27 Eylül 2014 06:00

Jehan Barbur: Ses çıkarabildikçe nefes alıyorum

Jehan Barbur yeni albümü 'Sizler Hiç Yokken'le karşımızda. Albümün güzel sözleri olan iyi şarkıları var. Ama en çok da mevsimi ve kokusu olması dinleyeni etkiliyor. Evet sonbahar mevsimine sahip albüm ve evet sarı kokuyor.

Jehan Barbur: Ses çıkarabildikçe nefes alıyorum
Paylaş

Sevda AYDIN
İstanbul

Jehan Barbur yeni albümü “Sizler Hiç Yokken”le karşımızda. Albümün güzel sözleri olan iyi şarkıları var. Ama en çok da mevsimi ve kokusu olması dinleyeni etkiliyor. Evet sonbahar mevsimine sahip albüm ve evet sarı kokuyor. Çağdaş kadın ozan geleneğinin önemli sanatçılarından biri Jehan Barbur üretkenliği ve özgünlüğüyle çalışmalara kendi has rengini veriyor. Kendi deyimiyle ‘derdi özünde.’ Ve şimdi bohçasından çıkan yeni hikayelerle, yeni dizelerle ve cazın en güzel tınılarıyla aramızda ...

Dördüncü albüm: Sizler Hiç Yokken de geldi. “Uyan”, “Hayat” ve “Sarı”dan sonra, o kadar konserler, kitap, yazılardan sonra nasıl bir his içindesiniz? 

Bazen tamamıyla bir boşluk bazense bir yük! O kadar çok şey yapma gayretinden sonra niyeyse hiçbir şey yapmamış, yapamamış gibi… Üretip içinden atınca dışra, sanki her şey boşluk ve yenidenliğe aç! Yeniden yazmaya, üretmeye… Hayat öyle bir yer oldu ki, sussan dert, susmasan kendine dert. Ama kötü değil, iyi hissediyorum. Ses çıkarabildikçe nefes alıyorum ben. Bir şey olmak için sıralamıyorsun ki “Bak bunları yaptım diye”! Hepsi iyi olmak için değil, daha iyi insan olmak için aslında.

Sizinle en son “Sarı” albümü için buluşmuştuk ve bana ‘Benim için hayat sarı’ demiştiniz. Bu albüm de kuşkusuz hayat için bir şeyler söylüyordur size. Nedir o?

Hâlâ onun ne olduğunu soruyorum kendime. Hayat ne? Ne diye? Ama albüm kapağım ve ilk şarkım gibi derdim özümde. “Ellerimde kelimeler, ne yapayım ellerimle!” Yokluk ve yoksunluk için hayat. Bunu anlamak, algılayabilmek, gidermek değil belki ama yer bulmak için kendi özüne.

‘DAHA HAFİFİM SANKİ ARTIK’

Bu albümde de görüyoruz ki sözlerin size ait olduğu pek çok şarkı var. Anlıyorum ki masanızda duran dizeleri, çekmecenizde duran eski fotoğrafları, çıkınlara sarılıp saklanmış hatırları çıkarmışsınız birer birer yerlerinden. Tabii bugünün heyecanları da çekiştirmiş eteğinizden... 

Elimde kalan son şeyleri çıkardım, başka da çok bir şey kalmadı bohçamda. Ama biriktirmeye çalışacağım, kendime zaman verdikçe, verebildikçe. Daha hafifim sanki artık! İyi anlamda… Bu albümde daha derin bir nefes çıkardım içimden; ben öyle hissediyorum. Değer olarak değil, içerde birikmişlik olarak. Daha da içerden, daha da kanırtarak kendimi… Dolaylamadan çokça. Aslı neyse içimde, o oldu sözümde. Her zamanki gibi, ama bu sefer biraz daha fazla cesaretle… Daha da evrilerek öğrendiklerimle

Albümü biraz sizden dinleyelim.. Kimler misafir olacak dinleyicilerinize, hangi hikayelerin ezgisi oldu bu albüm?

Benim hikayelerim biraz, biraz da herkesin olsun istedim. Bencillikle paylaşılmaz hikayeler. Ortaktır yaşanmışlık, aynı hayat, aynı hissiyat. Adamlar, kadınlar, analar, babalar, ayrılıklar, aşklar, nefessizlikler, sevgisizlik, yoksunluk, ama hep umuttur misafir ettiğim; en azından kendime. Kendimeyse elbette beni her dinleyene.

CEMİYETTE DE CAMİADA DA PİŞMEDİK, YANDIK

Sizin adınızın geçtiği en sık cümlelerden biri de çağdaş kadın ozan geleneği örnekleri oluyor. Ne dersiniz müzik camiası bu geleneğe yeterince sahip çıkıyor mu?

Bir camia yok ki herhangi bir değer yahut geleneğe sahip çıksın. Kişi ve dinleyici sevdiğine sahip çıkıyor, bulduğuna, keşfettiğine. Bu en önemlisi bence... Geri kalanı camia değil, ne yazık ki piyasa ve tekel! Bir yaptırım ve sunum zorlaması. Vasıfsızlaştırılmaya çalışılan bir halka müzik camiası diye sunulan geniş bir yelpaze yok ki! Bunu birçok müzisyen adına söylemeyi müsaadenizle on yıldır bu işi  her alanında kendi başına yapmaya gayret eden biri olarak hak görüyorum. Biz cemiyette de camiada da pişmedik, yandık!

Bu alanda özgün yorumlarınız ve üretkenliğinizle önemli yere sahipsiniz. Çağdaş kadın ozan geleneğinin hak ettiği yere gelebilme, daha üretken bir yer olabilmesini sağlayacak zemin ne olabilir. Gözlemleriniz, çözüm önerileriniz vs. neler?

Hiçbir önerim yok! Zaman, algı, farkındalık, maddiyat değil maneviyatın değer kaygısı… Bunlar yoksa, zaten ne geleneği, ne müziği, ne değeri? Hep dediğim gibi; yaz, çiz, albüm yap denize at; birileri bulur, o da yeter sana.

“Sarı”dan kısa bir sonra ilk kitabınız “Çatıdaki Çimenler” gelmişti. Kitabınız için “Üç albümden sonra tekrar çocukluğuma, yazılarıma dönmek istedim” demiştiniz.  Bugünlerde benzer duygularla sarıldığınız sayfalar var mı?

Ben hep Edip’e sarılırım. Hala da Edip Cansever’in üstüne sarılamadım bunca gerçek başkalarının sayfalarına.

O ŞARKILAR CAN BULDU...

Fırat Tanış’ın ilk albümünün de prodüktörlüğünü siz yapıyorsunuz. Nasıl keşisti yolunuz Tanış’la?

Sen istediğin de her şey olur, yeter ki iste. Ben onun şarkılarını evimde, yolda, her yerde dinlemek istedim, bir vesileyle başka bir iş için buluştuğumuzda “Ben sana albüm yapmak istiyorum” dedim o da kabul etti. Benim öylesi içime sinen bir albüm oldu ki! Umarım dinleyenler beğenir. O sesin bu şarkıları söylemesi gerekti. Küçücük aklımla buydu hayalim. Ben hayallerim için yaşıyorum. Kocaman bir hayal değil belki ama ben o şarkılara can vermek istedim; herkes o candan az biraz faydalansın isterim. Çünkü ne güzel söyler, ne güzel yazar Fırat Tanış. 

Yıllardır istediğim bir şeydi ve oldu. Şimdi az bir zaman sonra dinleyiciyle buluşma vaktidir. O şarkılar can bulacak, ne güzel… Bundan daha büyük bir hediye, mükafat olamaz. Mutlu olsun insanlar en az bir an için, ve bunda benim de bir payım varsa bil ki bu dünyanın en zenginiyim.

ÖNCEKİ HABER

ArtInternational, 80 galeriyle kapılarını açtı

SONRAKİ HABER

Kobanê sınırında teyakkuz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...