01 Ekim 2014 06:00

Halkın yararına bir değişim işareti yok

Pakistanlı Gazeteci Muhammad Oneeb Zafar, Navaz Hükümetinin 15 aylık icraatlarını evrensel için yazdı. Zafar, “Bir değişim olacaksa bile bu Pakistan’ın alt sınıflarının yükünü hafifletmeyecek” diyor.

Halkın yararına bir değişim işareti yok
Paylaş

Muhammad Oneeb ZAFAR*

Pakistan’ın coğrafi önemi reddedilemez; bir yanı İran, Afganistan, Çin, Hindistan, diğer yanında ise Körfez’den Japonya ve diğer ülkelere petrol sağlayan birkaç yüz kilometrelik petrol hattı bulunuyor. Bir Orta Asya devleti olan Tacikistan, Afganistan üzerinden Pakistan’la bağlantılı. Bu ülkelerin yukarısında Pakistan’ın en yakın komşusu Rusya var. Ayrıca Pakistan’ın Gawadar Limanı’ndan Birleşik Arap Emirlikleri de çok uzak değil. Buradan Pakistan’ın coğrafi önemine bakacak olursak, bu bölge uzun zaman İngiltere ve Rusya’nın eski “Büyük Oyunu”nun bir parçası oldu.

ÖZGÜR GEÇEN BİRKAÇ YIL

1947’de yarım ada iki bağımsız devlete bölündüğünde bölgenin önemi azalmak yerine daha da arttı. Bu bölünmenin sebebi Rusya’daki 1917 Bolşevik Devrimi ve Çin’de 1947 Sosyalist Devrimi’ydi.  ABD ve müttefiki devletler, özellikle İngiltere, dünya çapında takdir gören Bolşevik Devrimi sebebiyle oldukça kaygı içindeydiler. Özellikle Sovyetler Birliği’nin İkinci Dünya Savaşındaki muzaffer rolü ona demokratik çevreler ve devrimciler arasında saygınlık kazandırdı. Yoldaş Joseph Stalin öncülüğünde kazanılan zaferlerle dünya çapından insanların çoğunluğu sosyalist ideolojiden etkilenmeye başladı. Benzer şekilde 1948 Çin Devrimi, Amerikan emperyalizmi ve onun müttefiklerini daha da sardı ve ne pahasına olursa olsun bu sosyalist hareketi durdurmak istediler. Bu zamanlarda Amerika, Pakistan’ı  , ekoomik ve teknik açıdan tesiri altına aldı. Pakistan’a sosyalist hareketi durdurmak için ihtiyaçları vardı ve Pakistan yöneticileri de o sıralar Amerika’ya yardım etme rollerini yerine getirdiler. İngiltere’den ayrı, özgür birkaç yıldan sonra ülke ABD boyunduruğuna girdi. Pakistan tarihinin 70 yılından sonra bile koşullar halen 1950 yıllarında olduğu gibi. Pakistan’ın yaşadığı politik, ekonomik ve diğer sorunlar uluslararası siyasetle bağlantılı. Ülkenin içinde bulunduğu politik krizin ardında halen aynı unsurlar var. 1985’te Amerika’nın teşvikleriyle ve dörtyüz elli milyon dolar destekle Pakistan ordusu Generali Ziya ül Hak Sovyetler Birliği tarafından desteklenen devrimi durdurmak için Afganistan’a savaş açtı. Sovyet Ordusu’nun Afganistan’a direk müdahalesi, Pakistan yöneticileriyle birlikte onları Afganistan topraklarında durdurma çabası doğrultusundaki Amerikan politikaları ve dindar partilerin bölge politikasındaki etkisinin artmasıyla radikal ideolojiye sahip dindar bir tarikat ortaya çıktı. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’dan çekilmesiyle, ülke uzun bir iç savaşın ardından Taliban’ın eline geçti. Taliban, ABD, Suudi Arabistan ve Pakistan yönetimi tarafından tamamen destekleniyordu. 1990’da, Sovyetler’in çöküşüyle bölgenin kontrolünü tamamen ABD ele aldı. 11 Eylül New York İkiz Kuleler saldırısından sonra, NATO müttefiklerinin de yardımıyla, Amerika askeri müdahaleyle Taliban hükümetini ortadan kaldırdı ve halen ülkede ABD ordusu mevcut. Pakistan politikası için de benzer bir durum söz konusu; Pakistan’da kurulmuş tüm hükümetler ABD’ye olan ilgilerini gösteriyorlar. Şimdiki Başbakan Navaz Şerif, askeri diktatör Ziya ül Hak’ın politik kadrosundan çıkma. Hatta Başbakan bizzat kendisi birçok kez el Kaide’nin de içinde bulunduğu Sovyetler’e karşı savaşan grupların liderleriyle bağlantıları olduğunu söyledi. Şimdi üçüncü kez başbakanlık koltuğuna oturdu. İkinci kez başbakan olduğunda Kara Kuvvetleri Komutanı Pervez Müşerref, Şerif’i görevden almış ve Pakistan’tan 10 yıllığına sürgüne gitmişti. Pervez Müşerref on yıldan fazla bir süre ülkeyi yönetti ve Şerif bu süre zarfında ülkeye döndü. Yapılan son seçimlerde Navaz Şerif çoğunluğun oyunu alarak Pakistan başbakanı oldu. 2013 seçimleri dünya çapında memnuniyetle karşılandı ve ülke tarihinde ilk defa seçimle gelen bir hükümet, bir diğerine yönetimi devrettiğinden ülkeye kalıcı bir demokrasinin getirilmesi için iyi bir gelişme olarak değerlendirildi. Imran Khan’ın partisi Adalet Hareketi(Pakistan TehreekInsaf) seçimlerde üçüncü sırada kaldı ve Khyber Pakhtunkhwa eyaletinde hükümet kurdu. Seçim boyunca Imran Khan oyların çoğunluğunu alacağını ve iktidar olabileceğini düşündü fakat bu gerçekleşmedi. Tahilul Qadri’nin Partisi ise o sırada mevcut olmayan bir seçim reformu istemeleri sebebiyle seçimleri boykot etti.

PARTİLER FARKLI ABD POLİTİKALARI AYNI

Navaz Şerif’in hükümeti ve parlamentoda mevcut tüm diğer partiler Pakistan’ın mevcudiyeti konusunda temelinde ABD ile dostluk olan aynı politik çizgiyi savunuyorlar. Bu partiler arasında ideolojik bir fark yok ve hepsi de kapitalist ve feodal sistem yanlıları. Bu partiler arasındaki tek fark liderleri; her biri yoz bir şekilde birbirlerini suçlama oyunları oynayarak itibarlarını sarsmaya ve iktidara geçmeye çalışıyor. Navaz Şerif 1999’da kendisine darbe yapan ve sürgüne gönderen Eski Kuvvet Komutanı ve Cumhurbaşkanı Müşerref’ten intikam almaya çalışıyor ve Müşerref'i vatana ihanetten yargılamaya kararlı. Şerif ayrıca Hindistan’la dostça ilişkilerden yana fakat Pakistan ordusu bu konuda aynı fikirde değil. Bugünün değişen senaryosunda Pakistan ordusu Kuzey Veziristan’da Taliban’a karşı bir operasyon düzenlemekte kararlı fakat Şerif bu meseleyi diyalogla çözmek peşinde. Bir yıl bu tartışmalarla geçti, operasyon onayı için ordunun uzun zaman beklemesi gerekti. Hükümet ve ordu arasındaki temel görüş ayrılıkları bunlar. Imran Khan ve Tahir ulGadri, Navaz hükümetine karşı yavaşça ve istikrarlı bir şekilde bir protesto hareketine başladılar. Hareketin temelinde yolsuzlukla mücadele ve seçimlere hile karıştığı iddiası vardı ve Navaz Şerif’in görevinden istifa etmesini amaçlıyor. Bu hareket gün geçtikçe ün kazanıyor ve henüz başlayalı bir ay oldu. Yoksulluk, işsizlik ve yolsuzluk hareket içinde tartışılıyor fakat feodalizm, kabile sistemi ve ABD karşıtı bir dış politika hakkında konuşulmuyor. Bu hareketin arkasında ordunun desteği olduğu genel bir kanı. Parlamentoda 12 partiden 11’i demokrasiyi savunmak adına Nawaz Sharif’in tarafını tutuyor. Parlamentoda bulunan ve Şerif’in karşısında duran tek parti ise Imran Khan’ın partisi ve Şerif’in istifasını istiyorlar. Ayrıca Şerif’in istifa etmesi ve yerine bir teknok-rat hükümet kurulmasını ve bu hükümetin yeni bir seçim gerçekleştirmesini talep edenler de var. Bir iddiaya göre de ordu, parlamentonun da içinde bulunduğu kurumları dağıtacak ve bir askeri darbe gerçekleştirecek. Birçok çevre Navaz hükümetinin bu politik hareketle zayıfladığı konusunda görüş bildiriyorlar. Sonuç olarak bu hükümet işliyor ve neler olacağını yakın gelecekte göreceğiz fakat mevcut politik durum halk açısından olumlu bir değişim işareti göstermiyor çünkü işçilerin ve çiftçilerin bu harekette bir rolü yok. Navaz hükümeti 15 aylık icraatlarında halkta bir rahatlama yaratmadı, hatta ekonomi daha da kötüye gitti. Eğer mevcut hareketin sonucu olarak bir değişim olacaksa bile bu Pakistan’ın alt sınıflarının yükünü hafifletmeyecek. 1947’den beri aynı nüfuzlu ve zengin aileler Pakistan halkını sömürmeye devam ediyor ve bu son politik harekette de yine aynı insanlar var. Tek olasılık ise iktidarın Navaz Şerif’ten diğerlerine geçmesi.

*Gazeteci

İngilizce’den çeviren: Cansu Özyapıcıel

ÖNCEKİ HABER

İşçinin oğlundan en ‘Baba’ film

SONRAKİ HABER

Milli Eğitim Bakanına sesleniyorum

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa