Hong Kong’a hoş geldiniz

Hong Kong’ta binlerce Çinli mülteci oturum izni almak için bir arafta bekliyor. Mültecilerin bu bekleyişi genelde  sağlıksız ve evsiz koşullarda gerçekleşiyor.

Her yıl 50 bin Çinli anakaraya (Hong Kong) geçmek için sadece tek giriş hakkı elde ediyor.

Giriş hakkı elde eden mülteciler sonrasında yedi yıldan fazla oturum almak için bekliyor tabii bu süreçte mültecilerin hiçbir şekilde eğitim, sağlık ve sosyal güvence hakları yok.
Çinli mülteciler sürekli olarak bir ayrımcılığa maruz kalıyorlar, hatta oturum almış diğer mülteciler tarafından da ayrımcılığa maruz bırakılıyorlar. Mülteciler ne yazık ki içler acısı halde yaşıyor. Örneğin 5 kişiden oluşan bir mülteci ailesi 100 metrekare bir alanda yaşamak zorunda kalıyor.

Bazıları için fiziksel sorunların yanında bu durum psikolojik sorunlara da yol açıyor. ‘Yeni Gelen Kadınlar Ligi’ bu konu da onlara yardım etmeye çalışıyor.
Sınırların denetimi 1997 yılında İngiltere’den alındıktan sonra sınır ötesi seyahat ve göç gitgide yükseldi. Geçtiğimiz sene yaklaşık 35 milyon Çinli anakarayı işgal etti ve yaklaşık 50 bin kişi kalıcı olarak Hong Kong’a taşındı, bunun sonucu bu küçük şehir daha da kalabalık bir hal aldı.

Bir çok Çinli kadın Hong Kong topraklarında doğum yapmak istiyor, çünkü Hong Kong’ta doğan herhangi birisi ücretsiz eğitim, ücretsiz sağlık gibi bir çok hizmetten faydalanıyor.
Yerli halk, zenginleri Hong Kong’u bir alışveriş merkezine dönüştürerek emlak fiyatlarını yükseltmekle suçluyor, yoksullar da suçu sisteme atıyor. Yerli kültüre bir tehdit olarak görülen şikayetler genelde, rüşvet alan ve sınır ötesi rüşvet alan tüccarlar, sosyal yardımlar üzerinde ki baskılar, hava kirliği gibi konuları içeriyor.

Bana en çok endişe veren şey ise ırkçılığın nasıl bu kadar güçlenmesi.  Bazı şarkılarda ve bazı videolarda yerli halk Çinlilere “çekirge sürüleri” ismini takarken çocuklarına da “çekirgenin yumurtaları” diyorlar.

Tam bu noktada yeni gelen Kadınları Karşılama Derneğinden birisiyle tanıştım. Göçmen kadınların sesi olmak için çalışan endişeli ve yılmaz kadın Yeung Mei, ailesinin maruz kaldığı zorlukları anlatıyor. Bir grup oturumunda birlikte  izlediğimiz film sonrası konuşan Mei “Hong Kong geniş bir gökyüzü gibidir. Tabii ki bu, yeni gelenlere kucak açmamızın kucak açma nedenidir”

Göçmen hakları grubunun bir toplantısı sırasında, Son zamanlarda ailesi ile birlikte gelen bir anne Ching ile tanıştırıldı. Köşede oturan Ching ağır hamile, ve endişeli görünüyordu. Ching yoksul kırsal köyden gelmişti ve hatta Hong Kong düşük statülü kabul edilen göçmenlerden biriydi. Ailesi tarımda yetenekli değildi ve kendilerini besleyecek yiyecekleri yoktu. Ching zorluklara rağmen, ne kadar kötü şey olursa olsun hayatta kalmak için cesur olmak gerektiğinin öğretildiğini söyledi.

Ching her zaman güçlü görünmeye çalışan bir kadındı. Hatta bir keresinde bizler onu ve ailesini ziyaret ettiğimiz zaman evlerinde yiyecek hiçbir şeyleri yoktu fakat bizi iyi ağırlamaya çalıştılar.  

Konut Hong Kong sakinleri için en acil çözülmesi gereken sorunlardan biridir. Ev sahipleri yüksek fiyatlarla yaşam alanı küçücük kabinleri kiralamaya çalışıyor ve kadınların birçoğu bu alanlarda istismara maruz kalıyor. Daireler daha fazla kiracı tıkmak için bölünmüş durumdalar, “kafes evler, tabut evler” toprak ağalarının ucuz konaklama sunmak için bulduğu yaratıcı çözümlerden bazıları .

ANAKARA İŞGALİNİ BİR TEHDİT OLARAK GÖRÜYORUM

San San F Young: Bir Hong Kong yerlisi olarak, ben evimle, renkli tarihinin evrimi, kozmopolit enerjisi, dünyanın en heyecan verici ve başarılı şehir olduğundan dolayı şiddetli bir şekilde gurur duyuyorum. Bizde eğitimli ve kültürlü insanlar sayesinde ticaret hızla gelişiyor. Hong Kong aynı zamanda gizli ve keşfedilmemiş plajlarla çevrilidir. “Anakara” işgalini bu yüzden bir tehdit olarak görüyorum.

*IPnevvs’ten çeviren: Özlem Temena