09 Eylül 2014 06:00

Hıdır’ı aldılar, Kara Mısto’nun gülüşünü yok ettiler

Dersim’in Pertek ilçesi Gulbari köyünde yüreği insan sevgisiyle dolu, paylaşımcı, hayat dolu, yoksul Apı Ğıdın (Hıdır Amca) ve dünyalar güzeli Besime teyzenin sondan ikinci oğullarıydı Mustafa Genç.

Hıdır’ı aldılar, Kara Mısto’nun gülüşünü yok ettiler
Paylaş

Metin İLGÜN

Dersim’in Pertek ilçesi Gulbari köyünde yüreği insan sevgisiyle dolu, paylaşımcı, hayat dolu, yoksul Apı Ğıdın (Hıdır Amca) ve dünyalar güzeli Besime teyzenin sondan ikinci oğullarıydı Mustafa Genç. Köydeki her çocuk gibi o da tozda toprakta, çamurda düşe kalka büyüdü. Ama onda farklı bir şey vardı; annesi, babası, akraba ya da komşusu kızsa da, dövse de evet, her çocuk gibi ağlar, bağırırdı, ama yüzünde belli belirsiz bir gülücük ve gözlerinde farklı bir parıltı olurdu. “Amaaan önemli değil bunu da atlatırız” dercesine. Kara Mısto’muzu dönemin zorunluluklarından dolayı on dört yıl sonra gördüğümde, kocaman delikanlı olmuş, sosyal ve siyasal gelişmelere duyarlı ve “devrimciyim” sözünü gururla söylüyordu. Aynı masum gülümsemesinden ve gözlerindeki sevgi ışıltısından bir şey kaybetmemişti.
Yaşıtlarının nerdeyse tümü büyük şehirlere yerleşti, öyle ya da böyle kendilerine bir hayat kurdular. Bizim Kara Mısto Gulbari’den ayrılmadı. Ama çocuklar büyüyünce, ihtiyaç ve sorumluluklar da arttı ve Mustafa, çocuklarına iyi bir eğitim/gelecek vermek için her yılın sekiz-dokuz ayını İstanbul’da inşaat işçiliği yaparak geçirmeye başladı.
Onun sevgili evladı Hıdır Ali Genç kardeşimiz, işte böylesi emekçi bir ailenin ahlak ve kültürüyle büyüdü. Her fırsatta evin bütçesine katkı sağlamaya çalıştı. Okumak, anne ve babasının yükünü hafifletmek için erinmedi, öykünmedi.
Hıdır 21 yaşındaydı, üniversite öğrencisiydi, stajını bitirdikten sonra babasının “Köye git” ısrarına rağmen bir aylık zamanı değerlendirmek ve aile bütçesine katkı sağlamak için babasının çalıştığı Torun Center’da beş günlük işçiyken diğer dokuz işçi kardeşimizle birlikte iş cinayetine kurban gitti.
Evlatlarını iş cinayetine kurban veren ailelerin feryatlarını gördük-izledik. Türkiye halkları olarak bu feryatlara yabancı değiliz. Soma, Roboskî, Gezi, tersaneler, Esenyurt, Bayrampaşa, Ostim, İvedik’te yananlar…
Diğer dokuz kardeşimiz gibi, Kara Mısto’da çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak için başladı inşaat işçiliğine. Ama sevgili Hıdır’ını Mecidiyeköy’de Torun Center patronunun kâr hırsı ve onu koruyup destekleyen kapitalist sisteme kurban vermek zorunda kaldı. Yirmi bir yıl önce Gulbari’de o güzel gülüşüyle bağrına bastığı iki çocuğundan biri olan Hıdır Ali’sini gülüşüyle birlikte yine Gulbari’de toprağa gömmek zorunda kaldı.
Kara Mısto’muz Hıdır’ıyla birlikte gülüşünü de kaybetti. Onun gülüşünü geri getirebilir miyiz, çok güç. Ama bu ülkenin işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri, aydın, yazar, bilim insanları, az da olsa vicdanı kalmış sendikacıları olarak sömürü ve kanla beslenen kapitalist sisteme karşı birlikte mücadele edersek, başka ana ve babaların gülüşlerini kaybetmelerinin önüne geçebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

İşçi sağlığı zaman kaybı olarak görülürse...

SONRAKİ HABER

Her toplu iş cinayetinin ortak noktaları var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...