30 Eylül 2014 06:00

Avrupalı genç kadınlar neden IŞİD'e katılıyor?

IŞİD’e katılan genç Avrupalı kadınlar, batı kamuoyunu hazırlıksız yakaladı. Ortadoğu’daki şiddetten fiziksel olarak uzak, özgürlük alanı göreceli olarak daha geniş ülkelerde yaşayan bu kadınların, yaşamlarını, cihatçı erkeklerin 'karısı' olmak gibi çok da dar bir alana sıkıştırmak için bir anda yola çıkmaları tartışılıyor.

Avrupalı genç kadınlar neden IŞİD\'e katılıyor?
Paylaş

Elif GÖRGÜ
İstanbul

IŞİD’e katılan genç Avrupalı kadınlar, batı kamuoyunu hazırlıksız yakaladı. Ortadoğu’daki şiddetten fiziksel olarak uzak, özgürlük alanı göreceli olarak daha geniş ülkelerde yaşayan bu kadınların, yaşamlarını, cihatçı erkeklerin “karısı” olmak gibi çok da dar bir alana sıkıştırmak için bir anda yola çıkmaları tartışılıyor. Aylardır IŞİD kontrolündeki bölgelerde yaşasalar da henüz bir pişmanlık belirtisi göstermediler. 

Irak ve Suriye’de savaşın ortasında kalan kadının güvenliğini savaşarak sağlamaya çalışmasını anlamak daha kolay. Ancak kimliklerin sürekli bir baskı ve birbiriyle çatışma içinde tutulduğu coğrafya ile o baskı ve çatışmayı körükleyen yöneticilerin ülkelerinde yaşayan kadınların uzaktan kurdukları bağlarla hızla radikalleşmelerini anlamak henüz bir çaba seviyesinde. 

Mavi gözlü, sarı saçlı Avrupalı kızların burkalı fotoğraflarına şaşkınlık haberlerinin arasında görünür olmaya çalışan analiz denemelerinin sayısı artıyor.  

RAKKA’DA BİR İNTERNET KAFE

Suriye’nin IŞİD kontrolündeki Rakka kentinde bir İnternet kafe. İçerisi siyah burkalı kadınlarla dolu. Bir grup kadın, İnternetten canlı olarak bağlandıkları yakınlarıyla konuşuyor. 

“Geri dönmeyeceğim anne, bunu artık kafana sok” diyor kusursuz Fransızcasıyla genç bir kadın: “Bu kadar riski Fransa’ya geri dönmek için almadım.” Daha birçok kadın aileleriyle Fransızca konuşarak yaşamlarını anlatıyor. Bağlantının diğer ucunda, kızlarının bu kadar radikal bir seçim yapmasını anlayamayan anneler var. Rakka’da yaşayan bir kadının, gizli kamerayla çekerek bir Fransız televizyonuna gönderdiği görüntüler bu anlattıklarımız. 

YEMEK TARİFİNDEN VAHŞET ÇAĞRISINA

Bunlar da yayımlanan haberlerden bir derleme: Londra Lewishamlı Khadijar Dare, 25 yaşında, iki çocuk annesi ve sonradan Müslüman olmuş bir kadın. Bu yılın başlarında IŞİD’e katılmak için yola çıkarken, ‘rehine öldüren ilk kadın’ olmak istediği tweetini attı. 

Umm Khattab, sosyal medyada Vietnam usülü tavuk yemeği reçeteleri paylaşan, gülen yüzler ve kahkaha efektleri kullanan İngiliz bir genç kız. Fakat bazen de yanına ağır silahlar konulmuş Kur’an fotoğrafları paylaşıyor, İngiltere Başbakanı David Cameron’ın “kafasının kazığa oturtulması” çağrısı yapıyor. 

16 yaşındaki Manchesterli ikiz kardeşler Salma ve Zahra Halane de IŞİD’e katıldıkları için manşetlere çıktılar. İskoçya Glasgow’da yaşayan Aqsa Mahmood ise özel bir okulda öğrenciydi. Türkiye üzerinden Suriye’ye gitti, Twitter hesabından Müslüman erkeklere IŞİD’e karşı saldırılara yanıt verme çağrısı yaptı. Babası Muzaffer basına yaptığı açıklamada, “Biz ılımlı Müslüman bir aileyiz, ona ne olduğunu anlayamıyoruz, büyük şok oldu” dedi.

14 FARKLI ÜLKEDEN YÜZLERCE KADIN

Avrupa’da doğmuş büyümüş ve yaşam standartlarını bırakıp “kafa kesmek”le ünlü bir cihatçı örgüte katılmak için Suriye’ye giden ya da bunun çağrısını yapan genç kadınlar... Batı kamuoyu bu olguya çok hazırlıksız yakalandı. 

15 Eylül tarihli CNN haberine göre IŞİD’in yabancı ülkelerden gelen militanlarının yüzde 15’i kadın. 14 farklı ülkeden gelen yüzlerce kadın var. 

Neden? En çok sorulan soru. Kesin yanıt yok, anlama çabaları öne çıkıyor. Örneğin İngiliz The Independent gazetesine “Kadınlar Irak ve Suriye’de IŞID’e katılmak için neden Britanya’yı terk ediyorlar?​” başlıklı yazı yazan Erin Marie Saltman, “Medya ve toplum genç kadınların bu ani görünen radikalleşmesi, IŞİD’e katılması karşısında şok olmuş görünüyor. Fakat bu süpriz olmamalıydı. Aslında, bu kadınların radikalleşmek için erkeklerden daha az nedeni olduğunu varsaymak için bir neden yok” diyor.  

Yabancı erkek savaşçıların dünyayı dolaşarak Müslümanların amaçları için ülkelerini terk etmeleri ve ütopya bir devlet kurmak ya da şehit olmak isteyen cihatçılara katılmak yaptıkları yolculuğun hikayelerinin kadın dinleyicileri etkilediğini yazan Saltman, “Bazı kadınlar için bir cihatçının karısı olmak, nihai amaç yani halifelik için savaşan ‘gerçek bir erkek’e hizmet etme romantizmini taşıyor” iddiasında. 

Çelişkili olsa da bu Müslüman genç kadınlar, yaşamlarını geride bırakarak Irak ve Suriye’ye gidebilmeyi ‘özgürleştirici’ buluyorlar. 

RADİKALLEŞMENİN TEMELİNİ ANLAMAK 

Forreign Affairs’e “Savaşçı kadın aşırılığını anlamak“ başlığıyla yazan, aynı zamanda Birleşmiş Milletler için toplumsal cinsiyet çalışmaları yapan, kadın siyasi kimliği ve cinsel şiddet üzerine araştırmaları bulunan bir akademisyen olan Nimmi Gowrinathan, çoğunluk için kadınların şiddet gösteren aşırılar olması fikrinin paradoksal olduğuna dikkat çekiyor. “Neden kendilerini baskı altına almak isteyen politik bir mücadeleye katılsınlar ki?​” diye soranların çoğu için kadınların, “doğaları gereği erkeklerden daha barışçıl ve silahlı bir isyana katılmış bir kadın erkeklerin oyununda yem olmaktan fazlası olmadığı” çıkarımları yaptığını ve IŞİD’li kadınların bu iki çıkarımı da yalanladığını belirtiyor. 

IŞİD’in insanlık dışı şiddetinin, Ortadoğu’da yaşanan çatışmanın kökenlerinin mezhep-kimlik çatışmasına dayandığı gerçeğini örttüğüne dikkat çeken yazar, IŞİD’in silahlı kadın birliği olan Al Khansaa’nın da tam olarak kimlik politikalarına dayandığını ve Sünni Müslüman olarak baskı altında hisseden genç kadınlara yöneldiğinin altını çiziyor. 

Gowrinathan’ın şu uyarısı önemli: “Eğer politika uygulayıcıları bu motivasyonlara bakmaz, kadın savaşçılarda, erkek liderliğinde yönetilen enstrümanlardan fazlasını görmezlerse, kadınlar içindeki (dini) aşırılığı engellemekte başarısız olacaklardır.” Aynı konuda CNN’e yazan Woodrow Wilson Uluslararası Enstitüsü Başkanı Jane Harman da benzer bir uyarı yapmış: “Radikalizme karşı mücadele radikalleştirileni anlamayı gerektirir”

SAVAŞTA EN GÜVENLİ YOL SAVAŞMAK

IŞİD’li kadınlara daha sosyolojik yaklaşan Gowrinathan, çoğu kadın için savaş bölgesinde güvenliğini sağlamanın yolunun savaşa katılmak olabileceğini söylüyor. 

Kadınlar, dünyanın çatışma bölgelerinde zor durumda kalıyor, mülteci kamplarında maddi yoksunluk çekiyor, militarize edilmiş alanlarda taciz ve tecavüz korkusu altında yaşıyor. Bu kadınlar için savaşa katılmak bazen hayatta kalmanın tek yolu.  

Gowrinathan, 2005 yılında Sri Lanka’da Tamil Özgürlük Haraketine katılan kadın komutanlarla yaptığı görüşmelerden örnekler veriyor: “Kadın komutanlar için birinci motivasyon güvenlikti. Militarize edilmiş alanlarda sürekli korku altında yaşamak Tamillere karşı adaletsizlik olduğunu anlamama neden oldu, diyordu bir komutan; sonuç olarak eşit haklar için savaşmaya karar verdim. Korunaksızdım çünkü kadındım, hedeftim çünkü Tamil’dim, diyor bir başka kadın kumandan. Savaşın karmaşıklığında hayatta kalmak hangi kimliğinizi seçtiğinizle ilgili bir şey olabilir. Iraklı kadınların çoğu, IŞİD’i politik olarak temsilcileri olarak görmekten çok, güvenliklerinden endişe ettikleri için silahlanmayı kabul ediyor. Birçok olayda, şiddet tek politik ifade biçimi olarak kalıyor. Kadın aşırılığına karşı mücadelede, Batı, kadınları savaşmaya iten mağduriyetleri anlamalı ve onları ortadan kaldırmalı.”

GELENEKSEL ANLAYIŞ YETERSİZ

Genç kadınların IŞİD’e, cihatçı harekete katılımının nasıl engellenebileceği üzerine analizlerin ortak noktası geleneksel yöntemin; maddi ve mesleki desteğin işe yaramayacağı yönünde. Savaş bölgelerindeki kadınlar, hayatlarının her alanında ve her anlamda derin olarak marjinalleşmiş durumda. 

Bir siyasi rant alanı olarak dini kimlikleri üzerinde her dönem yeniden üretilen çatışmalar ekonomik gereksinimlerle aşılabilseydi Avrupalı kadınların Suriye’ye gitmesi bir olgu boyutuna gelmezdi büyük ihtimalle. 

Öte yandan hali hazırda savaşın ortasında yaşayan kadınlar için de yoksulluk dışında politik olarak ses çıkaramama durumu da radikalleşmeye iten nedenler arasında sayılıyor.

Rakka kentindeki Al Khansaa kadın birliği silahla ve yetkiyle donatılmış durumda. Farklı seviyelerde olsa her muhafazakar toplumda zaten erkeklerin kuralları altında “kadınların ehlileştirilmesi, düzene uydurulması” görevini bir şekilde üstlenen kadın, bunu IŞİD kontrolündeki bölgede de yapıyor. IŞİD sözcülerinden Abu Ahmad da, “Birliği kadınlar arasındaki dini farkındalığı artırmak, kurallara uymayanları cezalandırmak için kurduk” açıklaması yapmıştı. 

CİNSİYET VE ŞİDDET ÜZERİNDEKİ ÖN YARGILAR

Nimmi Gowrinathan, “Batı IŞİD’li kadınları anlamayı başarabilmesi için cinsiyet ve şiddet konusundaki önyargıları yeniden gözden geçirmesi gerekli” diyerek şöyle açıklıyor: “Irak’ta, Gazze’de, ya da herhangi başka bir yerde, medya, kadınları kurbanlar ve erkekleri vahşi yırtıcılar olarak yansıtmakta aceleci. Fakat bu her zaman doğru değil. Kadının şiddet içindeki rolünü anlamaktaki bu eksiklik çatışmanın ötesinde de sorunlar yaratıyor. Barış girişimleri kadınları stratejik tartışmaların dışında tutuyor, sadece kadın haklarıyla ilgilenmeyi dayatıyor. Bu bakış sürdürülemez. Sonuçta barış, farklı perspektiflerin katılmasıyla inşa edilebilir ve toplumsal cinsiyet sorunları sürdükçe kadınların sesi duyulmayacaktır. Kadın savaşçılar kişisel ve aynı zamanda politik birer güçtür. (...) Dünya bu gerçeği görmezden gelirse, savaşın sürmesine neden olan kimlik politikalarıyla başetme şansı kaçırılır.”

SOSYAL MEDYADA CİHATÇI ‘GIRL POWER’

Sosyal medya çihatçı genç kadınların ‘görünür’ olduğu önemli bir alan. The Atlantic haber sitesine konuşan Norveç Savunma Araştırmaları Kurumu Uzmanı Thomas Hegghammer, IŞİD’in kadınlarla bu ilişkisinin diğer cihatçı örgütlerde olmadığına dikkat çekmiş. Hegghammer, Avrupalı yüzlerce kadının sosyal medyadaki IŞİD desteği ile ilgili, “Çoğu kendilerini güçlü kadınlar olarak gösteriyor ve sıklıkla batının ‘baskı altındaki Müslüman kadın’ tektipleştirmesiyle dalga geçiyor. En azından sosyal medyada ‘cihatçı kız gücünden/cihadi girl power’dan söz edebiliriz” yorumu yapıyor.  

Bu kadınlar sadece Müslümanları IŞİD’e ikna etmekle kalmıyor, kadınlara nasıl cihatçı eşler bulabilecekleri, Suriye’ye yolculukta nelere dikkat etmeleri gerektiği gibi ‘pratik’ yardım da sunuyor. 

IŞİD’İN RAKKA’DAKİ EVLİLİK OFİSİ

Bu konu üzerine kafa yoran bir başka kadın breitbart.com’a yazan Mary Chastain. Chastain, başlangıçta IŞİD’in kadın katılımını kabul etmediğini ancak “yerel kadınların İslami kurallara uymaya ikna edilmesi” için ihtiyaç duyulunca bu durumun değiştiğini yazıyor. Sadece James Foley’in öldürüldüğü gün Twitter’da 30 bin yeni cihat çağrısı yapan hesap açılmış ve özellike Jihadi Jane ismini kullanan İngiliz kadın gibi çok sayıda Avrupalı kadının varlığı öne çıkmış. Bu hesapların çoğu kapatılsa da farklı isimlerle yeniden açılıyor. 

Chastain’a göre kadın katılımı, gelecekteki IŞİD militanlarının yetiştirilmesi için de fırsat görülüyor. Chastain, Rakka’da IŞİD’in bir evlilik ofisi kurduğunu da belirtiyor: “Kadınlar arasındaki ilişki de önemli. Sosyal medyada kadınlar birbirlerine sevgi ve şefkatle yaklaşıyor. Gerçek kızkardeşler ve en iyi arkadaşlar gibi davranıyorlar, arkadaşlık ihtiyacı çeken kadınların bu ihtiyacını gideriyorlar.”

ÖNCEKİ HABER

\'Kitap okumaktan, kitap okuyamaz hale geldik\'

SONRAKİ HABER

Parkomat işçileri: Rant kavgasının kurbanı olmayacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...