15 Eylül 2014 06:00

Obama’nın başrollüğünde lafazan bir amfitiyatro

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), savaş ve barış ilan edebilecek etkiye sahip yegane uluslar arası yapı; Filistin, Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Ukrayna da dahil dünya geneline yayılmış yıkım ve katliamlara sessizce tanıklık etmeyi sürdürüyor. Thalif Deen'in yazısı...

Obama’nın başrollüğünde lafazan bir amfitiyatro
Paylaş

Thalif DEEN*

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), savaş ve barış ilan edebilecek etkiye sahip yegane uluslar arası yapı; Filistin, Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Ukrayna da dahil dünya geneline yayılmış yıkım ve katliamlara sessizce tanıklık etmeyi sürdürüyor.

Bölünmüş BMGK, Filistinlilerin İsrail tarafından katledilmesini, Suriye’deki soykırımı ve savaş suçlarını, Ukrayna’daki Rus askeri müdahalesini, Irak’a yönelik ABD’nin askeri saldırılarını seyretti; şimdi de Suriye’ye karşı işgali seyrediyor -eğer ki ABD Devlet Başkanı Barack Obama tehditini gerçekleştirir ve IŞİD’e karşı hava saldırılarına başlarsa.

ABD, meşrutiyet ve yetki için BMGK’ya gitmeyi reddetti. Hatta bu Rusya ve Çin’in vetosuyla uğraşmak anlamına gelse bile.

Yine de Obama eylül ayı içinde, New York’a geldiği bir zaman, bir BMGK toplantısına başkanlık etmeyi gündemine almıştı; ABD, Konseyin 15 üyesi içinde coğrafi üstünlüğü nedeniyle başkanlığı elinde tutuyor.

Güvenlik Konseyi toplantılarına bir devlet ya da hükümet başkanının liderlik etmesi bir kural değil, istisnai bir durum. Fakat eylül aylarında 150 ülke liderinin katılımyla yapılan, BMGK üyesi bir ülkenin başkanlık ettiği Genel Meclis oturumlarında bu olabiliyor.

Hafta başındaki ulusa sesleniş konuşmasında Obama, “Ulusalararası toplumu bu çaba etrafında harekete geçirebilmek için BM Güvenlik Konseyi toplantısına ben başkanlık edeceğim (IŞİD’i –Irak ve Suriye’deki isyancı İslamist militan grubu- geriletmek ve yoketmek için)” dedi.

‘GÜVENLİK KONSEYİ ACINASI BİR KURUM’ 

Suriye’ye yönelik önerilen saldırı Konsey’in gündemlerinden biri değil ve kesinlikle ABD’nin başkanlığı altında değil. Obama ayrıca istihbarat örgütlerinin IŞİD’den ABD’ye yönelik özel bir kumpas tespit etmemiş olduğunu da söyledi. Planlanan saldırıyı savunmak için IŞİD’in hâlâ bölgesel düzeyde bir tehdit olduğunu ama son zamanlarda ABD’ye de bulaştığını kaydetti.

Washington merkezli Kamu Düzeni Entstitüsü direktörü ve RootsAction örgütü kurucusu Norman Soloman, IPS’e verdiği görüşünde, “Savaşı önlemenin ya da dizginlemenin bir aracı olarak Birleşmiş Milletler, süper güçlerin egemenliği altındaki Güvenlik Konseyi ile acınası bir kurum haline geldi. Bunların çoğu ABD’nin kalıcı müttefiki.” dedi.

ABD’nin savaşa girmek için genellikle Güvenlik Konseyi onayı için önerge verdiğini söyleyen Soloman, korkutucu bir biçimde bunun artık böyle olmadığını vurguladı.

“ABD hükümeti kendi savaş hedefleri için taleplerini, veto edilemeyen Güvenlik Konseyi’nden geçirmekte sorun yaşadığında, Birleşmiş Milletlerin hiçbir önemi yokmuş tutumunu benimsiyor.” dedi.

“Kolay Savaş: Başkanlar ve Punditler bizi öldürmeyi nasıl sürdürüyor” kitabının da yazarı olan Solomon, “Uluslararası olarak sorun budur, çünkü kurumsal BM’nin, ABD’nin Güvenlik Konseyini, herhangi bir ahkam kesme platformundan daha fazla ciddiye almasını sağlayacak  jeopolitik bir  kozu bulunmuyor.” diye konuştu

HAKLILIK VE ADALET DEĞİL, ULUSAL ÇIKARLAR

Bir Rus yetkilinin Obama yönetiminin Suriye’ye saldırmadan önce BMGK’nin onayını almasının zorunlu olduğunu söylediği belirtiliyor fakat. Tabii ki Ruslar da Ukrayna’ya müdahale ederken bunu yapmadılar.

Belki de tüm bu noktalar sadece bir yönü işaret ediyor: BMGK’nin  kanıtlanmış değersizliğini ve etkisiz, politik olarak geçersiz ve özellikle kriz dönemlerinde nasıl kullanışsız olduğunu hatırlatıyor.

İnsani yardım? Evet. Kollektif uluslararası eylem? Hayır. BMGK’nın veto tutkunu kalıcı üyeleri ABD, Britanya, Fransa, Çin ve Rusya- açık ki haklılık, adalet ya da politik tutarlılıkla ilgilenmiyorlar; yalnızca kendi ulusal çıkarlarını korumakla ilgililer. 

Cuma günü New York Times gazetesi, başyazısına ihtiyatlı bir not ekledi; Suriye toprağına yönelik hava saldırısı bir kere başladı mı dönüşü olmayacığını, öngörülemez olayların piminin çekileceğini yazdı.

AMFİTİYATRO LAZAFANLIĞI

Norman Solomon, ABD’nin son yıllardaki hakim politikasını, ABD’nin tarihi anlarda yola çıkan savaş trenine binmediği sürece BM’nin rolünü, aklı sonradan başına gelen lafazan bir amfitiyatroya doğru yontmak olarak tarif etti. “Sadece küresel güçlerin bazı kesimlerinin temsil edildiği bir form alan Güvenlik Konseyi, eğer kendiliğinden bir meşru bir karar alma durumu değilse, hâlâ geçerli söylem egzersizlerinin –hatta diplomasinin- yapıldığı bir yer olma potansiyelini taşıyor.” dedi. 

Fakat son zamanlarda Güvenlik Konseyi’nin, kalıcı üyelerinin çarpık gündemlerini temsil ettiğini ekleyen Solomon, bu gündemlerin barışı, ancak bu üyeler gerçekten barış ve benzeri durumlara ilgili gösterdikleri sürece ve en iyi ihtimalle zaman zaman içerdiğini, bunun da güvenilmez kurumsal ve dar ulusal çıkarların ötesine bakma istekliliğine bağlı olduğunu söyledi: “Tabi ki ABD hükümeti, çeşitli ülkelerle savaş halini düzenilerce yıldan fazla bir süredir devam ettiriyor”. 

*ipsnews’ten kısaltarak çeviren Elif GÖRGÜ, başlık ve arabaşlıklar Evrensel’in tercihidir.

ÖNCEKİ HABER

Ferhat Uludere’den postmodern bir hikaye

SONRAKİ HABER

ABD dayatıyor: Ya IŞİD ya müstemleke

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...