20 Eylül 2014 16:39

IŞİD’e ne vadedilmiş olabilir?

Konsolosluğun basılma ve rehin alınma süreci göz önünde bulundurulduğunda kurtarma operasyonu, ifade edildiği gibi pek de bir “zafer” gibi gözükmüyor. Yaklaşık 100 gündür kamuoyunda dile getirilen, insanların aklını kurcalayan ya da bir biçimde somut karşılıkları görülen bazı sorular hala gündemdeki yerini koruyor.

IŞİD’e ne vadedilmiş olabilir?
Paylaş

Arif KOŞAR
İstanbul


IŞİD tarafından rehin tutulan Musul Başkonsolosu ve 48 çalışanı serbest bırakıldı ve  dün sabah saat 05:00 saatlerinde Türkiye’ye giriş yaptı.
IŞİD’e yakın olduğu iddia edilen takvahaber.net isimli internet sitesinde verilen bilgilere göre; görüşmeler MİT Dış Operasyonlar Daire Başkanlığı ile IŞİD ‘Dışişleri Bakanlığı’ arasında gerçekleşti. 3 aylık süreçte toplam 8 defa adres değiştirildi ve MİT’e düzenli olarak ‘esirlerle’ görüntü akışı sağlandı. Son olarak anlaşma sağlanarak rehineler serbest bırakıldı.

PROVOKE SUÇLAMASI

Başbakan Ahmet Davutoğlu, kurtarılan rehinelerle buluşmak için Azerbaycan gezisini yarıda keserek Şanlıurfa GAP Havalimanı’na geldi. Davutoğlu, “‘Devletinize güvendiniz, hükümetinize ve bizlere güvendiniz, biz de size güvendik. ‘İki bayramı birden yapacağız inşallah’ demiştim, Allah nasip etti yaptık. Allah sizi bir daha ailelerinizden ayırmasın” dedi.
Davutoğlu konuşmasında; Musul’da 49 kişinin IŞİD tarafından rehin alınmasına ilişkin kamuoyunda yapılan eleştirilere de ilişkin de, “Bu zaman zarfında ailelerimizi provoke etmek için çok çalışan oldu. Bugün bu manzara dünyaya ve o provokatörlere gösterdi ki, bu devleti idare eden yetkililer kendi vatandaşının bir tek saç telini bile dünyaya değişmez” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da yaptığı yazılı açıklamada; “Önceden planlanmış, tüm detayları hesap edilmiş, tam bir gizlilik içinde bugün gece boyu devam ederek, sabaha karşı başarıyla tamamlanan bu operasyondan dolayı, Sayın Başbakan ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyorum” dedi.

‘TÜRKİYE IŞİD’İ TANIDI’

Bu açıklamaların hemen akabinde IŞİD’e yakın takvahaber.net sitesinde yapılan açıklamalar oldukça dikkat çekiciydi. Açıklamada; Türkiye’nin ABD’nin öncülüğünü yaptığı anti-IŞİD planına dahil olmamasından övgü dolu bir dille söz edilirken, “ABD’nin işgal için koalisyon kurma girişiminin üzerinden 5 gün geçmişti ki görüşmeler sonuç verdi ve esirler Suriye üzerinden güvenli bir yol aracılığıyla Türk yetkililere teslim edildi. Hatırlanacağı üzere Türkiye Cumhuriyeti devleti ABD’nin işgal koalisyonuna katılmayı reddederek yeni bir işgale karşı niyetini ortaya koymuştu. Böylece Türkiye devleti, İslam Devleti’nin dolaylı yollardan da olsa tanımış oldu” denildi.

Konsolosluğun basılma ve rehin alınma süreci göz önünde bulundurulduğunda kurtarma operasyonu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun ifade ettiği gibi pek de bir “zafer” gibi gözükmüyor. Elbette 49 canın ‘görüşmelerle’ kurtarılması önemli. Ancak yaklaşık 100 gündür kamuoyunda dile getirilen, insanların aklını kurcalayan ya da bir biçimde somut karşılıkları görülen bazı sorular hala gündemdeki yerini koruyor.

İŞTE CEVAP BEKLEYEN SORULAR

1. Kendisine karşı uluslararası bir koalisyon kurulmuşken IŞİD’in elindeki rehinleri hem de hiçbir silahlı operasyon olmadan teslim etmesi, dünyanın en irrasyonel örgütü için bile hiç ‘rasyonel’ değil. Hem bu ‘iyi niyet’ gösterisi, ABD’li ve İngiliz gazeteci rehinelerin sırayla katledildiği, IŞİD’in ağır silahlarla Kobanê’ye saldırdığı bir dönemde gerçekleşiyor. IŞİD, neye dayanarak rehineleri serbest bıraktı? Karşılığında ne vaat edildi?

2. IŞİD’in açıklamasında serbest bırakma gerekçesi; Türkiye’nin anti-IŞİD koalisyonuna katılmaması. Peki, bu, ABD, Irak merkezi hükümeti, Federe Kürdistan, YPG ve OSÖ tarafından hedefe konulan IŞİD’in, elindeki 49 rehinelik bir ‘kozu’ kaybetmesi için yeterli bir gerekçe mi?

3. Suriye savaşının özellikle 2013 ortalarına kadarki döneminde, hükümetin IŞİD dahil radikal islamcı örgütlere silah ve lojistik yardımı biliniyor. Türkiye sınırlarının hâlâ IŞİD’cilere bir biçimde açık tutulduğu, mesela saldırılarda yaralanan IŞİD militanlarının Türkiye’de tedavi edilip tekrar katliamlara gittiği de gizli saklı bir durum değil. Hükümetin IŞİD’in adını anmaması, ona ‘terörist’ dememek için kırk takla atması da eleştirilere konu olmuştu. Rehinelerin serbest bırakılması, hükümetin katliamcı bir terör örgütü olan IŞİD’e yönelik sempatik ve lojistik desteğinin sonucu olabilir mi?

4. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Vatandaşlarımızın Türkiye’ye intikal ettirilmiş olması, büyük Türkiye’nin ulaştığı seviyeleri göstermesi bakımından da son derece önemlidir ve değerlidir” sözleri, göz göre göre gelen IŞİD tehdidi karşısında bütün ülkelerin konsoloslukları boşaltılırken Türkiye’nin 49 kişiyi rehin verdiği gerçeğinin üstünü örtmeye dönük bir açıklama. Rehin yakınlarının da bağıra bağıra dile getirdiği soru oldukça anlamlı: Neden Konsolosluk zamanında boşaltılmadı? Şimdiye kadar destek verdiğimiz IŞİD bize zarar vermez duygusu mu ağır bastı?

5. ABD’li, İngiliz ve İtalyan birçok rehine için fidye isteyen, bir kısmında da fidye alan, karşılıksız en küçük bir ‘işi’ görülmeyen IŞİD’in, yeni bir vaat almadan rehineleri serbest bırakması önemli bir soru işareti. Bu yeni vaatler nelerdir? Örneğin IŞİD’in Rojava Devrimi’nin kalbi Kobanê’ye yönelik saldırılarında Türkiye’nin desteğinin arttırılması olabilir mi? Hükümetin Suriye ve Rojava politikası hatırlandığında, Rojava’nın ‘boğulması’ planı hükümetin de işine geliyor olabilir mi? IŞİD’in açıklamalarını yayınlayan Islamic State Media twitter adresinden atılan şu maile ne demeli: “Kobanê’de bize sağladığı lojistik destekten sonra, rehineleri kazanmayı hak ettin, iyi işti Erdoğan”

6. Elbette başta ABD olmak üzere uluslararası güçlerin hedefe koyduğu bir örgütle, hükümetin uzun süreli ve kalıcı bir ilişki düşünmesi çok makul bir tercih olmaz. Ancak; hükümet hem Rojava’ya hem Esad’a zarar verecek bir örgüte, en küçük bir insani değerle bile ilişkisi olmayan katliamcı bir örgüte ‘sınırlı’ bir destek vaat etmiş olabilir mi? Evet, olabilir... IŞİD’in de İstanbul’u patlatırız tehdidiyle...

REHİN POLİS: BU HAFTA SERBEST BIRAKACAKLAR

Konsolosluk görevlilerinden Yozgatlı polis Doğan Yıldız'ın anne ve babası müjdeli haberi alır almaz Ankara’ya gitti. Doğan Yıldız'ın kayınpederi ve amcası Ömer Yıldız, “Dün 7 dakikalığına bir müsaade vermişler, telefonda ailesiyle konuşmuş. 'Bu hafta içerisinde bizi bırakacaklar, korkmayın, merak etmeyin.' demiş. Bu hafta içinde bırakacaklar derken, bu gece bıraktılar. Çok mutluyuz, Allah razı olsun” dedi.

İŞKENCE SORUSUNA KAÇAMAK YANIT

Serbest kalan Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz, ''Dün doğum günümdü. Türkiye’de kutlamak istiyordum. Esaret bitti, isteğim gerçekleşecek'' dedi. Alnında bir iz olduğu görülen Yılmaz, nedeni için ise ''Çizik'' dedi.

Başkonsolos ''Kötü muamele gördünüz mü?'' sorusuna ''Şunu söyleyebilirim hepimizin sağlığı iyi, çok sevinçliyiz'' yanıtını verdi. Duygularını dile getiren Öztürk Yılmaz'ın eşi Özay Yılmaz da "Biz de aynı şeyleri yaşadık 101 gün. Çok şükür kavuştuk" diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU: ÜLKENİZE HOŞ GELDİNİZ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurtarılan rehinelere "Özgürlüğe ve ülkenize hoş geldiniz" dedi. Yazılı açıklama yapan Kılıçdaroğlu, "IŞİD terör örgütü elinde 101 gün rehin kaldıktan sonra kurtarılan kardeşlerimize, vatandaşlarımıza ‘özgürlüğe, vatanınıza hoş geldiniz’ diyorum. Rehinelerimizin kayıpsız ve sağlıklı kurtarılmış olmalarından büyük bir mutluluk duydum. Vatanımızın özgür topraklarına, ailelerine, yakınlarına ve özgürlüklerine kavuşan vatandaşlarımıza geçmiş olsun, aileleriyle milletimize de gözünüz aydın diyor, emeği olan herkese teşekkür ediyor, sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum” dedi.

ŞAMİL TAYYAR: CIA HAMLESİ

AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar ise, IŞİD tarafından rehin alınan Musul Başkonsolosu ve 48 çalışanın serbest bırakılmasının bir CIA hamlesi olduğunu ileri sürdü. Şamil Tayyar, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “IŞİD operasyonuna Türkiye'nin katılmama gerekçelerinden biri rehinelerdi. Bu kritik süreçte serbest bırakılması CIA'nın bir hamlesidir. IŞİD tuzağına sazan gibi atlamayıp ABD'yi köşeye sıkıştıran ve diplomatları kurtaran hükümetimiz ve MİT'i kutluyorum” dedi.

 

ÖNCEKİ HABER

‘Balık’, Koza’da galasını yaptı

SONRAKİ HABER

Kürt milletvekilleri Cenevre\'de açlık grevine başlayacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...