08 Eylül 2014 06:00

Arap coğrafyasında değişen ittifaklar

Arap basınında bu hafta kaleme alınan makalelerde, bölgede değişen ittifaklar konusu oldukça geniş bir yer buldu. Arap dünyasının tanınmış yazarı Abdulbari Atvan bölgede yeni bir ittifakın doğduğunu yazdı.

Arap coğrafyasında değişen ittifaklar
Paylaş

Ali KARATAŞ / Yusuf ERTAŞ

Arap basınında bu hafta kaleme alınan makalelerde, bölgede değişen ittifaklar konusu oldukça geniş bir yer buldu.

Arap dünyasının tanınmış yazarı Abdulbari Atvan bölgede yeni bir ittifakın doğduğunu yazdı. Atvan Mısır heyetinin İran’ı ziyaretinin de, İranlı yetkililerin Mısır’ı Filistin davası konusunda öven tutumlarının da  tesadüf olmadığını dikkat çekti.  Atvan, bu ittifakın İran, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün’ü kapsadığını söyledi. Bu ittifakın birincisi Türkiye, Katar eksenine ikincisi ise IŞİD’e karşı oluşturulduğu görüşünü dile getirdi.

IŞİD’E KARŞI İRAN-ABD İTTİFAKI

Al Kuds al Arabi gazetesi ise “Mısır, İran ve ABD yakınlaşmasının arkasında ne var?​” başlıklı yazısında bu üç ülke arasında gözlerden kaçmayan bir yakınlaşma olduğu görüşüne yer verdi. Resmen yalanlansa bile ABD ve İran arasında Irak’ta IŞİD hedefleri konusunda istihbarat paylaşımın olduğunu vurgu yapılan makalede IŞİD’in yakınlaşma sürecini kolaylaştırdığı ifade edildi.
Başyazıda; “ABD’nin daha önce bölgede yürüttüğü savaşlarda olduğu gibi  Mısır’ın askeri tesislerine ihtiyacı vardır. Özellikle uçak gemilerinin Süveyş kanalından geçişine ve Kahire’nin güneyindeki üslerin lojistik yardımına gereksinim duymaktadır.” ifadeleri yer aldı.
Kaleme alınan makalelerden yansıyan duruma göre Mısır’ın, uzun bir aradan sonra bölgedeki siyasi sahnede yeniden yerini alacak gibi gözüküyor.
Sayfada yer alan diğer bir makalede al Arabiya televizyonunun genel yayın yönetmeni Abdurrahman Raşid Körfez ülkeleri arasındaki yakınlaşmanın IŞİD korkusundan olduğu yönündeki görüşün doğru olmadığını söylüyor. Raşid makalesinde; “Genel olarak Körfez’deki rekabeti sonlandırmak herkesin çıkarınadır. Lakin IŞİD korkusu nedeniyle uzlaşma iddiası gerçekçi değildir” dedi.


MISIR, İRAN VE AMERİKA YAKINLAŞMASININ ARKASINDA NE VAR?

Al Kuds al Arabi
Başyazı

Son günlerde İran, Mısır ve ABD üçlüsü arasında yakınlaşma açık bir şekilde görünüyor. Bu üçlü ittifak ABD’nin ani kararıyla, daha önce olmadığı kadar gerginlik yaşayan iki müttefik arasında askeri yardımların bir parçası olan Apaçi helikopterler anlaşmasının öncesinde geldi.
İki ülke arasında keskin bir dil sürüyordu. ABD Savunma Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Abdulfettah el Sisi’yi muhalifleri bastırmakla suçladı. Kahire ise buna karşılık açıklamayı“cehalet” örneği olarak nitelendirdi. Sisi, Washington’daki Afrika zirvesine katılmayı reddetti. Aynı hafta Rusya’ya ziyarete gitti. Hava savunma sistemlerinin ve gelişmiş roketlerin alım anlaşması imzaladı.
İran ile ilişkilere gelince, Mısır heyetinin kabulü esnasında Ali Ekber velayetinin kademeli yakınlaşmayı gösteren açıklamaları geldi. Şüphesiz ki Mısır basın heyetinin İran’a gelişi, teröre karşı istisnasız herkesle ittifak kurabileceğini ilan eden iktidarından yeşil ışık yakarak olmuştur. IŞİD’in fetihleri bu süreci kolaylaştırmıştır.
İran Sünni Arapları IŞİD’de karşı harekete geçirmek istiyor. Mısır’ın “meşru kapısından girmenin” çoğunluğu Sünni olan Arap alemine girmek için sahip olduğu önemin farkında.
Aynı sebeple İran Savunma Bakanı Yardımcısı Hüseyin Abdulheyyan’ı uzun süre engelledikten sonra IŞİD’e karşı Sünni aşiretleri harekete geçirmesi için Riyad’a gitmesine razı oldu.
Irak’ta Washington ile işbirliğini, İran resmi olarak inkar etmesine rağmen askeri kaynaklar Amerika’nın IŞİD’e karşı gerçekleştirdiği bombardımanlarda İran istihbaratından geniş bir şekilde yararlandığı kesin bir şekilde doğrulamaktadır.
Mısır’a gelince. ABD’nin daha önce bölgede yürüttüğü savaşlarda olduğu gibi  Mısır’ın askeri tesislerine ihtiyacı vardır. Özellikle uçak gemilerinin Süveyş kanalından geçişine ve Kahire’nin güneyindeki üslerin lojistik yardımına gereksinim duymaktadır.
Yeni dönemde ittifaklar bu üçlü ittifak ile bitmeyecektir. Uluslararası çatışmaların doğasını ve tarihini dikkate almayanların değişmez olarak düşündüğü koşullar, krizler ve bölgenin eksenleri değişebilir.


İRAN, MISIR, SUUDİ ARABİSTAN İTTİFAKI

Abdulbari ATVAN

İran devriminin en yüksek mürşidi Ali Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti; “Filistin halkının zalim İsrail saldırganlığına karşı Gazze direnişi, Mısırın desteği olmadan gerçekleşemezdi” dedi. Kendisini ziyarete gelen Mısır basın heyetine yaptığı açıklamada daha önce hiçbir dönemde olmadığı şekilde Mısır’ın Filistin davası başladığından bu yana ön saflarda desteklediğini belirtti. Bu gelişmeler bölgedeki siyasi ve güvenlik dengelerini tümden değiştirecek İran, Mısır yakınlaşmasına işaret etmektedir.
İçinde gazete ve televizyon temsilcilerini de barındıran Mısır basın heyetinin ziyareti tesadüf olamaz. Heyetin danışman Velayeti ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin danışmanı Hüseyniddin tarafından kabul edilmesi atılan bilinçli bir adımdır. İki danışmanın açıklamalarından Filistin halkının zaferi ve saldırganlığa karşı duruşunun Mısır’ın desteği olmadan gerçekleşemeyeceğine değinmelerinin tesadüf olmaması gibi. Gönderilen mesajda kelimeler son derece dikkatli seçilmiş ve “mevcut iktidarın İsrail ile gizli anlaşma yaptığı suçlamalarını ve ateşkesin sağlanması için Filistin heyetinin taviz vermesi için yapılan baskıları” reddeden bir duruş sergilenmiştir.
Bölgede yeni ortaya çıkmakta olan bir ittifakın önündeyiz. Bu ittifak İran, Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün’ü kapsamaktadır. Bu ittifak; iki ezeli düşman İran ve Suudi Arabistan’ı bir arada barındıran daha önce rastlanmayan garip bir kombinasyonu içermektedir. Bu ittifak en azından bugün için Türkiye-Katar eksenine karşı oluşturulmaktadır.
Bölgedeki siyasi dengeleri altüst edecek olan bu ittifakın ortaya çıkmasının daha önemli olan sebebi Ebubekir el Bağdadi liderliğindeki İslam Devleti’nin oluşturduğu risktir. Bağdadi, bütün bu devletleri ve özellikle hükümetlerini tehdit etmektedir. Bu tehdidin en önünde Suudi Arabistan yer almaktadır.Burada ortaya çıkan soru bu ittifakın bir sonraki adımı ne olacaktır ve nereye doğru yöneleceğidir.


KÖRFEZDEKİ İTTİFAK IŞİD KORKUSUNDAN MI?

Abdurrahman RAŞİD
Şark Al Awsat

Geçen günler Körfez ülkelerinin IŞİD’ten korkularından dolayı aralarındaki anlaşmazlıkları bir kenara bırakmaya zorlandıkları söylentisini duydum.
Bu terörist grup fiilen Körfez ülkeleri arasındaki anlaşmazlıktan mı doğdu? IŞİD’in körfez başkentlerini almaya kudreti var mı?
Bu rivayete ancak bölgeden uzak olan veya siyasi gelişmelerdeki ayrıntılar konusunda cahil olan bir kişi inanabilir. Coğrafik olarak teröristlerin ellerinde ancak hava silahı varsa bunu yapabilirler bu da mümkün değildir. İŞİD’in bulunduğu Körfeze en yakın Irak kenti, Suudi Arabistan sınırında yer alan Anbar eyaletindeki Ramadi’dir. En yakın Körfez başkenti Kuveyt’indir. Ramadi’den  760 km daha fazla uzaktır. Mesafenin çoğu çorak çöllerden oluşmaktadır. Suudi Arabistan’ın başkenti ise 1400 kilometre ile hemen hemen iki katı uzaklıktadır. Kara yolundan diğer körfez başkentlerine IŞİD’in varması da olanaksızdır.
IŞİD’in savaşçıları onlarca araç ile Suriye’den  Musul’a ulaşmayı başardılar. Çünkü birincisi yakındı. İkincisi kaos nedeniyle Suriye’de devlet çökmüş ve aynı zamanda Merkezi hükümetin zayıflığı sebebiyle Irak’ta  güvenlik boşluğu ortaya çıkmıştı. Bu nedenle Körfez ülkelerinin IŞİD’ten çekinmeleri nedeni ile aralarındaki ihtilafları bıraktıklarını söylemek abartılı bir tartışmadır.
Şu an Körfez ülkelerinin krizi, Suriye’den Moritanya’ya kadar geniş bir coğrafya birbiri ile mücadele içerisinde olmasıdır. Bu mücadelede hiçbir körfez ülkesi öbürüne karşı zafer kazanmamaktadır. Kazanılan zaferlerinde bir kıymeti yoktur. Çünkü körfez ülkeleri kazandıkları zaferleri nüfuz veya çıkar alanına dönüştürebilecek uluslararası güçler değildir. Katar’ın başına geldiği gibi Libya, Tunus, Mısır ve Suriye’de  vilayetleri bile uzun süre nüfuz altında tutamıştır. Yemen ve Suriye’de aynı şey Suudi Arabistan’ın başına gelmiştir.
Oynan gerçek dönütleri olmayan pahalı bir video oyunudur. Suudi Arabistan hariç; çünkü Arabistan Irak ve Yemen ile olan hudutlarını korumak zorundadır. Ve Mısırın desteğine ihtiyacı vardır. Çünkü kaos onu doğrudan etkileyebilir. Genel olarak körfezdeki rekabeti sonlandırmak herkesin çıkarınadır. Lakin IŞİD korkusu nedeniyle uzlaşma iddiası gerçekçi değildir.

ÖNCEKİ HABER

Vardiya amirliği örgütlülüğü zayıflatıyor

SONRAKİ HABER

Emir Preldzic, Türkiye\'yi son sekize taşıdı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa