17 Eylül 2014 06:00

Necmiye Alpay: Ana dilinde eğitimle seçmeli ders farklıdır

Milli Eğitim Bakanlığı ilk kez, Yaşayan Diller ve Lehçeler Bölümünde içinde Lazca, Abhazca, Adigece, Zazaca ve Kırmançi olmak üzere okutulan 5 dil için 18 öğretmen atadı. Seçmeli ana dili ile ana dilinde eğitimin farklı konular olduğunu belirten Alpay konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

Necmiye Alpay: Ana dilinde eğitimle seçmeli ders farklıdır
Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul


Milli Eğitim Bakanlığı ilk kez, Yaşayan Diller ve Lehçeler Bölümünde içinde Lazca, Abhazca, Adigece, Zazaca ve Kırmançi olmak üzere okutulan 5 dil için 18 öğretmen atadı.
Seçmeli ana dili ile ana dilinde eğitimin farklı konular olduğunu belirten Alpay konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Alpay, “Seçmeli anadili dersleri, o dillerini öğrenmeyi talep eden herkes için açılmalıdır ve bu iyi bir şeydir. Ancak, ana dilinde eğitim bu değildir” dedi.

Ana dilinde eğitim için Bölge illerinde boykot eylemi bu yıl da yapılıyor. Üç yerde okulu boykot eden öğrencilere ana dillerinde eğitim veriliyor. Diyarbakır’daki okul valilik kararıyla mühürlendi. Gerçekleşen bu eylemleri devletin ve hükümetin nasıl değerlendirmesi gerekir?
Eylemler birer irade beyanıdır. Devlet ve hükümet kendilerine sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler tarafından iletilen itiraz ve talepleri dikkate almadığında biz yurttaşlar irademizin gücünü bir de demokratik eylemler yoluyla ortaya koymaya çalışırız. Demokratik demek, halkla ilgili, halkın yararına demek. Ana dilinde eğitim konusundaki talepler yıllardır çoğu da çok mantıklı olan çeşitli biçimlerde ortaya konuldu, ancak devlet ve hükümet katında yeterli bir karşılık bulamadı. Taleplere karşılık verilmesi konusundaki her gecikme o talepleri ortadan kaldırmak şöyle dursun, git gide daha problemli bir hale sokuyor ve insanlar problemleri kendi inisiyatifleriyle çözme yoluna gidiyorlar.
Eğitim politikası zor yoluyla dayatılamaz. Eğer yurttaşlar kendi girişimleriyle ana dilinde eğitimin iyi örneklerini ortaya koyuyorlarsa bunu düşmanca karşılamak yerine daha yararlı olmalarına yardımcı olmak, barışın inşası açısından benimsenmesi en doğru olacak yöntemdir. Oysa devlet, Diyarbakır’daki okulun mühürlenmesi gibi alışılmış ceberut yollara başvuruyor. Bence bunda Sözcü, Akit gibi barış karşıtı gazetelerin kışkırtıcılığı da rol oynuyor.

Milli Eğitim Bakanlığı ilk kez bu yıl, Yaşayan Diller ve Lehçeler Bölümü için 18 öğretmen atadı. Dillerde derslerin seçmeli olarak verilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konular geçen yıllarda da çok tartışıldı. İki noktayı yeniden vurgulamak istiyorum. Birincisi, anadillerin seçmeli ders konusu olması ile anadilinde eğitimin bütünüyle farklı konular olması. Bu ikisinin birbirine karıştırılmaması gerektiği çok söylendi, yazıldı. Seçmeli anadili dersleri, o dillerini öğrenmeyi talep eden herkes için açılmalıdır ve bu iyi bir şeydir. Ancak, anadilinde eğitim bu değildir.
İkincisi ve en önemlisi, eğer bölünmemek ve ortak bir toplum geliştirmek istiyorsak, bütün bu sorunların çözüm iradesiyle ve sivil paydaşların (sendikalar, eğitbilimciler, ebeveyn örgütleri) aktif olarak katıldığı mekanizmalar yoluyla ele alınıp kısa ve uzun erimli planlarla çalışılması gerekir. Amaçlar, hedefler, ihtiyaçlar doğrultusunda gerekenler yapılır.

‘ORTAK DİLLER RIZA TEMELİNDE OLUR’

Bazı kesimler ana dilinde eğitim talebini bölücülük olarak görüyor. Bir dil bölücü olur mu?
Zihinler bölücülük kavramıyla fena halde şartlanmış durumda. Her şeyin adının konmaya başlanması toplumda bir şok yarattı ve bu şok tam olarak atlatılmış değil. Bir çatışma dönemi sonrasında olduğumuz gerçeği de var ve her şeyi alttan alta etkiliyor. Ortak hayat için dil ortaklığı temel bir ihtiyaçtır, bunu kabul etmek gerekir. Ancak, ortak diller rıza temeline dayalı olarak oluşturulur, gözdağı vermekle, yasaklar ve dayatmalar yoluyla, inkâr ve imhayla değil...
Kürtler dillerine ve kültürlerine değer verilmesini, saygı gösterilmesini istiyorlar ve bunda sonsuzca haklılar. Çok dilli toplumların mutlaka çok dilli çözümler düşünmesi gerekiyor. Resmî dil, eğitim dili, kültür dili, bunlar ayrı ya da aynı diller olabilir. Bir sivil sözleşmeye, yani yurttaş sözleşmesine dayalı çok kesimli ortak bir dil politikası oluşturulması şarttır. Hangi alanda hangi dillerin nasıl geçerli olacağı konusunda uzlaşmaya varmak gerekir. Tekçi politikalar kültürel zenginliğimizi değerlendirmek yerine mahvediyor. Bence bölünme tehlikesine yol açan, ana dillerini reddeden sorumsuz tekçi politikalardır. O politikalara takılıp kalmak yerine, Irak Kürdistanı’nın ve Rojava’nın bu konudaki yepyeni uygulamalarının incelenmesi ve hesaba katılması, onların çalışmalarından yararlanılması... Bu tür girişimler barışın ve ortak yaşamın vazgeçilmezlerindendir.


KARDEŞÇE YAŞAMAK MÜMKÜN

Abhaz Dernekleri Federasyonu üyesi Özen Sanbay Atsanba, bakanlığın kararının olumlu olmasına karşın uygulamada bir kandırmaca olduğunu kaydetti. Atsanba, “Avrupa Birliği’nin isteğine göre yerine getirilmiş bir karar. Kağıt üzerinde gözükecek bir karar. Eğitim için en az 10 kişinin başvurusu gerekiyor. Sayı sınırlaması çok doğru değil, 1 kişi de olsa 10 kişi de olsa bunun yapılması gerekir.” Atsaba, devletin dilin kaybolmaması için gerekli çalışmayı yapması gerektiğini de belirtti.


DİL TALEBİ İNSANİDİR

Bakanlığın atamalarının başlangıç için önemli bir gelişme olmasına karşın yeterli olmadığını söyleyen Laz Enstitüsü yöneticisi İsmail Bucaklişi, şunları söyledi: “Veli, Lazca’nın öğretildiğinin ne kadarını biliyor. Bununla ilgili bir çalışma yok. Lazca dili de yok olma tehlikesi altında. Bunun için de Lazca’nın seçmeli olarak değil, zorunlu olması gerekir.” Bucaklişi, “Bölünme paranoyası altında dilden bölücülük çıkartmak çok tehlikeli. Dil talebi, siyasal, kültürel talepten çok artık insani bir talep” dedi. Devlettin sorumluğu yerine getirmesi için de gerekli mücadelenin verilmesini gerektiğini anlatan Bucaklişi, kamuoyunun duyarlılık çağrısında bulundu.


DEVLET ANA DİLİNE CİDDİYETSİZ YAKLAŞIYOR

İstanbul Kürt Enstitüsü Eş Başkanı Sami Tan, boykot çağrısı ve Kürtçe okullarla ana dili tartışmalarının ivme kazandığını belirtti. Ataması yapılan Kürtçe öğretmenlerin açlık grevinin ardından 18 öğretmenin yaşayan dil ve lehçeler bölümü için atandığını belirten Tan, bununla da devletin ana dilinde eğitime ne kadar ciddiyetsiz yaklaştığını ortaya koyduğunu kaydetti. AKP Hükümetinin de Kürt halkının kendi imkanlarıyla hayata geçirmeye çalıştığı ana dilinde eğitim çabalarını yasaklarla engellediğini belirten Tan, Kürt sorununda çözümün adımlarından birinin de ana dilinde eğitim hakkı olduğunu hatırlattı.

ÖNCEKİ HABER

Dile mühür vurulamaz

SONRAKİ HABER

AKOM\'dan İstanbullulara yağış uyarısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...