18 Eylül 2014 21:16

Araplar çocuklarını niçin denize bırakıyor?

Malta’da 500 kişinin öldüğü tahmin edilen göçmen teknesi faciası, kurtulan göçmenler yaşananları anlatınca ortaya çıktı. Al Kuds Al Arabi’nin başyazısında, “Çoğunluğu Filistinli olan yüzlerce kurban var” denildi.

 

Al Kuds Al Arabi
Başyazı

Bu sefer çoğunluğu Filistinli olan yüzlerce kurban var. Günler önce yasadışı göçmeleri taşıyan gemi Malta adası yakınlarında battı. Uzun süreden beri devam eden bu trajedi her yıl binlerce Arap’ın canına mal oluyor.

Açık olan şu ki: Yasadışı yollarla göç etme sonucu yaşanan trajedilerin, ülkelerimizdeki ekonomik krizlerle, askeri ve mezhepsel çatışmalarla, iç savaşlarla birebir ilişkisi var. Birçokları için “vaat edilen Avrupa cennetine” ölüm riskini göze alarak çıkılan yol, ölümle veya daha kötü bir hayatla sonuçlanıyor. Daha iyi bir hayat için “ekonomik nedenlerle”  göç edenlerin oranının azımsanmayacak oranda olduğu yönündeki bir değerlendirme doğru bir açıklama olabilir. Göçmenler; Arap ülkelerinde, Afrika ve Avrupa’da faaliyet gösteren uluslararası mafyaya büyük miktarda para ödemekten çekinmiyor.

Mısır sahillerinden ayrıldıktan sonra 500 yolcusu bulunan gemi Akdeniz’de battı. Mısır, resmi olarak sınırları içerisinde yasadışı göçmenleri Avrupa’ya götüren mafyasının varlığını onayladı. Batan gemiden sadece 10 kişi kurtulabildi. Uluslararası Göçmenlik Örgütüne göre batma olayı son yılların en vahim olayıdır. Örgütün açıklamalarına göre Gazze’den Avrupa’ya gitmek için kişi başına 3500 dolar ödeme yaptılar.

Yasadışı göç  “güvenlik konusu ile sınırlı olmayan” daha kapsamlı bir konudur. Siyasi, ekonomik ve kültürel kökleri olan bir hadisedir.  Bu yeni yaklaşımın temel noktaları anlamak için konuya hızlı bir giriş yapalım.

Birincisi; kaçanların ölüm gibi ağır hayatlarına “ki bazen ölümde gerçekleşmektedir” bir çözüm bulmadan yasadışı göçe radikal bir çözüm bulmak mümkün değildir. Avrupa’nın yeni siyasi ve ekonomik programı, kaçakların esas vatanlarında hayatlarını kolaylaştıran iş imkanları ortaya çıkarmalıdır.

İkincisi; Avrupa Birliği göçmen dalgasından en büyük zararı kendinin göreceğinin farkında olmalı. Siyasi yaklaşımı, bölgenin siyasi ve ekonomik felaketlerinden uzakta olan ABD’den farklı olmalıdır.

Üçüncüsü; Arap ülkelerinin hükümetleri, geçici ve kalıcı göçmen ihtiyacında olan ülkelerle işbirliği içerisinde gençlerin yasal yollarla göçünü genişletmelidir.

Dördüncüsü; Arap gençlerine “Avrupa cennetine” vardıktan sonra göçmenlerin birçoğunun karşılaştıkları ve gelmelerine pişman olmalarına neden olan  iş, barınma ve hukuksal sorunlar gibi zorluklarla ilgili bilgi verilmelidir.

Beşincisi; yerel güvenlik kurumlarını aşmayı başaran şebekelere karşı bölgesel bir güvenlik organizasyonu oluşturulmalıdır.

Son olarak yaşanan trajedilere karşı gerçek bir siyasi iradenin gösterilip gösterilmeyeceği ile ilgili sorudur. Gerçekte biz sorunlarını hafifletmek ve yurtdışından zor kazanılan dövizlerine umut bağladığı için vatandaşlarının kendi yöntemleriyle kaçmasına karşı olmayan hükümetlerle karşı karşıyayız.

*Arapçadan çeviren Ali Karadaş

Evrensel'i Takip Et