01 Ekim 2014 12:56

HDP: İşgal girişimi olan tezkereye hayır diyoruz

HDP, hükümetin yarın TBMM'ye getireceği tezkereye 'Hayır' diyecek. HDP'nin tezkereyi "Bölgesel hakimiyet arayışı ve Kürt halkının kazanımlarını boşa çıkarma girişimi" olarak nitelendirdiği öğrenilirken HDP Milletvekili Kürkçü, Türkiye'nin tezkereyi "Suriye ve Irak dağılıyor, ben de pay kapmalıyım" hedefiyle hazırladığını söyledi.

HDP: İşgal girişimi olan tezkereye hayır diyoruz
Paylaş

Halkların Demokratik Partisi (HDP) hükümetin yarın TBMM'ye getireceği tezkereye 'Hayır' diyecek. HDP'nin tezkereyi  "Bölgesel hakimiyet arayışı ve Kürt halkının kazanımlarını boşa çıkarma girişimi" olarak nitelendirdiği öğrenilirken HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Türkiye'nin tezkereyi "Suriye ve Irak dağılıyor, ben de pay kapmalıyım" hedefiyle hazırladığını söyledi.

Meclise gelişinde gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Irak ve Suriye tezkeresine Evet oyu vermemiz düşünülemez, hükümet sınırsız yetki istiyor" dedi.

Ayrıca tezkere konusunda HDP'nin tutumuna ilişkin geniş değerlendirmelerde bulunan HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, daha önceki tezkerelere de hayır dediklerini anımsatarak, "Kategorik olarak bu savaş tezkerelerine hayır diyoruz. Bölgesel, sınır aşan hiçbir sorunun askeri güç yöntemiyle aşılamayacağına dair bir kanaatimiz var. Ancak yeni itirazlarımız da var" diye konuştu.

Rojava'da yaşanan gelişmelere dikkat çeken ve "yeni somut bir tehditle karşı karşıyayız" diyen Kürkçü, Türkiye'nin de "Rojava'nın statüsünü tanımak ve onu Suriye'deki çatışma açısından bir çözüm dinamiği olarak görmek" yerine bir güvenlik sorunu olarak gördüğünü dile getirdi. Kürkçü, Türkiye'nin Rojava'ya yaklaşımından dolayı da tezkereye "kesin olarak karşı olduklarını" söyledi.

Kürkçü, Türkiye'nin Irak ve Suriye tezkerelerini birleştirerek yeni bir bölgesel paylaşım hedefi tarif ettiğini dile getirdi. Türkiye'nin meseleye, "Irak ve Suriye toprak bütünlüklerini koruyamayacak, kaçınılmaz olarak dağılacaklar, ben de bundan payımı almalıyım" şeklinde baktığının altını çizen Kürkçü, "Üstelik bu müdahaleye sadece kendi silahlı güçleriyle hazırlanmıyor koalisyon güçleriyle ortaklaşıyor. Ancak tezkeredeki "yabancı asker bulundurma" konusu, cumhurbaşkanın daha önceki açıklamalarında ki "eğit-donat" yaklaşımıyla birlikte değerlendirildiğinde, Ankara'nın ÖSO'yu Türkiye'ye çekerek eğitip donatmak üzere bir askeri planlama içinde olduğu anlaşılıyor" dedi. Kürkçü Türkiye'nin bu girişimiyle bölgede daimi güç, yeni rejimde de söz sahibi olmak istediğini ve kara harekatındaki ısrarının arkasında da bu emelin yattığını dile getirdi. "Bu bir hakimiyet planıdır" diyen Kürkçü, "Ne Arap ülkelerinin Türkiye'yi bu topraklara buyur edeceğine ne de koalisyon içerisinde yer almayan Rusya, Çin, Hindistan gibi büyük ülkelerin Türkiye'nin Ortadoğu ve Asya'daki güç dengelerini değiştirecek olan bu hamlesine olur vereceğine ihtimal veriyorum" diye konuştu.

Ayrıca tezkere ile Türkiye'nin Rojava'daki yapılanmayı, PYD ve YPG'yi "terörist örgüt/yapılanma" olarak gördüğünü açığa vurduğunu Kürkçü, "Böylece tezkere ile IŞİD kuşatması altındaki Kürt halkı Türkiye'nin askeri baskısı altına alınmış olacak" dedi. Kürkçü, bunun çözüm sürecine yönelik olumsuz etkileri olacağını da belirterek, "Gerek Kürt halkı gerekse çözümden medet uman halklarımız bütün bölgenin güvencesi ve insanlık onuru haline gelmiş Rojava'ya terörist muamelesi yapılmasını ve tehdit altına alınmasını kabul edemez" diye konuştu. "Bu şartlar altında çatışmasızlık gerçekten akamete uğrayabilir" uyarısında bulunan Kürkçü, "Kürtler ve KCK de Sayın Öcalan da kuşkusuz çözüm sürecine stratejik bakıyorlar ama şimdiden çatışmasızlık yara almış durumda" dedi. Kürkçü, Öcalan'ın HDP heyeti yoluyla yapacağı açıklamaların önemli olduğunu ve sürecin gidişatını belirleyeceğini de sözlerine ekledi.

Kürkçü, hükümetin çözüm süreci kapsamında oluşturduğu ve resmi gazetede yayınlanan oluşuma ilişkin de görüşlerini dile getirerek, bunun olumlu fakat yetersiz bir adım olduğunu şu sözlerle dile getirdi:

"Bunun biçimsel olarak önemli olduğunu söyleyebiliriz. Hükümet kendisini bir belge ile daha bağlamış olacak. Ancak özüne baktığımızda şunu gözden kaçıramayız. Sayın Öcalan'ın 30 Eylül'den sonra müzakerenin sonuna gelineceği uyarısını aklımızda tutacak olursak bu hükümet kararının 29 Eylül'de ortaya çıkmasını sürecin ilerletilmesine ilişkin bir niyet beyanı olarak görebiliriz. Ancak bütün yetkiyi hükümetin elinde toplayan ve çözüm sürecinin taraflarını tanımlamayan; sivil topluma, Kürt halkına politik güçlere, halk örgütlerine çözüm sürecinde herhangi bir kurucu rol önermeyen onları sürecin bir eklentisi sayan bu yaklaşımı yarım yada çeyrek bir adım olarak görebiliriz. Sadece bu belgeye dayanarak çözüm sürecinin büyük adımlarla ilerlediğini söylemek zor, hatta imkansız.." (Ankara/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

İÜ\'de IŞİD destekçisi 3 kişi gözaltına alındı

SONRAKİ HABER

SGK yazışmalarında IŞİD logosu skandalı!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...