29 Eylül 2014 06:00

‘Önceden cennette mi yaşıyorduk sanki...’

Yaklaşık 150 bin işçinin çalıştığı OSTİM ve İvedik OSB işçileriyle Suriye ve Ortadoğu’daki şiddetlenen savaşın yarattığı zorunlu göç ve ucuz işçilik üzerine konuştuk. Kimi halinden memnun, kimi memnun olmamakla birlikte “Onlardan önce sanki Cennette mi yaşıyorduk da Suriyeliler’e kızalım” derken, kimi de “Biz kendimizi doyurduk bir onlar eksikti” diyerek şikayet ediyor. Ancak OSTİM’in gerçeği, kuralsız çalışmanın Suriyeli göçünden çok önce olağanlaştığı.

‘Önceden cennette mi yaşıyorduk sanki...’
Paylaş

Ayhan AYDOĞAN*
Ankara


Yaklaşık 150 bin işçinin çalıştığı OSTİM ve İvedik OSB işçileriyle Suriye ve Ortadoğu’daki şiddetlenen savaşın yarattığı zorunlu göç ve ucuz işçilik üzerine konuştuk. Kimi halinden memnun, kimi memnun olmamakla birlikte “Onlardan önce sanki Cennette mi yaşıyorduk da Suriyeliler’e kızalım” derken, kimi de “Biz kendimizi doyurduk bir onlar eksikti” diyerek şikayet ediyor. Ancak OSTİM’in gerçeği, kuralsız çalışmanın Suriyeli göçünden çok önce olağanlaştığı.

SURİYELİ YOKSA ÇOCUK İŞÇİ VAR

Metal atölyesinde ustabaşı olarak çalışan Adnan Halıcı’ya OSTİM’in göçmen Suriyeli işçiler geldikten sonraki halini sorduğumuzda, cevabı beklemediğimiz bir yerden, çocuk işçilik üzerinden veriyor. Son üç senedir tüm atölyelerin OSTİM’deki Çıraklık ve Meslek Yüksek Okullarından stajyer işçi talep ettiğini anlatan Halıcı, stajyerlerin ücretlerinin 250 TL olmasını fırsat bilen patronların işçi çıkartıp yerine dört-beş tane çocuk çalıştırdığını söylüyor.

Bir hafta önce patronlarının çocuk işçilerden bir tanesini simit almaya yollarken arkasından “Karşıya geçerken dikkat et aman” demesini gülerek anlatıyor, “İçerde 10 tonluk silindir preste çalışmak 15 yaşındaki bir çocuk için çok güvenli, karşıdan karşıya geçmek güvensiz öyle mi” diyor. Adnan usta, hal böyleyken gelen Suriyeli işçilerin durumlarını çok değiştirmediğini, zaten durumlarının daha kötü olamayacağını düşündüğünü belirtiyor.

SAVAŞTAN KAÇAMADI

Savunma sanayi için kamyonet modifiye eden bir firmada çalışan kaporta işçisinin anlattığı savaştan kaçan Suriyeli işçilerin ruh halini gözler önüne seriyor. Genç işçi, bir ay önce patronlarının etrafı derleyip toplasın diye getirdiği Suriyeli işçinin, ürettikleri araç bitince elindeki faraşı bırakıp kaçtığını anlatıyor. Savaştan kaçan bir insanın kilometrelerce öteye gidip çalıştığı yerde askeri bir araç gördüğünde verdiği tepki, savaşın aslında sadece fiziksel bir şey olmadığını, açtığı yaraları her gittiği yere götürdüğünün kanıtı.

‘PATRON GÖRMEZDEN GELİNCE’

Kendini “ülkücü” olarak tanıtan bir işçi ise, Suriyelilerle aynı ortamda bulunmak istemediğini söylüyor. Ama gerekçesi Suriyeli işçiler nedeniyle ücretlerinin aşağı çekilmesi değil. Onun gerekçesi, resmi tarihin “Araplar bizi arkadan vurdu” tezine dayanıyor. Ama başından geçen bir olayı anlatırken meselenin bu kadar basit olmadığını kendi de itiraf ediyor: “Geçen ay İstanbul’a gitmiştim. Halinden zengin olduğu belli olan bir Arap yürürken yanında dilenen bir Suriyeli gördü. Ona o kadar tiksinerek baktı ki, içimden dedim ‘İkiniz de Arapsınız, nasıl bir birinizden bu kadar iğrenirsiniz’. Sonra geçen hafta bir alışveriş merkezinde çocuğumu gezdirirken patronu gördüğüm gün aklıma geldi. Patron beni görmemek için o kadar çaba sarfetti ki, dedim ‘Acaba neden böyle yapıyor? Geçmişte bir hançer meselemizde yok halbuki.’ Orada çok işkillendim. Kendimi Suriyeli dilencinin pozisyonunda hissettim. Sonra kendime kızdım bir müddet nasıl kendini hançerciyle bir görürsün diye. Ama işte düşündükçe işkilleniyor insan bizim ‘asil kanımız nedir’ diye. Sanki mesele Arap-Türk meselesi değil bu işte başka bir iş var gibi ama neyse...”

‘OSTİM’DE YENİ BİR ŞEY YOK’

Suriyeli işçi sayısı az olan OSTİM'de bile savaş ve göç tüm ağırlığıyla hissettiriyor kendini. OSTİM’lilerin Suriyelilerin gelip gelmemesi hakkında ne düşündükleri farklılık göstermekle birlikte farklılık göstermeyen şey Suriyeliler gelmeden de çok iyi şartlarda çalışmadıkları. OSTİM’de hayat “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” romanındaki gibi: Değişen hiçbir şey yok. Kuralsızlık, esneklik, güvencesizlik Suriyelilerden önce de vardı. Örgütlü bir mücadeleye girişilmese yarın da var olacak.

* OSTİM İşçi Komitesi


 

ÖNCEKİ HABER

‘Sen Kürt değilsin, senin burada ne işin var?’

SONRAKİ HABER

Sigortasız, asgari ücretle çalışıyor sağlığımızı kaybediyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...