05 Ekim 2014 18:03

İşçilik boyun eğmek olmasın diye...

Şirketlerin kâr hırsı yüzünden kasten her zorunluluğa, ölümlere varan hikâyeler dinlemek istemiyoruz. Mücadelemiz öncelikle taşeron sisteme karşıdır.

İşçilik boyun eğmek olmasın diye...
Paylaş

Merhaba dostlar,
İş güvenliğini ortadan kaldıran, işçilerin kazanılmış haklarını gasp eden sömürünün adı taşerondur. Biz koşulların iyileştirilmesini, iş güvenliğinin sağlanmasını istiyoruz. Çünkü patronun işçiye verdiği değer aşikâr. “Patron ister, işçi verir” mantığı yeter!       
İşçi kardeşlerimizin sıkıntılarını ve yaşanan olayları göz önüne aldığımızda bu sorunlar hepimizin. Mekânın, yapılan işin önemli olmadığını bilmenizi istiyoruz. Örneğin bizler hastane çalışanları olarak, yaşadığımız sorunlar gün geçtikçe farklı boyutlar kazanıyor. Haklarımız azaltılarak, esnek çalışmalar uygulanarak sömürüyü kolaylaştırmak için hem mobbinge maruz kalıyoruz ve hem de iş performansımız etkilendiği gibi psikolojik baskı altına alınıyoruz. Hastanemizde taşeron çalışanlarına, adına “havuz” denilen bir uygulama getirildi. Sözüm ona işleri kolaylaştırmak için çoğu birimlere hizmet vermek için birkaç kişiden oluşan bir toplama alanı; havuz... Bu alanda servislerden gelen anonslara yetişmeye çalışıyoruz; bu bizleri hem bedenen yoruyor hem de yanlış yapma-işi geciktirme korkuları yaşatıyor. Çünkü burada söz konusu olan “insan”… Çünkü sağlık hizmeti veriyoruz; bizim vicdanımız işin aksamasını kabul etmiyor; işimiz zaten hataya yer vermiyor. Bu sistem herkesi olumsuz etkiliyor. Düşünün ki hizmet verdiğiniz servisin düzeni bozuldu, yaptığınız işi bilmez hale geldiniz; çünkü tanımadığınız bir servise gidiyorsunuz; tanımadığınız hemşire ya da doktorlarla muhatap oluyorsunuz ve şimdiye kadar uyguladığınız rutinlerden farklı, alışkın olmadığınız işler yapmanız gerekiyor. Her anı önemli bu işlerin, zaman önemli, seri olmak zorundasınız. Ve sizin performansınıza da bakıyor. Sonuç; elinden geleni yapsan seni her türlü normalin üstünde yoruyor. Bu yorgunluk zincirleme her alanınızı etkiliyor;  sosyal açıdan da yorgun hatta sinirli oluyoruz… Çünkü çaresiz verilen işi yapmak zorundayız... Taşerona bağlı bir işçiyiz bir kere. Ameliyata gidecek bir hastanın dosyası yoksa alınamıyor. Çünkü işçi sayısı da az yetmiyor... Az işçiyle çok iş yapmak derdindeler. Rapor almak zorunda kalan işçinin yerine çekiliyoruz vs vs... Şimdi bu havuz sistemi iş yapmak için mi, işi kolaylaştırmak için mi? Bence işçiyi daha fazla sömürmek için; başka bir şey değil. İşçinin haklarını gasp etmek için işçi sınıfının tehdit altına alan uygulamalar bunlar; bu arada hastaların mağdur edildiği de oluyor…
Ya bu işe razı olup bu deveyi güdeceksin; ya da bu diyardan gideceksin diyorlar. İşte taşeronun zararlarını, faturasını işçiye çıkarmak böyle oluyor. Şirketlerin kâr hırsı yüzünden kasten her zorunluluğa, ölümlere varan hikâyeler dinlemek istemiyoruz. Sistemin bizi nasıl bu hale getirdiğini aslında yaşadığımız her sorunun işçiye getirebileceği zararı düşünmek gerekiyor. Biz insanız ve işçiyiz. Mücadelemizde haklıyız,  boyun eğmeyen bir sınıf olduğumuzun farkında olduğumuzu herkesin bilmesi gerek ve bizim kazanacağımızı... “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganıyla sendikamızda yürüttüğümüz mücadelemizi zor da olsa, engellerle karşılaşsa da güçlendirerek sürdüreceğiz.  Hak alma mücadelemiz öncelikle taşeron sisteme karşıdır, bunu da herkes bilmelidir.
Bizler işçi sınıfı olarak yaşadığımız sorunları dile getirmek ve çözüme ulaştırmak için, ses çıkarmak ve bir nebze olsun gücümüze güç katmak için sizleri el ele dayanışmaya çağırıyor verilen sözlerin yerine getirilmesi için tepki vermek istiyoruz. Ve bu böyle gitmez diyoruz!  

Dokuz Eylül Hastanesi’nde çalışan taşeron işçisi bir kadın
 

ÖNCEKİ HABER

Güler yüz sektörünün ardındaki mücadele yayılıyor

SONRAKİ HABER

Kardemir Karabükspor–Trabzonspor: 3-0

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...