuna Oya Eronat oturamaz. İktidar tarafında somut adımlar atılmazsa blok vekilleri meclise girmeyecektir. Gerekirse kitlenin önünde yoğun biber gazına maruz kalmaya da hazırlardır.

ÖNCEKİ HABER

Çılgın proje değil iş istiyorlar

SONRAKİ HABER

TPAO Bölge Müdürü sendika tanımıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...