28 Eylül 2014 08:15

Kantonlar’dan ölümüne korkan Daltonlar

Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Yine mızmız sıkıntı, yine hep vıdıvıdı, yine hep televizyon, yine hep Ortadoğu…” dizelerinde olduğu üzere, dün veya bugün, eski ya da yeni, hiç fark etmiyor, bu tekrar hissini, tüm hücrelerimize taşıyan lanet ezber, asla bozulmuyor, bildik ve alışıldık bir karmaşa, inadına hüküm sürüyor.

Kantonlar’dan ölümüne korkan Daltonlar
Paylaş

Alper TURGUT

Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Yine mızmız sıkıntı, yine hep vıdıvıdı, yine hep televizyon, yine hep Ortadoğu…” dizelerinde olduğu üzere, dün veya bugün, eski ya da yeni, hiç fark etmiyor, bu tekrar hissini, tüm hücrelerimize taşıyan lanet ezber, asla bozulmuyor, bildik ve alışıldık bir karmaşa, inadına hüküm sürüyor. Kibbutzlar, nasıl İsrail’in, kökleşmesini ve büyümesini sağlamışsa, kantonların da, benzer bir etki yaratacağı mutlaktır dedim birine, aman be abi, peygamberlerin tümü, Ortadoğu’yu düzeltemedi, bir cacık olmaz bu coğrafyadan diyerek, kusturma potansiyelli klişeyi yineledi. Evet, pek çok insan, aslında Ortadoğu’dan umudunu, çoktan kesmiş durumda, kantonların varlığı bu yüzden önemli ve değerli… Yeni bir yapı, yeni bir yol, yeni bir soluk, yeni bir tutku ve yeni bir umut gerekiyor, bu kanlı ve bereketli topraklara…

Önceki gün Facebook sayfamda yazdım; “Rojava, Şengal ve Kobane’ye, Türk, Kürt, Arap, tüm zengin ve etkin sınıf, yani statüko sevdalısı herkes, kesinlikle karşı ve yok etmek istiyorlar, o hattı... Çünkü kantondan, özerklikten, ezberlerinin bozulmasından nefret ediyorlar, aşiret düzeni hep hüküm sürsün, feodal düzen yıkılmasın ve biat kültürü, özgürlükle yok olmasın istiyorlar. Mezhepten, milliyetten öte bir durum bu, yeni bir umut, ölümüne korkutuyor onları...” Aman da, aman, resmen direkt mesaj yağmuruna tutuldum, ne Kürtçülüğüm kaldı, ne teröristliğim… Lakin bildiğimi ve hissettiğimi açıklamakta tereddüt etmem, bugüne kadar beni, olmadığım şeylerle yaftaladıkları, kulp taktıları için, omuz silktim, geçtim. Lan arkadaş, kaç kez söylemem gerek, tüm aidiyetlere karşıyım ben, özgür düşüncenin ve hür iradenin, barikatıdır aidiyet, neyse, her neyse… Sadede geleceksek; adalete değil, esarete âşık olan bu Daltonlar, Kantonlar’a elbette karşılar, çünkü tırsıyorlar, çünkü ürküyorlar, çünkü korkudan, iliklerine dek tir tir titriyorlar. IŞİD pisliğini, en genç ve en sevimli Dalton ile bir tuttuğum için, Averell’den özür diliyorum. Ancak kullanılmaya en müsait olan da o, ne yazık ki… En bücür görünen, ama tehlikeli olan Joe Dalton, kimdir, nedir, onu da siz hesaplayın artık. Evet, IŞİD, sadece bir aparat, bir maşa, onu kullanan eller bambaşka… Bugün IŞİD’dir görünen yüz, yarın yerine bir başka bela gelir, sürekli kuklaya odaklanan, onu oynatan parmakları fark edemez, haliyle…

‘KANTONLARIN YAYILMA İHTİMALİNDEN KORKUYORLAR’

Türk, Kürt, Acem, Arap, vs. milliyet ve mezhep gözetmeksizin neredeyse tüm biatçılar ve muhafazakârlar, kantonlara karşıdırlar, bunda anlaşılmayacak bir şey yok, cephede savaşan kadınlar, eşitlik söylemleri, ortak yaşam alanları, kantonların yayılma olasılığı, cazibe merkezlerine dönüşme ihtimali, kurulu düzeni tehdit ediyor, bunca feryat figanın, ötekileştirme çabasının ve reddetme halinin nedeni bu...  

Salt klavyeden ahkâm kesmeyip, kalkıp da Kobanê’ye desteğe gidenler, otobüslerle yollara düşenler, yaşamlarını hiçe sayanlar, iyi ki varlar. Tanklarla üç yönden saldıran sırtlanlara karşı koyan, Kuzey’de de memleketin icadı tampon ile sıkışan bu insanların katledilme planını görüyor ve bu kanlı oyuna karşı çıkıyorlar. Hesaplar, kitaplar, tuzaklar, sinsi manevralar coğrafyasında, fırıldakların bile başını döndüren, politik kıvırtmalara rağmen, dik duran, yeni bir yaşam arayan insanlar da var, üstelik ‘kelle’ pahasına oradalar, mezheple, milliyetle, bitmeyen hırs, dizginlenemeyen öfke, sonsuz kin, almaya doyulamayan intikam ve kadim kan davasıyla değil, insan ve vicdan cephesinden, paylaşma ve dayanışma duygularıyla bakabildiğimiz an, Ortadoğu’ya kader diye belletilen zulüm sona erebilir, işte o zaman yeni ve halkların kardeşliği için gerekli bir dünya kurulabilir.  

‘DİRENİŞ VE VAR OLUŞ MÜCADELESİ...’

Bu satırlarla boğuşurken Kobanê’den çelişkili haberler geliyor, tüm acımasız saldırılara karşın, direniş ve var oluş mücadelesi sürüyordu. Bunu salt Kürt davası olarak değil, kadın-erkek eşitliği savaşı, yoksulların zenginlere tepkisi, din kisvesi altında, resmen uydurulmuş şeyin, hayatı esir almaması ve Ortadoğu’nun geleceği için ortak inşa hattı olarak görmeli… Kapitalist, emperyalist güçler, bölmek, güçsüz kılmak, halkları birbirine düşürmek ister ve isteyecektir de, bu doğaldır, olağandır, tek tek kolay kırılırsınız, parçalandıkça daha rahat güdülürsünüz, egemen gözüyle, gayet de mantıklıdır. Çözüm ise her zamanki gibi birleşmekten, isyan etmekten, olağanı, olağandışı hale getirmekten geçiyor. Yoksa kan emiciler giderek daha da çoğalacak, bugün uzakta, güvende ve huzur içinde olduklarını düşünenler, yarın gerçekten pişman olacaklar. Çünkü bu ölümcül bir enfeksiyon, biricik amacı da yayılmak.

ÖNCEKİ HABER

Gayya Kuyusunda su ararken...

SONRAKİ HABER

Biz biz olalı böyle vahşet görmedik...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...