17 Eylül 2014 06:00

Objektife yansıyan mülteciler

'Belgeler ‘13/3' sergisi, üç farklı kahraman üzerinden fotoğraflarla mültecilerin hikayelerini anlatıyor...

Objektife yansıyan mülteciler
Paylaş

Mısra BELGE
İstanbul

Suriyelilerin ülkelerindeki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınması, gündemdeki mühim konulardan biri. Galata Fotoğrafhanesi, Türkiye’de, ucuza iş gücü olarak görülüp çok düşük ücretlere çalıştırılan, yaşanamayacak kadar kötü evlerde yüksek kiraya oturmak zorunda bırakılan, son zamanlarda artan ırkçı söylem ve saldırılara maruz kalan Suriyeli mültecileri bir sergiyle gündemlerine taşıyor. “Belgeler’13/3” sergisi aslında, Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Akademisi tarafından 2009 yılından bu yana sürdürülen Belgesel Fotoğraf Programı 2012-2013 Dönemi katılımcılarının belgesel çalışmalarının üçüncü ayağı.

“Belgeler’13/3” adlı belgesel fotoğraflarından oluşan serginin genel teması mültecilik kavramı. Sergi Galata Fotoğrafhanesi’nin onuncu yılının ilk sergisi olma özelliğine de sahip. Estetik kaygının yanı sıra bir toplumsal bir derdi olan sergide, Murat Çamca ve Sabiha Çimen fotoğraf serilerinde Suriyeli mülteciler üzerine yoğunlaşırken, Özge Sebzeci ise, daha kişisel bir belgesel fotoğrafçılığı serisi olarak, Romanya’dan mülteci olarak Türkiye’ye gelmiş anneanesini konu edinmiş.

MÜLTECİ HAKKINDAN YOKSUNLAR

Sergide ilk olarak Murat Çamca’nın, Suriye’nin Afrin kentindeki evlerini terk edip İstanbul’a  göçmek zorunda kalan 10 kişilik iki ailenin Küçükçekmece’deki evlerinde sürdürmeye çalıştıkları hayatı anlatan “Beklerken” adlı serisiyle karşılaşıyoruz. Fotoğrafların başında yer alan açıklama oldukça vurucu şu cümleleri okuyoruz: “Sadece Türkiye’deki göçmen sayısının bu yılın sonuna kadar bir milyon beş yüz bini geçmesi bekleniyor. Ne var ki göçmenlerin Türkiye sınırları içinde hukuksal bir güvenceleri yok. 1951 tarihli Mültecilerin hukuki Durumuna İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ni ‘coğrafi sınırlama’ çekincesiyle kabul ettiği için, Avrupa dışından gelip itica talep edenlere ‘mülteci’ statüsü tanımıyor ve sadece ‘geçici sığınma’ koruması sağlıyor. Dolayısıyla iç savaş sonucu Türkiye’ye sığınan Suriyeli göçmenler mülteci olarak görülmüyor ve mültecilikten gelen haklardan yararlanamıyor.”
Çamcı’nın fotoğrafları daha çok iç mekanda çekilmiş. Suriyeli mültecilerin günlük yaşamından karelerde, dıştan fotoğraflanan bir ev dikkat çekiyor. Tamamlanmamış bir inşaat gibi görünen evin duvarları tuğlalarla örülü ancak sıvalanmamış bile.

Çamcı’nın dikkat çeken fotoğraflarından bir diğeri de, yaşlı bir kadının yeşillikte oturup objektife gülümseyen başka kadınların olduğu bir fotoğrafa baktığı çalışma. Fotoğraf yaşlı kadının gözünden çekilmiş gibi duruyor ve izleyenin kadınla özdeşim kurmasını sağlıyor. İnsan yaşlı kadını düşünüp “Kim bilir, şu an kimlere özlemle bakıyor” demekten kendini alamıyor...

SURİYELİ EĞİTİMLİ KADIN MÜLTECİLER

Çamcı gibi Suriyeli mültecileri daha farklı bir tarafından ele alan bir başka fotoğrafçı Sabiha Çimen. Suriye’den İstanbul’a çocuklarıyla göç eden eğitimli kadınların öykülerini “Kent Mültecileri” başlığında fotoğraflayan Çimen’in çalışmaları, eğitimli kadının mülteci olarak karşılaştıklarını sorunlatması açısından önem taşıyor. Her fotoğrafın yanında, kadınlarla hayatına ilişkin küçük notlara da yer veren Sabiha Çimen’in fotoğraflarında, kadınların yanı sıra, Suriye’den kaçıp burada eğitimine devam etmeye çalışan kız çocuklarını da görüyoruz. Türkiye’de Arapça öğretmenliği yapan bir kadından, bir çiftlik evinin müştemilatında ailesiyle yaşayıp bahçe işlerine bakan 14 yaşındaki bir kız çocuğuna kadar uzanabiliyor hikayeler.

Çimen’in, bir belediye otobüsünde oturan 56 yaşındaki İlham Kunberjee’yi, otobüsün dışından fotoğrafladığı çalışması, kadının hikayesiyle kurulan bağlantı açısından oldukça başarılı. Fotoğrafın altında şöyle yazıyor: Eminönü-Fatih otobüsünde fotoğraflandı Fatih’te yaşayan Kunberjee bir falafel dükkanı işletiyor ve malzeme almak için sürekli Eminönü’ne gidiyor. Kunberjee hiçbir ülkenin kendilerine vize vermediğini ve Suriyeliler için dünyanın artık dar olduğunu söylüyor.  Kunberjee’nin bir yere ait olamayışı, fotoğrafta dahi bir otobüste oluşu son derece vurucu bir detay olarak çıkıyor karşımıza.

Sabiha Çimen’in bir başka çalışmasında elinde akasya tutan ve gözlerinin için parlayan 17 yaşındaki Hazar Alnahas’ı görüyoruz. Alnahas anne ve babasını Suriye’de bırakıp anneannesiyle göçmek zorunda kalan bir genç kız. Alnahas göç ettikten sonra, Suriye’de kalan babası Temmuz ayında bir bombardımanda yaşamını yitiriyor. “ Hazar, akasya ağacını Suriye’deki evlerinin avlusunu hatırlattığı için çok seviyor.” Bu cümlenin ardından fotoğraftan izleyene geçen Alnahas’ın gözlerinin ışıltısı daha bir dokunuyor insana.
“Belgeler’13/3’ sergisi 12 Ekim’e kadar Galata Fotoğrafhanesi’nde ziyarete açık olacak.


GÜNLÜK YAŞAMIN RUTİNİ OBJEKTİFTE

Sergide çalışmaları yer alan bir diğer isim Özge Sebzeci, yine belgesel fotoğrafçılığı ve mülteciliği ele almakla beraber, daha özel bir çerçeve çizmiş serisine. “Peltotay” (Kibar Hanım) başlığıyla, zamanında Romanya’dan göç etmiş anneannesinin günlük yaşantısını karelerine sığdırıyor Sebzeci. Serinin yazısı, Özge Sebzeci’nin anneannesine hitaben yazılmış. yazıda yer alan “Neden bir süreden beri bu kadar çok fotoğraf çektiğimi pek anlamıyorsun ama ben fotoğrafını çekerken gülümsemeyi ihmal etmiyorsun, sana kameraya bakmamanı hatırlatmam gerekiyor.” cümlesi, Sebzeci’nin fotoğraflarındaki yalın ve sade havayla bütünleşiyor. Fotoğraflar arasında Sebzeci’nin anneannesinin saçının örgüsünden, bir kediyle oynamasına, özetle anneannesinin günlük yaşantısının rutinine şahitlik ediyoruz. 85 yaşındaki bir kadının bahçesiyle uğraşması, oturma odasındaki koltukta, belki öğle uykusu için uzanmasına kadar giriyoruz hayatına. Mutfakta ocağın üzerine bırakılmış kirli yemek tabaklarına bakarken, o tabakların hemen yıkanacağından da adımız gibi emin oluyoruz. Sebzeci’nin serisi, 85 yaşında göçmen bir kadının günlük rutininin dahi belgesel fotoğrafın konusu haline gelebileceğini bize olanca samimiyetiyle aktarıyor.

ÖNCEKİ HABER

Kimlik numarasıyla bilet almak/almamak

SONRAKİ HABER

Para yoksa kardeşlik de yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...