07 Eylül 2014 09:06

Eril medyanın genel ahlakı = Kadın düşmanlığı

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri artarak devam ederken medya son günlerde yaşananları televizyon ekranlarında şova dönüştürdü. Katiller, kadına şiddet uygulayanlar ve tacizciler hukuk sistemi içerisinde gerekli ve yeterli cezayı almazken ödül gibi televizyon programlarında yeni şöhretler haline getiriliyor.

Eril medyanın genel ahlakı = Kadın düşmanlığı
Paylaş

Hande YANAR

Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri artarak devam ederken medya son günlerde yaşananları televizyon ekranlarında şova dönüştürdü. Katiller, kadına şiddet uygulayanlar ve tacizciler hukuk sistemi içerisinde gerekli ve yeterli cezayı almazken ödül gibi televizyon programlarında yeni şöhretler haline getiriliyor.

MAHALLELİ VE KADIN ÖRGÜTLERİ DAYANIŞIRSA

Gündüz kuşağında yer alan ve kadınlara yönelik hazırlanan programlar uzun zamandır eleştiri konusuydu. Bu programlar, kadınları iffetli eş, fedakar anne olarak kodlayıp akşama hangi yemeği yapacağını ve mutlaka zayıf kalmak koşuluyla kocasını nasıl mutlu edeceğini öğütlemek gibi bir dizi toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren içeriklerle hazırlanıyordu. Bunun yanına sürekli aileyi yücelten muhafazakarlığın etkisiyle izdivaç programları eklendi. Kadın cinayetlerine karşı yükselen tepkiyi ve duyarlılığı da son olarak reyting malzemesi olarak kullanmaya başladılar. İlk olarak Songül Karlı, Hasret’i 43 yerinden tornavidayla yaralayan Yakup Kara’yı Kanaltürk’e çıkardı. Hasret mahallelinin, kadın örgütlerinin dayanışmasıyla örnek bir mücadele vermişti. Zaten sonunda Yakup Kara tutuklandı. Evliliğinin ilk günlerinden bu yana şiddet uygulayan ilk tutukluluk kararından sonra serbest bırakılan Yakup Kara’yı Songül Karlı “Temiz pak yüzlü adam” olarak tanıtmış, konukların alkışlarıyla Kara’yı ekranlarda “mağdur kocaya” dönüştürmüştü.

HEM KENDİNİ HEM KATİLİ NASIL AKLADI?

Kadınlar henüz Kanaltürk’ü protesto etmişken Seda Sayan iki kadını öldüren bir katili Show TV ekranlarına çıkardı. Kanaltürk’ün hemen ardından adeta “Bizde daha canisi var” denilerek bulup çıkartılan iki kadının katili Sefer Çalınak’ın katıldığı program Seda Sayan’ı “rakiplerinin” ilerisine taşıyacak malzeme oldu. Seda Sayan tarafından program boyunca “Hiç bu kadar güler yüzlü katil gördünüz mü?​” diye “sevimlileştirilen” katil, kanalı arayanların ve sosyal medyadan yağan tepkilerin etkisiyle bir anda daha büyük bir şovun içinde yer aldı. Seda Sayan ve ekibi gelen tepkilerden çekinerek çareyi Sefer Çalınak’ı linç etmekte buldu.

VERGİ REKORTMENİ OLANLAR MI AZINLIK, BİZ Mİ?

Tepkilerin etkisiyle ilk olarak programın sponsoru marka, sponsorluktan çekildiğini açıkladı. Ardından CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. HDP Milletvekili Ayla Akat Ata, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’a Flash TV, Kanaltürk ve Show TV ile ilgili soru önergesi verdi. Seda Sayan yoğun tepkinin ardından çıktığı programda geri adım atmak yerine yılların birikmiş egosuyla yaptıklarının arkasında durdu ve suç işlemeye devam etti. Yıllardır kadına yönelik şiddete karşı mücadele etmiş kadınlara, bir katili ekrana çıkarmasına tepki gösteren herkese “Siz kimsiniz?​” diye soruyordu, üstelik katilden “adamcağız” diye bahsederek. Seda Sayan’ın tehditler savurduğu konuşmasında dikkati çeken diğer nokta ise tepki gösterenlere “Siz azınlıksınız” demesi. “Beni vergi rekortmeni yapan sizlersiniz” diyerek kendisini izleyen insanlara da hesap soran Sayan, bu vesileyle “çoğunluk” tarafında olduğunu dosta düşmana ilan ediyor. Aylin Nazlıaka’ya ise “O terlikli bana hiç bulaşmasın” diye tehditler savurdu. Sayan’ın, Nazlıaka’nın daha önce Mecliste AKP’nin kadın düşmanlığını konu ettiği konuşmasında “Ayakkabımı fırlatırdım ama değmezsiniz” lafına atıfta bulunması ise manidar. Medya ise bunu da “Seda ve Aylin kavgası” diye sundu.

BAKANLIĞI HAREKETE GEÇİREN EYLEMLİLİK

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ise bir ucu kendisine dokunan tepkiler karşısında RTÜK’e başvuracağını açıkladı. Kadınların tepkisi olmasaydı harekete geçmeyecek olan Bakanlık baştan ayağa cinsiyetçi medya karşısında kadın örgütlerinin taleplerini hayata geçirmeli. Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu’nun Ciner Stüdyoları önünde yaptığı eylemde söylediği gibi: “Boşanmayı değil cinayeti engelle.”
Kadınlar dayanışmanın gücünü her an her yerde sokağa çıkarak göstermeye devam ediyor. Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubunun “Meclis olağanüstü toplansın” diyerek başlattığı çalışma mahalle dayanışmasından dava takibine, medyasından yasalara kadar her alanda büyüyerek devam ediyor.


MESELEMİZ SADECE SEDA SAYAN OLMAMALI

Bu noktada konunun sadece Seda Sayan özelinde konuşuluyor olması elbette sıkıntılı. Seda Sayan kadın katliamını reyting malzemesi haline getiren medyanın tam bir özeti ve simgesi oldu. Asıl önemli olan medyada süren cinsiyetçiliğin ve bu tür programların teşhir edilmesi ve kadın dayanışmasının gücüyle son bulmasını sağlamak.  Her iki programda da gördüğümüz açıkça “suçu ve suçluyu övmek” yani kadına yönelik şiddeti ve kadın katliamını meşrulaştırmak, suçluları ise aklamak. Yaşananlar iki eğlenceli şarkı arasında hikayeleştiriliyor, katiller mağdura dönüştürülüyor, öldürülen ya da şiddete uğrayan kadın katilin haklı gerekçesi haline getiriliyor. İzleyen kadınların payına ise bu kadarı başına gelmediği için şükretmek ve genel ahlakı, aileyi zinde tutacak sıradaki öğütleri bu programlardan edinmek düşüyor. Medya, kadın katliamı söz konusuyken yasalar ve İstanbul Sözleşmesi gereği yükümlülük ve sorumluluklarının farkında olarak yayıncılık yapmak zorunda.


RTÜK’ÜN OLANLARDAN HABERİ YOK MUYDU?

RTÜK, yaptığı açıklama ile Seda Sayan’a tepki gösteren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının şikayetini incelemeye aldı. Programla ilgili olarak inceleme başlatan RTÜK’ün Show TV’ye büyük para cezası vermeye hazırlandığı öğrenildi. RTÜK, Seda Sayan’ın programları nedeniyle daha önce Kanal D’ye toplam 1 milyon TL ceza kesmişti. Bu arada Türk Psikologlar Derneği de Seda Sayan’a tepki gösterdi ve toplumda şiddet eğilimi olanların cesaretlendirildiğini dile getirdi.


İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MESELEYE DAİR NE DİYOR?

Kadın örgütlerinin uzun yıllardır imzalanmasını talep ettiği ve Türkiye’nin yakın zamanda imzacı olduğu Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ne göre;
* Devlet radyo ve televizyonlarında her ay en az 90 dakika toplumsal cinsiyete uygun yayın yapılması,
* Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak üzere çalışmalar yapmak,
* Devletlerin kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politikalar ve tedbirler geliştirmesi,
* Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadın ve erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek,
* Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası iş birliğini teşvik etmek,
* Devletlerin kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla kuruluşlara ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlaması gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Rektörlük suskun akademi tepkili

SONRAKİ HABER

‘Davam suçu ve suçluyu öven zihniyetle’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...