28 Eylül 2014 07:53

Baliğ

Döl verebilme ve döl tutabilme. Kaliteli hayvancılık kriterlerinden filan bahsetmiyorum. İleri demokrasiyle yönetilen bir ülkenin eğitimle ilgili kararlarını alırken baz aldığı ölçütlerden biri mevzu bahis burada.

Baliğ
Paylaş

Özge KURU

Döl verebilme ve döl tutabilme.  Kaliteli hayvancılık kriterlerinden filan bahsetmiyorum. İleri demokrasiyle yönetilen bir ülkenin eğitimle ilgili kararlarını alırken baz aldığı ölçütlerden biri mevzu bahis burada. Döl verebilecek duruma gelme yani ergen, yani baliğ olma. İki vücut sıvısıyla ispatlanabilen durum. Kız çocuğunda adet kanı, erkek çocuğunda meni. Fizyolojinin doğallıktan çıkıp toplumsal baskı unsuru haline geldiği nokta aynı zamanda. Mükellefiyetin “akıl ve baliğ” ikilisiyle başlama durumu. Onu sonra anlatırım fakat Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı israfa ne demeli?

İKİ KELİMELİK DEĞİŞİKLİK

Ortasında cayır cayır bir meşalenin yandığı bir kitapla zihinlerimizdeki görsel şemalarda yerini alan MEB –ki bana hep o ateşte yakılacakmış gibi gelir o kitap, kolektif bilinçaltı işte- bir iş yaptı bu hafta. Öğrencilerin kılık kıyafetini belirleyen yönetmelikten iki kelimeyi çıkardı. Başı açık. Hayır, niye bu kadar cimrisin MEB? Hem bu kadar cimri hem bu kadar müsrifsin? Çıkarmışken elini korkak alıştırmayacaktın. Ne var ne yok silip atacaktın 4.madde de. Yaptığın masrafa, harcadığın enerjiye yazık. Yönetmelik değişecek, ülkedeki bilmem ne kadar ortaokula ve liseye tebliğler tebellüğler…. Ne bileyim  aşıverseydin bendleri maddelere sığmayıp taşsaydın. “(Öğrenciler) Yırtık veya delikli kıyafetler ile şeffaf kıyafetler giyemez,  vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler ile diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek giyemez, siyasî sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamaz ve giysileri giyemez”den niye esirgedin başı açık ifadesine verdiğin azad ünvanını?
Başı açık olmak zorunda değil diyorlar, oldukça geniş bir özgürlük aslında. Mesela ben şapkayla, bereyle, kızıl bir yemeniyle (hop, siyasi sembol mü içerir?) ya da bu yazıları süzdüğüm hunimi kafama takıp girebilirim derslere. Ama yine de bak demedi deme, dost var düşman var. Böyle yaptığında tek tip bir eğitim anlayışını/yaşam tarzını/cinsiyet önceliğini filan dayatmakla suçlayacaklar diye korkuyorum seni.
Benimki demokrattan çok demokratlık işte. Yoksa Sayın Arınç zaten bu düzenlemenin “orta öğretim kurumlarında başörtülü olarak eğitime devam etmek isteyen kız öğrenciler için bir zaruret” olduğunu söyledi. Bu açıklamayı da bizzat -kariyerine kahkaha ve dekolte dedektörlüğünü de ekleyen- Sayın Arınç’tan dinlemenin hangi değirmene su taşıdığını da hepimiz çok iyi biliyoruz elbette. Manidar zamanlar efendim.

BALİĞ AMA AKIL DEĞİL

Döle ve akabinde baliğ olmaya dönelim sayın okur. Eğitimde yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik durum, bilişsel dönemler ya da öğrencinin kişilik özellikleri göz önüne alınarak kararlar alınması akıl işidir. Programları, içeriği yani hamurun kabını buna göre belirlersin. Tek başına, sağlam bir torpille yalnızca “başı açık” ibaresine verilen bu desturda Yılmaz Özdil’in enter tuşunu ödünç alıp sorayım. Peki…
Öğrencinin “cinsel olarak aktif” olma potansiyeli üzerinden engellemeye yönelik karar alınması?
Cinsel aktifliği, psikolojik hazırlılık durumunu hiçe sayarak yalnızca adetin başlangıcı olarak kabul ederek?
Evrensel yasalarda 18 yaş altındaki tüm bireyler çocuk olarak tanımlanırken 10 yaşlarında kız öğrencileri kadın olarak görerek?
Liseli genç kadınlar daha kendilerini keşfedememişken cinselliklerinin üstünü örterek?
Serbesiteyi yalnızca kadını cinsiyetinden tarif eden ve cinselliğe ket vurmak için kullanılan bir kıyafete tanıyarak?
Ve yine serbesiteyi tek bir inanışın mensuplarına vererek?
Tüm bunlar baliğdir belki ama bilim, laiklik, demokrasi denince akıl işi midir?

BEN MALIMI TANIRIM

Aman diyeyim statükoya tutunduğumu filan sanmayasın sayın okur? “İlla başın açık derse gireceksin” diyenle aynı yerde olmadığımızı dünya aleme ispat etmek zorunluluğu bile meseleyi çok gerilerden tartışmak olur.
Okullarda özgürlüklerin ayrımsız herkes için olduğunu ezber ettirilirken kişiler, kimlikler filan değil en başka kıyafetler arasında ayrım yapılıyorsa, Tv’de dekolte, parkta şort, okulda diz üstü etek edepsizleştirilip –kumaşa atfedilen öneme bakın sayın okur, Milano moda haftasında yok bu önem- baş örtüsü özgürleştiriliyorsa senin o anlattığın demokrasi filan havada bulut. Gölge etmesin başka ihsan istemeyiz. Zira zorunlu din dersini kaldırıyoruz dediniz üç tane daha din dersi resmi seçmeli-fiili zorunlu oldu. Liseleri dönüştürdünüz, artık hepsinde imam hatip kanunları geçerli.”İbadet zorunlu mu canım” diyerek  kulüp odalarını, reviri filan geçtim soyunma odalarının olmadığı okullarda mescitleri şart koştunuz. Biz malımızı tanırız. Serbest bıraktıklarınız kısıtlayacaklarınızın garantisi oluyor da ondan bu feryadımız.
O değil de okullarda başörtüyü serbest bırakılıp, mini etek, yırtmaç filan yasaklanıyor ya. Birileri kalkıp “benim başörtülü öğrencimmmm” demesin sonra. Ya da resmi elle onaylanan başörtünün karşısında yasaklanan miniler, dar pantolonlar okullarda da tacizin tecavüzün gerekçesi edilmesin. Bak o zaman külahları fena halde değişiriz.

ÖNCEKİ HABER

Koalisyon, Girê Sipî\'deki yakıt depolarını vurdu

SONRAKİ HABER

Huzur patronsuz bir yaşamda!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...