01 Eylül 2014 06:00

Suriye, İran ve ABD’nin IŞİD stratejisi

ABD’nin IŞİD’e karşı stratejisinde ciddi bir değişim olduğu gözleniyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, yaptığı son açıklamada Irak Şam İslam Devleti’ne karşı askeri güçleri destekleyen siyasi, ekonomik ve istihbarat araçlarının yer aldığı uluslararası bir koalisyona ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. ABD’nin stratejisinde bir süredir hissedilen bu değişim Arap basınında da tartışılıyor.

Suriye, İran ve ABD’nin IŞİD stratejisi
Paylaş

ABD’nin IŞİD’e karşı stratejisinde ciddi bir değişim olduğu gözleniyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, yaptığı son açıklamada Irak Şam İslam Devleti’ne karşı askeri güçleri destekleyen siyasi, ekonomik ve istihbarat araçlarının yer aldığı uluslararası bir koalisyona ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. ABD’nin stratejisinde bir süredir hissedilen bu değişim Arap basınında da tartışılıyor.

Lübnanlı Yazar Semih Saab konuyla ilgili olarak Irak’ta yayınlanan al Sabah gazetesine uzun bir makale yazdı. Saab makalesine, “Son dönemlerde Amerikalı yetkililerde IŞİD’e karşı savaşta bölgesel ittifakın bu görevi üzerine almasının  en iyi çözüm olduğuna yönelik  inanç hakim” tespiti ile başladı. Saab Suriye’deki gelişmelerle beraber şiddet yanlısı grupların ülkenin geniş kısımlarında hakimiyet kurmasını  ‘90’larda Taliban ve el Kaide’nin hakimiyet sağladığı Afganistan’dan daha tehlikeli bir süreç olarak  değerlendirdi.
Saab ABD’nin IŞİD’e karşı  oluşturmayı planladığı bölgesel İran ile askeri ve güvenlik konularındaki iş birliği halinde Fransa ve Britanya’dan farklı olarak İsrail’in eleştirilerinden korktuğunu ve bundan dolayı bazı çekincelere sahip olduğunu söyledi. Suriye ile IŞİD’e karşı iş birliği konusunda Batı ile birlikte ABD’nin de karşı olduğunu yazdı. Buna karşılık Saab içinde Suriye ve Irak olmayan bir mücadele stratejisinin başarılı olma şansının zayıf olduğuna dikkat çekti.

Lübnan’da yayın yapan The Daily Star gazetesi başyazısında uluslararası bir koalisyona gerek olduğuna vurgu yaptı. Ancak sadece sorunu tartışmak veya yan etkilerine odaklanmak için değil kökenine inmek için gerekliliğine dikkat çekti. Fakat baş yazı IŞİD’in bu noktaya gelmesinden her türlü lojistik desteği sağlayan Suriye’nin komşularını ve bugüne kadar mil-yonlarca dolar akıtan ve Suriye rejimine cihat çağrıları yapan körfez ülkelerini değil, rejimin kendisini sorumlu tuttu.

IŞİD ile tartışmanın diğer bir boyutu ise ABD’nin  IŞİD bahanesiyle Suriye’ye müdahalenin önünü açmaya yönelik bir girişim olacağı.


IŞİD’E KARŞI SAVAŞ VE ABD’NİN YENİ HESAPLARI

Semih SAAB
Al Sabah


Son dönemlerde Amerikalı yetkililerde, IŞİD’e karşı savaşta bölgesel ittifakın bu görevi üzerine almasının  en iyi çözüm olduğuna yönelik  inanç hakim. Bu görüş, 10 Haziran’da radikal grupların Musul’u işgallerinden sonra elde edilen güç nedeniyle Radikal İslamcıların sadece Suriye ve Irak’ı tehdit etmediği üzerine kurulu. Bu gruplar Bağdat ve Erbil’i tehdit etmeye başlamış, Suriye’nin doğusu ve kuzeyinde de hakimiyet kurmuştur. Irak sınırındaki Elbediya Çölü’nden Ürdün sınırına kadar dayanmışlardır.
Örgütün bölge için bir tehdit oluşturduğunu anlamak için Amerikalılara gerek yok. IŞİD zaten sınırları olmayan bir hilafet ilan etti. ABD’nin son üç yıllık politikası “Arap Baharı” olarak adlandırılan süreçte Ortadoğu’da  değişiminin sağlanacağı üzerine kuruluydu. Bölge demokratik şekilde gerçekleşecek seçimlerle iktidarlarda modern bir dönem başlayacak; medeni devlet, demokrasi kurulacaktı. Barak Obama idaresi, Müslüman Kardeşler’le temsil edilen ılımlı İslam’a Mısır’da ve diğer ülkelerde  el Kaide ve dalları ile temsil edilen İslam’ın radikal unsurlarına karşı iktidara gelmesine razı oldu. Lakin bölge hızlı bir şekilde aşırılık eğilimine girdi ve hatta ılımlı olan İhvan; Mısır’da iktidarda oldukları kısa süre içinde diğer güçleri ortadan kaldırmaya ve marjinalleştirmeye çalıştı. 25 Ocak devrimini rayına sokmak için onlara karşı devrim yapıldı.

AFGANİSTAN’DAN DAHA KÖTÜ


Suriye’deki gelişmelerle beraber şiddet yanlısı gruplar ülkenin geniş kısımlarına hakimiyet kurarak ‘90’larda Taliban ve el Kaide’nin hakimiyet sağladığı Afganistan’dan daha tehlikeli bir sürecin başlamasına yol açtı.  Sonrasında uluslararası terör başlamış ve 11 Eylül 2001’de Amerikan topraklarına ulaşmıştı. 
Görünen IŞİD’in yükselişi, el Kaide’nin yükselişinden çok daha tehlikeli bir sürece işaret etmektedir. ABD Savunma Bakanı Chuck Hegel’in ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey’in itirafta bulunduğu durum budur.

IŞİD’E KARŞI İTTİFAK ŞART

Tehlike bu boyutta sürdüğü sürece, dünyanın farklı yerlerinden hilafet devletine doğru akan tekfircilere karşı çatışma meydanlara kadar sürecek. Obama’nın siyaseti hızla değişti ve Erbil ve Musul barajı yakınlarında IŞİD’in mevzilerini bombalama emri verdi. IŞİD’e karşı Suriye ve Irak ile sınırlı olmayan Suriye ve Irak’ı kapsayan daha geniş bir strateji izlemeye başladı.
Örgüt Amerikalı Gazeteci James Foley’i katlettikten ve “Amerika’yı kana bulayacağı” tehdidinden sonra beyaz saray daha net konuştu.

ABD’YE İSRAİL BASKISI

Eğer birleşik devletler IŞİD’e karşı mücadele kararı aldıysa Washington’un istediği bölgesel ittifakın oluşmasından doğal bir şey yoktur. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve Britanya Başbakanı David Cameron’un İran’ı açıkça ittifaka davet etmesinin aksine ABD; İran’ın bu ittifakın içinde olması konusunda bazı sınırlamalara sahiptir.
ABD, İran’ın tekfirci unsurlara karşı stratejinin müttefiklerinden olması halinde ödeyeceği siyasi bedelden korkmaktadır.  Yanı sıra Beyaz Saray, İran ile askeri ve güvenlik konulardaki iş birliği halinde İsrail’in eleştirilerinden korkmaktadır. Çünkü Tel Aviv, Amerika’nın İran iktidarıyla tekfircilere karşı iş birliğine gitmesi durumunda İran’ın siyasi kazanımlarından veya nükleer programında verilecek tavizlerden korkmaktadır. Buna karşılık Hollande ve Cameron İran’la iş birliği konusunda baskı altında değillerdir.

SURİYE’SİZ BAŞARI OLMAZ

Terörle mücadele dosyasında, Suriye ile pozisyon ve Başkan Beşar Esad ile bu alanda iş birliği yapılmasının gerekli olup olmadığı tartışması ortaya çıkmaktadır. Bu konuda Avrupalılar ve Amerikalılar, şiddetli bir şekilde iş birliğine karşı durmaktadır.  Bu söylemin saçmalığına ve herhangi bir kanıt olmamasına rağmen IŞİD’in ortaya çıkmasında Suriye rejimi sorumlu tutulmaktadır. Hatta Batı, Esad ile  herhangi bir iş birliğinin ortaya çıkmaması için çalışıyor görünmektedir. Kaldı ki terörle mücadele konusunda Suriye ile askeri ve güvenlik iş birliği herhangi bir siyasi bedel ödemeyi de gerektirmemektedir.

Ortaya çıkan gerçek durum, Irak ve Suriye ile iş birliği olmadan teröre karşı bölgesel ve uluslararası mücadelede herhangi bir başarıyı yazmak mümkün değildir. İran ve Suriye ile iş birliği içermeyen strateji; eksik, yüksek maliyetleri olan ve etkili olacağı şüpheli olan bir strateji olacaktır.


BİR KOALİSYON İLE YÜZLEŞMEK

Başyazı
The Daily Star


ABD Başkanı Barak Obama, IŞİD’in oluşturduğu tehdidi görüşmek üzere gelecek ay BM Güvenlik Konseyinin yapacağı bir toplantıya başkanlık yapacak.

Sadece on yıl önce ABD, Saddam Hüseyin’e karşı “istekliler koalisyonunu” toplamak için elinden gelen her şeyi yaptı. Fakat bugün el Kaide artığı grup IŞİD, kendisinden doğup büyüdüğü örgütü geçmesi ve bütün taraflara karşı “cihat” yapmak için yabancı uyrukluları Suriye ve Irak’a çeken bir cazibe merkezi olarak hizmet etmesinden sonra uluslararası toplumun liderlerinin bu sorunla yüzleşirken bir tür uyurgezerlik içinde olduğu görülmektedir.

Bir şeyler yapılması için neredeyse günlük çağrılar yapılırken, bu anlamsız söylem sadece bu bölge insanının şüpheciliğini güçlendirmektedir.

Uluslararası bir koalisyon gereklidir. Ancak sadece sorunu tartışmak veya yan etkilerine odaklanmak için değil kökenine inmek için gereklidir.

Dünya liderleri IŞİD’i ve ulusötesi fenomeni ve cihatçı şiddeti tartışmak için gelecek ay toplandığında IŞİD’i 2014 yazında doğmuş bir hareket olarak değil, bu harekete güçlü bir itme kazandıran rejime karşı anlamlı bir adım atmalıdır.


OBAMA’NIN AÇIKLAMASI FARKLI DEĞERLENDİRİLDİ

Obama’nın IŞİD’e karşı yapılan hava baskınlarının Suriye topraklarını da kapsayacak şekilde genişletilebileceğini açıklaması değişik çevrelerde farklı şekilde değerlendirildi.   İngiliz The Independent gazetesi, ABD’nin Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la iş birliği yaptığını iddia etti. Bazı çevreler ise IŞİD bahanesiyle Suriye’ye müdahalenin önünü açmaya yönelik bir girişim olarak değerlendiriyor.
ABD Başkanı Barak Obama’nın açıklamasını değerlendiren Fransa Devlet Başkanı François Hollande Esad’ın IŞİD’e karşı savaşta müttefikleri olamayacağını dile getirerek, “Esad teröre karşı savaşta müttefikimiz olamaz” dedi. Daha önce İngiltere’de teröre karşı Esad’la yan yana gelmeyeceğini açıklamıştı.
Bu arada ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de IŞİD’i yenmek için küresel bir koalisyona ihtiyaç olduğunu söyledi.
Suriye Dışişleri Bakanı el Muallim’e, “Washington yönetiminin, ABD’nin Suriye toprakları içerisindeki IŞİD militanlarına hava saldırıları düzenleyebileceğine” işaret eden açıklamaları sorulunca şöyle karşılık verdi: “Yapılacak herhangi bir hava saldırısı Şam ile koordineli olarak gerçekleştirilmelidir. Suriye’nin izni olmadan yapılan saldırılar taarruz eylemi olarak görülecektir.”
 

ÖNCEKİ HABER

Ne anlatalım, bizi yerle bir ettiler...

SONRAKİ HABER

Dinleyen dinleyene

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...